وَاتْلُ مَٓا اُو۫حِيَ اِلَيْكَ مِنْ كِتَابِ رَبِّكَۚ لَا مُبَدِّلَ لِكَلِمَاتِه۪ وَلَنْ تَجِدَ مِنْ دُونِه۪ مُلْتَحَداً
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | وَاتْلُ | oku |
|
2 | مَا | şeyi |
|
3 | أُوحِيَ | vahyedilen |
|
4 | إِلَيْكَ | sana |
|
5 | مِنْ |
|
|
6 | كِتَابِ | Kitabı’ndan |
|
7 | رَبِّكَ | Rabbinin |
|
8 | لَا | yoktur |
|
9 | مُبَدِّلَ | değiştirecek |
|
10 | لِكَلِمَاتِهِ | O’nun sözlerini |
|
11 | وَلَنْ | ve |
|
12 | تَجِدَ | bulamazsın |
|
13 | مِنْ |
|
|
14 | دُونِهِ | O’ndan başka |
|
15 | مُلْتَحَدًا | sığınılacak bir kimse |
|
وَاتْلُ مَٓا اُو۫حِيَ اِلَيْكَ مِنْ كِتَابِ رَبِّكَۚ
Fiil cümlesidir. وَ istînâfiyyedir. اتْلُ illet harfinin hazfıyla mebni emir fiildir. Faili ise müstetir olup takdiri أنت ’dir.
Müşterek ism-i mevsûl مَٓا , mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. İsm-i mevsûlun sılası اُو۫حِيَ اِلَيْكَ ’dir. Îrabdan mahalli yoktur.
اُو۫حِيَ meçhul mazi fiildir. Naib-i faili müstetir olup takdiri هو’dir. اِلَيْكَ car mecruru اُو۫حِيَ fiiline müteallıktır.
مِنْ كِتَابِ car mecruru naib-i failin mahzuf haline müteallıktır. رَبِّكَ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. Aynı zamanda muzâftır.
Muttasıl zamir كَ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
اُو۫حِيَ sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’al babındandır. Sülâsîsi وحي ’dir.
İf’al babı fiile, tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazan da fiilin mücerret manasını ifade eder.
لَا مُبَدِّلَ لِكَلِمَاتِه۪ وَلَنْ تَجِدَ مِنْ دُونِه۪ مُلْتَحَداً
لَا cinsini nefyeden olumsuzluk harfidir. مُبَدِّلَ kelimesi لَا ’nın ismi olup fetha üzere mebnidir.
لِكَلِمَاتِه۪ car mecruru مُبَدِّلَ ’ye müteallıktır. Muttasıl zamir ه۪ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. لَا ’nın haberi mahzuftur. Takdiri, موجود şeklindedir.
مُبَدِّلَ sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan tef’il babının ism-i failidir.
İsm-i fail: Eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
وَ atıf harfidir. لَنْ muzariyi nasb ederek manasını olumsuz istikbale çeviren harftir. Tekid ifade eder.
تَجِدَ mansub muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri أنت ’dir.
مِنْ دُونِه۪ car mecruru mahzuf ikinci mef’ûlun bihe müteallıktır. Muttasıl zamir ه۪ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
مُلْتَحَداً birinci mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
مُلْتَحَداً sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan iftiâl babının ism-i mef’ûludür.وَاتْلُ مَٓا اُو۫حِيَ اِلَيْكَ مِنْ كِتَابِ رَبِّكَۚ
Mütekellim Allah Teâlâ, muhatap Hz. Peygamberdir. وَ istînâfiyyedir. Resulullah’a emirle başlayan cümle talebî inşaî isnaddır.
Mef’ûl konumundaki müşterek ism-i mevsûl مَٓا ’nın sılası olan اُو۫حِيَ اِلَيْكَ , müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Mazi fiil sıygasında gelerek hudûs, sebat, temekkün ve istikrar ifade etmiştir. (Hâlidî, Vakafât, s. 107)
اُو۫حِيَ fiili meçhul bina edilmiştir. Meçhul bina edilen fiillerde mef'ûle dikkat çekme kastı vardır. Çünkü malum bina edildiğinde mef'ûl olan kelime meçhul binada naib-i fail olur.
Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde Rabb isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.
قَرَأَ fiili değil de اتْلُ fiilinin kullanılması lafız mana uyumu gözetilerek yapılan bir tercihtir. Çünkü تلا fiilinin asıl manası izlemek uymaktır. Tilavet de okumak, manayı düşünmek, izlemektir. (Müfredat) Bu Kur'anî incelik, mürâât-ı nazîr sanatıdır.
Veciz anlatım kastıyla gelen, كِتَابِ رَبِّكَۚ izafetinde Rabb ismine muzâfun ileyh olan mütekellim zamiri dolayısıyla Hz. Peygamber şan ve şeref kazanmıştır. Ayrıca bu izafet Allah’ın rububiyet vasfıyla ona destek olduğunun işaretidir. Yine bu izafet Rabb isminin muzâfı olan كِتَابِ ’ye tazim ifade eder.
Ayetteki اتْلُ emri, hem okumayı, hem de ona uymayı ifade eder. ’ mana, [Sana vahyedilen kitabı okumaya ve onunla amel etmeye devam et.] şeklinde olur. (Fahreddin er-Râzî)
Kur'an-ı Kerim’in, Peygamberimize göre gizli bilgilerden olan Ashab-ı Kehf kıssasını ihtiva etmesi, onun mucize bir vahiy olduğuna delâlet ettiği için Allah, Peygamberimize, devamlı Kur'an okumasını emir buyurmuştur. (Ebüssuûd)
لَا مُبَدِّلَ لِكَلِمَاتِه۪ وَلَنْ تَجِدَ مِنْ دُونِه۪ مُلْتَحَداً
Fasılla gelen cümle كِتَابِ ’nin halidir. Hal cümleleri anlamı zenginleştiren ıtnâb sanatıdır.
Cinsini nefyeden nefy harfi لَا ’nın dahil olduğu isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Cümlede لِكَلِمَاتِه۪ۚ ’nin müteallakı olan لَا ’nın haberinin hazfi dolayısıyla îcaz-ı hazif sanatı vardır.
لِكَلِمَاتِه۪ۚ izafetinde Allah Teâlâ’ya ait zamire muzâf olması كَلِمَاتِ ’ye tazim ifade etmiştir.
وَلَنْ تَجِدَ مِنْ دُونِه۪ cümlesi وَ ’la makabline atfedilmiştir. Menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır. Muzarinin manasını menfî istikbale çevirerek asla manası kazandıran لَنْ edatı, tekid ifade eder.
İki mef’ûle müteaddi olan تَجِدَ fiilinin mahzuf ikinci mef’ûlüne müteallık olan مِنْ دُونِه۪ izafeti, gayrının tahkiri içindir.
Mef’ûl olan مُلْتَحَداً ’deki tenvin kıllet ve nev ifade eder. Bilindiği gibi menfi siyakta nekre, selbin umumuna işaret eder.
كِتَابِ - لِكَلِمَاتِه۪ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.