قُلْ اَتُحَٓاجُّونَنَا فِي اللّٰهِ وَهُوَ رَبُّنَا وَرَبُّكُمْۚ وَلَـنَٓا اَعْمَالُنَا وَلَكُمْ اَعْمَالُكُمْۚ وَنَحْنُ لَهُ مُخْلِصُونَۙ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | قُلْ | söyle (onlara) |
|
2 | أَتُحَاجُّونَنَا | bizimle tartışıyor musunuz? |
|
3 | فِي | hakkında |
|
4 | اللَّهِ | Allah |
|
5 | وَهُوَ | O iken |
|
6 | رَبُّنَا | bizim de Rabbimiz |
|
7 | وَرَبُّكُمْ | sizin de Rabbiniz |
|
8 | وَلَنَا | bizimdir |
|
9 | أَعْمَالُنَا | bizim yaptıklarımız |
|
10 | وَلَكُمْ | sizindir |
|
11 | أَعْمَالُكُمْ | sizin yaptıklarınız |
|
12 | وَنَحْنُ | ve biz |
|
13 | لَهُ | O’na |
|
14 | مُخْلِصُونَ | gönülden bağlananlarız |
|
قُلْ اَتُحَٓاجُّونَنَا فِي اللّٰهِ وَهُوَ رَبُّنَا وَرَبُّكُمْۚ
قُلْ sükun üzere mebni emir fiildir. Fail ise müstetir zamir أنت ‘dir. Mekulü’l-kavli اَتُحَٓاجُّونَنَا فِي اللّٰهِ ’dir. Hemze inkâri istifhamdır. تُحَٓاجُّونَ muzari fiildir. نَ ’un sübutuyla merfûdur. Mütekellim zamiri نَا mef’ûl olup mahallen mansubtur. فِي اللّٰهِ car mecruru تُحَٓاجُّونَنَا fiiline müteallıktır.
و haliyyedir. Munfasıl zamir هُوَ mübteda olarak mahallen merfûdur. رَبُّنَا haberdir. Mütekellim zamiri نَا muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. رَبُّكُمْ ifadesi atıf harfi وَ ’la makabline matuftur.
وَلَنَٓا اَعْمَالُنَا وَلَكُمْ اَعْمَالُكُمْۚ
وَ atıf harfidir. لَنَٓا car mecruru mahzuf habere müteallıktır. اَعْمَالُنَا muahhar mübtedadır. Mütekellim zamiri نَا muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. لَكُمْ اَعْمَالُكُمْ ifadesi atıf harfi وَ ’la makabline matuftur.
وَنَحْنُ لَهُ مُخْلِصُونَۙ
وَ atıf harfidir. Munfasıl zamir نَحْنُ mübteda olarak mahallen merfûdur. لَهُ car mecruru مُخْلِصُونَ kelimesine müteallıktır. مُخْلِصُونَ haberdir. Ref alameti وَ ’dır. Cemi müzekker kelimeler harfle îrablanır.
قُلْ اَتُحَٓاجُّونَنَا فِي اللّٰهِ وَهُوَ رَبُّنَا وَرَبُّكُمْۚ
Cümle fasılla gelmiştir. Emir üslubunda talebî inşâî isnaddır. Mekulü’l-kavl cümlesi ise istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. İstifham üslubunda olmasına rağmen cümle asıl olarak soru manası taşımamaktadır. Kınama ve tenkit ifade eden cümle mecaz-ı mürsel mürekkeptir. Ayrıca cümlede tecâhül-i ârif sanatı vardır.
اَتُحَٓاجُّونَنَا şeklindeki istifham; inkârîdir, yani mana “Allah hakkında bizimle tartışmayın” şeklindedir. Bu mananın olumsuzluk harfi yerine istifham harfi ile ifade edilmesinde, dinleyen kişinin vicdanına dönmesini ve düşünmesini sağlama kastı vardır. Çünkü insan kendi kendine yalan söylemez.
Müteakip وَهُوَ رَبُّنَا cümlesine dahil olan و, haliyyedir. Müsbet isim cümlesi formunda gelen cümle اَتُحَٓاجُّونَنَا fiilindeki و’dan haldir. Hal cümleleri ıtnâb sanatı babındandır.
Rab isminin, muhatabın zihnine iyice yerleştirmek için tekrarlanmasında ıtnâb, cinas ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
اللّٰهِ - رَبُّ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.
وَلَنَٓا اَعْمَالُنَا وَلَكُمْ اَعْمَالُكُمْۚ
Cümle و ’la هُوَ رَبُّنَا cümlesine atfedilmiştir. Cümlede takdim-tehir ve îcâz-ı hazif sanatları vardır. Takdim edilmiş müsned mahzuftur. Müsnedin takdimi kasr ifade eder. Amelimiz sadece ve sadece bizimdir, başkasının değil demektir. Cümle faide-i haber inkârî kelamdır. Arkasından gelen وَلَكُمْ اَعْمَالُكُمْۚ cümlesi de aynı üslupla gelmiş isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.
وَلَنَٓا اَعْمَالُنَا - وَلَكُمْ اَعْمَالُكُمْۚ cümleleri arasında mukabele sanatı vardır.
اَعْمَالُ - رَبُّ kelimelerinin tekrarında reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatı vardır.
Muahhar mübtedanın izafetle marife olması az sözle çok anlam ifade etme amacına matuftur.
وَنَحْنُ لَهُ مُخْلِصُونَۙ
Ayetin son cümlesi و ’la gelmiş hal cümlesidir. İsim cümlesi formunda faide-i haber inkârî kelamdır. 136 ve 138. ayetlerin fasılasıyla aynı üsluptadır. Bu cümleler arasında reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatı vardır.
Zamirinin Allah Teâlâ’ya ait olduğu لَهُ car mecruru, amiline takdim edilmiştir. Bu takdim tahsis ifade eder. “Biz sadece ve sadece Allah’a ihlaslı oluruz, başka hiçbir kimseye değil” anlamındadır.