اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ يَدْعُونَ يَبْتَغُونَ اِلٰى رَبِّهِمُ الْوَس۪يلَةَ اَيُّهُمْ اَقْرَبُ وَيَرْجُونَ رَحْمَتَهُ وَيَخَافُونَ عَذَابَهُۜ اِنَّ عَذَابَ رَبِّكَ كَانَ مَحْذُوراً
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | أُولَٰئِكَ | onların |
|
2 | الَّذِينَ | kimseler |
|
3 | يَدْعُونَ | yalvardıkları |
|
4 | يَبْتَغُونَ | ararlar |
|
5 | إِلَىٰ |
|
|
6 | رَبِّهِمُ | Rablerine |
|
7 | الْوَسِيلَةَ | bir vesile |
|
8 | أَيُّهُمْ | hangisi |
|
9 | أَقْرَبُ | en yakın (diye) |
|
10 | وَيَرْجُونَ | ve umarlar |
|
11 | رَحْمَتَهُ | O’nun merhametini |
|
12 | وَيَخَافُونَ | ve korkarlar |
|
13 | عَذَابَهُ | azabından |
|
14 | إِنَّ | çünkü |
|
15 | عَذَابَ | azabı |
|
16 | رَبِّكَ | Rabbinin |
|
17 | كَانَ |
|
|
18 | مَحْذُورًا | cidden korkunçtur |
|
اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ يَدْعُونَ يَبْتَغُونَ اِلٰى رَبِّهِمُ الْوَس۪يلَةَ اَيُّهُمْ اَقْرَبُ
İsim cümlesidir. اُو۬لٰٓئِكَ ismi işareti mübteda olarak mahallen merfûdur. Cemi müzekker has ism-i mevsûl الَّذ۪ينَ, ism-i işaretten bedel olarak mahallen merfûdur. İsm-i mevsûlun sılası يَدْعُونَ ’dir. Îrabdan mahalli yoktur.
يَدْعُونَ fiili نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
يَبْتَغُونَ fiili, mübtedanın haberi olarak mahallen merfûdur. يَبْتَغُونَ fiili نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
اِلٰى رَبِّهِمُ car mecruru يَبْتَغُونَ fiiline müteallıktır. Muttasıl zamir هِمُ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
الْوَس۪يلَةَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
اَيُّ müşterek ism-i mevsûl, يَبْتَغُونَ ’deki failden bedel olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir هُمْ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
İsm-i mevsûlun sılası اَقْرَبُ ’dur. İrabtan mahalli yoktur.
اَقْرَبُ mahzuf mübtedanın haberidir. Takdiri, هو şeklindedir.
وَيَرْجُونَ رَحْمَتَهُ وَيَخَافُونَ عَذَابَهُۜ
Fiil cümlesidir. وَ atıf harfidir. يَرْجُونَ fiili نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
رَحْمَتَهُ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Muttasıl zamir هُ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
وَ atıf harfidir. يَخَافُونَ fiili نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
عَذَابَهُ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Muttasıl zamir هُ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
اِنَّ عَذَابَ رَبِّكَ كَانَ مَحْذُوراً
İsim cümlesidir. اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.
عَذَابَ kelimesi إِنَّ ’nin ismi olup lafzen mansubdur. رَبِّكَ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. Aynı zamanda muzâftır. Muttasıl zamir كَ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ يَدْعُونَ يَبْتَغُونَ اِلٰى رَبِّهِمُ الْوَس۪يلَةَ اَيُّهُمْ اَقْرَبُ وَيَرْجُونَ رَحْمَتَهُ وَيَخَافُونَ عَذَابَهُۜ
Beyanî istînâf olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâli ittisâldir. Sübut ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Müsnedün ileyhin ismi işaret olan اُو۬لٰٓئِكَ ile marife oluşu onlara dikkat çekip muhatabın zihnine yerleştirmek içindir.
