وَمَا مَنَعَ النَّاسَ اَنْ يُؤْمِنُٓوا اِذْ جَٓاءَهُمُ الْهُدٰٓى اِلَّٓا اَنْ قَالُٓوا اَبَعَثَ اللّٰهُ بَشَراً رَسُولاً
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | وَمَا | ve |
|
2 | مَنَعَ | alıkoyan şey |
|
3 | النَّاسَ | insanları |
|
4 | أَنْ |
|
|
5 | يُؤْمِنُوا | iman etmekten |
|
6 | إِذْ | zaman |
|
7 | جَاءَهُمُ | kendilerine geldiği |
|
8 | الْهُدَىٰ | hidayet |
|
9 | إِلَّا | ancak |
|
10 | أَنْ |
|
|
11 | قَالُوا | demeleridir |
|
12 | أَبَعَثَ | mı gönderdi? |
|
13 | اللَّهُ | Allah |
|
14 | بَشَرًا | bir insanı |
|
15 | رَسُولًا | elçi olarak |
|
وَمَا مَنَعَ النَّاسَ اَنْ يُؤْمِنُٓوا اِذْ جَٓاءَهُمُ الْهُدٰٓى اِلَّٓا اَنْ قَالُٓوا اَبَعَثَ اللّٰهُ بَشَراً رَسُولاً
وَ istînâfiyyedir. مَا nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. مَنَعَ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir.
النَّاسَ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
اَنْ ve masdar-ı müevvel, مَنَعَ fiilinin mahzuf ikinci mef’ûlune müteallıktır.
يُؤْمِنُٓوا fiili نَ ‘un hazfıyla mansub muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
اِذْ zaman zarfı, يُؤْمِنُٓوا fiiline müteallıktır.
إِذْ : Yanlız Cümleye muzâf olan zaman zarfıdır.
a) (إِذْ) mef’ûlun fih, mef’ûlun bih, mef’ûlun leh olur.
b) (إِذْ) den sonra muzâri fiil veya isim cümlesi gelirse gelecek zaman ifade eder.
c) (بَيْنَا) ve (بَيْنَمَا) dan sonra gelirse mufâcee (sürpriz) harfi olur. Bu durumda zarf (zaman bildiren isim) değil harf olur.
d) Sükûn üzere mebnîdir. Burda mef’ûlun fih konumunda gelmiştir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
جَٓاءَهُمُ الْهُدٰٓى ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
جَٓاءَ fetha üzere mebni mazi fiildir.
Muttasıl zamir هُمْ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. الْهُدٰٓى fail olup mukadder damme ile merfûdur.
اِلَّٓا hasr edatıdır. اَنْ ve masdar-ı müevvel, مَنَعَ fiilinin ikinci mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.
قَالُٓوا damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
Mekulü’l-kavli, اَبَعَثَ اللّٰهُ بَشَراً رَسُولاً ‘dir. قَالُٓوا fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.
Hemze istifham harfidir. بَعَثَ fetha üzere mebni mazi fiildir. للّٰهُ fail olup lafzen merfûdur.
بَشَراً mef’ûl olan رَسُولاً ’den haldir. Çünkü daha önce رَسُولاً için sıfat idi. Takdim edilince رَسُولاً mef’ûlun bihi olur.وَمَا مَنَعَ النَّاسَ اَنْ يُؤْمِنُٓوا اِذْ جَٓاءَهُمُ الْهُدٰٓى اِلَّٓا اَنْ قَالُٓوا اَبَعَثَ اللّٰهُ بَشَراً رَسُولاً
وَ istînâfiyyedir. Ayet, menfi mazi fiil cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.
İkinci mef’ûl olan, masdar harfi اَنْ ve akabindeki müspet muzari fiil cümlesi يُؤْمِنُٓوا اِذْ جَٓاءَهُمُ الْهُدٰٓى , masdar tevilindedir. جَٓاءَهُمُ الْهُدٰٓى cümlesine muzâf olan zaman zarfı اِذْ , masdar cümlesinin fiili olan يُؤْمِنُٓوا ‘ye müteallıktır.
Ayetteki ikinci masdar harfi اَنْ ve akabindeki قَالُٓوا اَبَعَثَ اللّٰهُ بَشَراً رَسُولاً cümlesi, مَنَعَ fiilinin faili konumundadır.
قَالُٓوا fiilinin mekulü’l-kavli olan … اَبَعَثَ اللّٰهُ istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. Müşriklerin sözleri olan cümlede بَشَراً , mef’ûl olan رَسُولاً ’den haldir. Çünkü daha önce رَسُولاً için sıfat idi. Takdim edilince رَسُولاً mef’ûlun bihi oldu.
Hal, cümlede failin, mef’ûlun veya her ikisinin durumunu bildirmek için kullanılan vasfı ifade eden ıtnâb sanatıdır.
رَسُولاً ‘in tenkiri cins ve tazim ifade eder.
Cümle istifham üslubunda gelmiş olsa da anlam itibariyle soru değil, istihza ve tahkir anlamı içermektedir. Vaz edildiği anlamın dışında mana kazanması sebebiyle mecaz-ı mürsel mürekkebdir. Ayrıca istifhamda tecâhül-i ârif sanatı vardır.
مَنَعَ fiilinin iki mef’ûlunun faile ihtimam sebebiyle, takdimi söz konusudur. Ayrıca cümle kasr üslubuyla tekid edilmiştir. Kasr, fiille fail arasındadır. Kasr-ı sıfat ale’l-mevsûftur. مَا nefy harfi ile اِلَّٓا istisna edatının oluşturduğu kasr, onların inanmama sebebini etkili, kesin bir üslupla ifade etmiştir.
Ayette mecazî isnad vardır. Onları inanmaktan men eden [Allah beşer bir peygamber mi gönderdi] şeklindeki tariz içeren sözleri değil, bu sözün taşıdığı manaya uygun düşen fikirleridir. Yani, yanlış akıl yürütmeleridir..
Bu kelamdan murad, bu sözün bazılarından sadır olması ve diğer bazılarını imandan engellemesi demek değildir; fakat iman etmelerine engel olan, bu sözü söylemelerini gerektiren hepsine şamil inançtır. Bunun söz olarak ifade edilmesi, bunun, ağızlarından çıkan mücerret bir söz olduğunu, hiçbir anlamı ve delili olmadığını bildirmek içindir. (Ebüssuûd)
النَّاسَ ‘deki marifeliği istiğrak ifade ettiği aşikârdır. (Âşûr)
اللّٰهُ - رَسُولاً ve اَبَعَثَ - رَسُولاً ve النَّاسَ - بَشَراً kelime grupları arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.