وَاُح۪يطَ بِثَمَرِه۪ فَاَصْبَحَ يُقَلِّبُ كَفَّيْهِ عَلٰى مَٓا اَنْفَقَ ف۪يهَا وَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلٰى عُرُوشِهَا وَيَقُولُ يَا لَيْتَن۪ي لَمْ اُشْرِكْ بِرَبّ۪ٓي اَحَداً
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | وَأُحِيطَ | derken yok edildi |
|
2 | بِثَمَرِهِ | ürünü |
|
3 | فَأَصْبَحَ | ve başladı |
|
4 | يُقَلِّبُ | oğuşturmağa |
|
5 | كَفَّيْهِ | ellerini |
|
6 | عَلَىٰ | üzerine |
|
7 | مَا | şeyler |
|
8 | أَنْفَقَ | harcadıkları |
|
9 | فِيهَا | ona |
|
10 | وَهِيَ | ve o |
|
11 | خَاوِيَةٌ | yıkılmıştı |
|
12 | عَلَىٰ | üzerine |
|
13 | عُرُوشِهَا | çardakları |
|
14 | وَيَقُولُ | ve diyordu |
|
15 | يَا لَيْتَنِي | keşke ben |
|
16 | لَمْ |
|
|
17 | أُشْرِكْ | ortak koşmasaydım |
|
18 | بِرَبِّي | Rabbime |
|
19 | أَحَدًا | kimseyi |
|
وَاُح۪يطَ بِثَمَرِه۪ فَاَصْبَحَ يُقَلِّبُ كَفَّيْهِ عَلٰى مَٓا اَنْفَقَ ف۪يهَا وَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلٰى عُرُوشِهَا وَيَقُولُ يَا لَيْتَن۪ي لَمْ اُشْرِكْ بِرَبّ۪ٓي اَحَداً
Fiil cümlesidir. وَ istînâfiyyedir. اُح۪يطَ fetha üzere mebni, meçhul mazi fiildir. Naib-i faili müstetir olup takdiri هو ’dir.بِثَمَرِ car mecruru اُح۪يطَ fiiline müteallıktır. Muttasıl zamir ه۪ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
فَ atıf harfidir. اَصْبَحَ nakıs,mebni mazi fiildir. اَصْبَحَ ’nın ismi müstetir olup takdiri هو ’dir. يُقَلِّبُ كَفَّيْهِ cümlesi اَصْبَحَ ’nın haberi olarak mahallen mansubdur.
يُقَلِّبُ merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ’dir.
كَفَّيْهِ mef’ûlun bih olup müsenna olduğu için ي ile mansubdur. İzafetten dolayı ن harfi hazf edilmiştir. Aynı zamanda muzâftır. Muttasıl zamir هِ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
مَٓا müşterek ism-i mevsûl, عَلٰى harf-i ceriyle birlikte يُقَلِّبُ fiiline müteallıktır. İsm-i mevsûlun sılası اَنْفَقَ ’dir. Îrabdan mahalli yoktur.
اَنْفَقَ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ’dir. ف۪يهَا car mecruru اَنْفَقَ fiiline müteallıktır.
وَ haliyyedir. Munfasıl zamir هِيَ mübteda olarak mahallen merfûdur.
خَاوِيَةٌ mübtedanın haberi olarak lafzen merfûdur.
عَلٰى عُرُوشِ car mecruru خَاوِيَةٌ ’e müteallıktır. Muttasıl zamir هَا muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
وَ atıf harfidir. يَقُولُ merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ’dir.
Mekulü’l-kavli, يَا لَيْتَن۪ي لَمْ اُشْرِكْ ’dir. يَقُولُ fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.
يَا tenbih edatıdır. Temenni ifade eden لَيْتَن۪ي harfi, اِنَّ gibi isim cümlesine dahil olur, ismini nasb haberini ref yapar. Sonundaki نِ vikayedir. Mütekellim zamiri ي harfi لَيْتَ ’nin ismi olup mahallen mansubdur. لَمْ اُشْرِكْ بِرَبّ۪ٓي اَحَداً cümlesi, لَيْتَن۪ي ’nin haberi olarak mahallen merfûdur.
لَمْ muzariyi cezm ederek manasını olumsuz maziye çeviren harftir. اُشْرِكْ meczum muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri أنا ’dir.
بِرَبّ۪ٓي car mecruru اُشْرِكْ fiiline müteallıktır. Mütekellim zamiri ی muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. اَحَداً mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.وَاُح۪يطَ بِثَمَرِه۪ فَاَصْبَحَ يُقَلِّبُ كَفَّيْهِ عَلٰى مَٓا اَنْفَقَ ف۪يهَا وَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلٰى عُرُوشِهَا
وَ istînâfiyyedir. Ayetin ilk cümlesi, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Fiil meçhul bina edilmiştir.