İşaret isminden bedel olan has ism-i mevsûl الَّذ۪ينَ ’nin sılası olan يَدْعُونَ, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Müsned konumundaki يَبْتَغُونَ اِلٰى رَبِّهِمُ الْوَس۪يلَةَ اَيُّهُمْ اَقْرَبُ cümlesi, muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Cümlede müsnedin muzari fiil olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde, muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Bu cümledeki اَيُّهُمْ, mevsûldür ve يَبْتَغُونَ fiilinin failinden bedeldir. İsim cümlesi formunda gelen sıla cümlesinde îcâz-ı hazif sanatı vardır. اَقْرَبُ, takdiri هو olan mahzuf mübtedanın haberidir. İsm-i tafdil vezninde gelerek mübalağa ifade etmiştir.
Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde Rabb isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.
Veciz anlatım kastıyla gelen, رَبِّهِمُ izafetinde Rabb ismine muzâfun ileyh olan هِمُ zamiri dolayısıyla rabbine yakın olmak isteyenler, şan ve şeref kazanmıştır.
Aynı üslupta gelen وَيَرْجُونَ رَحْمَتَهُ cümlesi, hükümde ortaklık nedeniyle haber cümlesine atfedilmiştir.
Yine aynı üslupta gelen وَيَخَافُونَ عَذَابَهُۜ cümlesi ise tezat nedeniyle, makabline atfedilmiştir.
يَرْجُونَ رَحْمَتَهُ [Rahmetini umarlar] cümlesi ile يَخَافُونَ عَذَابَهُ [Azabından korkarlar] cümlesi arasında mukabele sanatı vardır. (Safvetu’t Tefasir)
عَذَابَهُ ve رَحْمَتَهُ izafetlerinde Allah Teâlâ’ya ait zamire muzâf olmaları, رَحْمَتَ ve عَذَابَ için tazim ifade eder.
رَحْمَتَهُ ’in عَذَابَهُۜ ’den önce zikredilmesi, “Rabblerinin” lafzına edeben daha uygun olduğu içindir. (Âşûr)
يَرْجُونَ - يَخَافُونَ kelimeleri arasında tıbâk-ı hafî, رَحْمَتَهُ - عَذَابَهُۜ kelimeleri arasında tıbâk-ı îcab sanatı vardır.
Allah'ın dışındaki her varlık, müşriklerin ilâh diye yalvardıkları putlar da boyun eğip ibadet etmekle kendi nefisleri için vesile ararlar. Yahut Rabblerine en yakın olanları, Rabblerine boyun eğip ibadet için daha çok hırs sahibidirler. Onlar da diğer kullar gibi O'nun rahmetini umarlar ve azabından korkarlar. Şu halde Rabblerine en yakın olanlar, ilâhlık bir yana kendi zararlarını nasıl kaldırabilirler! (Ebüssuûd)
اِنَّ عَذَابَ رَبِّكَ كَانَ مَحْذُوراً
Ta’liliyye olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâli ittisâldir. Ta’lil cümleleri ıtnâb babındandırlar.
اِنَّ ile tekid edilmiş sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.
اِنَّ ’nin ismi olan عَذَابَ رَبِّكَ, veciz anlatım kastıyla izafetle gelmiştir. اِنَّ ’nin haberi كَانَ’nin dahil olduğu isim cümlesi olup faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde Rabb isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.
Azabın Rabb ismine muzâf oluşu haşyeti artırmak içindir.
رَبِّ ve عَذَابَ kelimelerinin tekrarında reddü'l-acüz ale's-sadr sanatları vardır.
Peygamberimize ait olan كَ zamirinin Rabb ismine izafeti ona destek ve şeref içindir.
Bu cümle, “ve azabından korkarlar” cümlesinin illetidir. Burada azabın zikre tahsis edilmesi, bu makamın azaptan sakındırmak makamı olması ve Rabblerine en yakın olanların, azaptan uzak olduklarını ima etmek içindir. (Ebüssuûd)