Meçhul bina edilen fiillerde mef'ûle dikkat çekme kastı vardır. Çünkü malum bina edildiğinde mef'ûl olan kelime, meçhul binada naib-i fail olur.
İstînâfa matuf olan فَاَصْبَحَ يُقَلِّبُ كَفَّيْهِ عَلٰى مَٓا اَنْفَقَ ف۪يهَا cümlesi, nakıs fiil اَصْبَحَ ’nın dahil olduğu isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
اَصْبَحَ ’nın haberi olan …يُقَلِّبُ كَفَّيْهِ cümlesi, muzari fiil sıygasında gelerek hükmü takviye, hudûs, teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir.
عَلٰى harfiyle bilikte يُقَلِّبُ fiiline müteallık müşterek ism-i mevsûl مَٓا ’nın sılası اَنْفَقَ ف۪يهَا, mazi fiil sıygasında gelerek sebata, temekkün ve istikrara işaret etmiştir. (Hâlidî, Vakafat, s. 107)
Nakıs fiil اَصْبَحَ ’nın haberinin fiil olarak gelmesi hükmü takviye etmiştir. Ayrıca fiilin muzari oluşu teceddüt ifade ederek bahçe sahibinin viran olmuş bahçesi önünde ellerini sürekli oğuşturduğunu gözümüzün önünde canlandırmıştır.
Arka arkaya üç ayette اَصْبَحَ fiili kullanılmıştır. İlk ikisinde bahçe sahibinin arkadaşının sözlerinde muzari sıygasıyla üçüncü kez bu ayette Allah Teâlâ’nın sözlerinde mazi sıygasıyladır. Bu ifadelerde fiil sıygalarının anlamla uyumu dikkat çekicidir. Bu fiillerin tekrarında reddü’l-acüz ale’s-sadr vardır.
Burada ise avuçlarını ovuşturmak manasındaki يُقَلِّبُ كَفَّيْهِ terkibi pişmanlık ve şaşkınlıktan kinayedir. Bunlar arasındaki alaka; pişmanlığın ve ayetlerde geçen ifadelerin vücut dili olmasıdır. Yani utanan insanın yüzünün kızarması gibi gadablanan insanın kaşlarını çatması veya suratını asması gibi pişmanlık duyan insan da gayri ihtiyarî olarak bu hareketleri yapar. Mecaz ve istiare üslupları kinayeden farklıdır. Çünkü onlarda hakiki mananın kastedilmediğine dair karîne vardır. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kuran Işığında Belagat Dersleri Beyân İlmi)
وَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلٰى عُرُوشِهَا cümlesi ف۪يهَا ’daki zamirin yani bahçenin, halidir. Nasb mahallindedir. Hal, cümlede failin, mef’ûlün veya her ikisinin durumunu bildirmek için kullanılan vasfı ifade eden ıtnâb sanatıdır.
Burada hurma ve ekinlerin durumu zikredilmemiş, bağın durumu zikre tahsis edilmiş, çünkü asıl umde odur; hurma ile ekin onun tamamlayıcılarıdır. Yahut bunun zikredilmesi, diğerlerinin zikrine ihtiyaç bırakmaz; Çünkü bağ çardaklarla tahkim edilmişken onun yok olması, diğerlerinin önceden yok olması demektir.
(Ebüssuûd)
وَيَقُولُ يَا لَيْتَن۪ي لَمْ اُشْرِكْ بِرَبّ۪ٓي اَحَداً
اَصْبَحَ ’nın haberine وَ ’la atfedilen son cümle, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Bu cümlede Allah Teâlâ, bahçe sahibinin sözünü aktarmaktadır.
يَقُولُ fiilinin mekulü’l-kavli olan يَا لَيْتَن۪ي لَمْ اُشْرِكْ بِرَبّ۪ٓي اَحَداً cümlesi, nida üslubunda talebî inşâî isnaddır. يَا harfinin, tenbih için olduğu da söylenmiştir. Nidanın cevabı, لَيْتَ ‘nin dahil olduğu isim cümlesi, temenni üslubunda talebî inşâî isnaddır.
لَيْتَ ’nin haberi لَمْ اُشْرِكْ بِرَبّ۪ٓي اَحَداً cümlesi, menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Nida harfi, telehhüf (kaybolan bir şey için üzülme, hayıflanma) manasında kullanılmıştır. لَيْتَن۪ي ise temenni harfidir ve burada kendisinden kastedilen pişmanlıktır. يَا لَيْتَن۪ي sözünün aslı ise, söylenecek sözün akledecek kişinin seviyesine tenzili ile muhataba sunulmasıdır. (Âşûr)
Temenni: Husûlü arzu edilmekle ve sevilmekle birlikte imkânsız ya da ihtimali çok zayıf bir şeyin olmasını istemektir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
اَحَداً ’deki tenvin kıllet ve nev ifade eder. Olumsuz siyaktaki nekre umuma işarettir.