تِلْكَ اُمَّةٌ قَدْ خَلَتْۚ لَهَا مَا كَسَبَتْ وَلَكُمْ مَا كَسَبْتُمْۚ وَلَا تُسْـَٔلُونَ عَمَّا كَانُوا يَعْمَلُونَ۟
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | تِلْكَ | İşte onlar |
|
2 | أُمَّةٌ | bir ümmetti |
|
3 | قَدْ | ki |
|
4 | خَلَتْ | gelip geçti |
|
5 | لَهَا | onlarındır |
|
6 | مَا | şeyler |
|
7 | كَسَبَتْ | kazandıkları |
|
8 | وَلَكُمْ | ve sizindir |
|
9 | مَا | şeyler |
|
10 | كَسَبْتُمْ | sizin kazandıklarınız |
|
11 | وَلَا |
|
|
12 | تُسْأَلُونَ | sorulmazsınız |
|
13 | عَمَّا | şeylerden |
|
14 | كَانُوا | oldukları |
|
15 | يَعْمَلُونَ | onların yapıyor |
|
تِلْكَ اُمَّةٌ قَدْ خَلَتْۚ لَهَا مَا كَسَبَتْ وَلَكُمْ مَا كَسَبْتُمْۚ
تِلْكَ işaret ismi mübteda olarak mahallen merfûdur. Daha önce zikredilen ümmete işarettir, yani tamamı muvahhit olan Hazret-i İbrahim, Yakup ve onların evlatlarından oluşan ümmet. (Keşşâf)
ل harfi buûd, yani uzaklık bildiren harf, ك ise muhatap zamiridir. اُمَّةٌ haber olup lafzen merfûdur. قَدْ خَلَتْ cümlesi اُمَّةٌ sıfatı olarak mahallen merfûdur. قَدْ tahkik harfidir. Tekid ifade eder. خَلَتْ fiili iki sakin harfin birleşmesi dolayısıyla hazfedilmiş bir elif üzerine mukadder fetha üzerine mebni mazi fiildir.لَهَا car mecruru mahzuf mukaddem habere müteallıktır. Müşterek ism-i mevsûl مَا muahhar mübteda olarak mahallen merfûdur. İsm-i mevsûlun sılası كَسَبَتْ ’dir. Îrabtan mahalli yoktur.
لَكُمْ مَا كَسَبْتُمْۚ ifadesi atıf harfi وَ ile öncesine atfedilmiştir. لَكُمْ car mecruru mahzuf mukaddem habere müteallıktır. Müşterek ism-i mevsûl مَا muahhar mübteda olarak mahallen merfûdur. İsm-i mevsûlun sılası كَسَبْتُمْۚ cümlesidir. Îrabtan mahalli yoktur.
وَلَا تُسْـَٔلُونَ عَمَّا كَانُوا يَعْمَلُونَ۟
وَ atıf harfidir. لَا nefy harfi olup olumsuzluk ifade eder. تُسْـَٔلُونَ Muzari fiildir. نَ ’un sübutuyla merfûdur. مَا müşterek ism-i mevsûlu عَنْ harf-i ceriyle birlikte تُسْـَٔلُونَ fiiline müteallıktır. İsm-i mevsûlun sılası كَانَ ‘nin dahil olduğu isim cümlesidir. Îrabtan mahalli yoktur. كَانَ ’nin haberi olan يَعْمَلُونَ fiili mahallen mansubtur.
تِلْكَ اُمَّةٌ قَدْ خَلَتْۚ لَهَا مَا كَسَبَتْ وَلَكُمْ مَا كَسَبْتُمْۚ
Ayet, istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Mübteda ve haberden müteşekkil cümle, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Müsnedün ileyhin işaret ismiyle marife olması, işaret edilenlerin tazimini ifade eder. قَدْ ile tekid edilmiş fiil cümlesi olan اُمَّةٌ , خَلَتْۚ için sıfattır. Dolayısıyla cümlede ıtnâb sanatı vardır. Sıfat cümlesi, faide-i haber talebî kelamdır.
Bu ayet 134. ayet ile aynıdır. İki ayet arasında tekrir ve reddü'l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır. Arada zikredilenleri tekrar düşündürtür.
لَهَا مَا كَسَبَتْ وَلَكُمْ مَا كَسَبْتُمْۚ
İstînâfiyye olarak fasılla gelen cümlede, takdim-tehir ve îcâz-ı hazif sanatları vardır. İsim cümlesi formunda, faide-i haber ibtidaî kelamdır. İsmi mevsulde tevcih sanatı vardır. وَ ’la mâkabline, tezayüf nedeniyle atfedilen وَلَكُمْ مَا كَسَبْتُمْۚ cümlesi, öncekiyle aynı üslubta gelmiş isim cümlesidir.
كَسَبَتْ - كَسَبْتُمْۚ kelimeleri arasında iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
وَلَا تُسْـَٔلُونَ عَمَّا كَانُوا يَعْمَلُونَ
وَ istînâfiyyedir. Cümle menfi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. İsmi mevsul olan مَّا ’nın sılası كَان ’nin dahil olduğu isim cümlesi formunda gelmiş, faide-i haber ibtidaî kelamdır. كَان ’nin haberinin muzari fiil olarak gelmesi, hükmü takviye, hudûs ve istimrar ifade eder. Ayrıca muzari fiil muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek, dikkatini canlı tutar.
[Onların yaptıklarından sorulmazsınız] cümlesi iyiliklerinden sevaplanmadığınız gibi kötülüklerinden de muahaze edilmezsiniz demektir. (Beyzâvî) Yani idmâc sanatı vardır.
Önceki ayette onların Müslüman oldukları ifade edilmiş, burada ise onların geçip gittikleri belirtilmiştir. Dolayısıyla adeta Hz. Peygamber aleyhisselam dönemindeki Yahudilere hitaben şöyle denilmiştir: Eğer onlar sizin dininize uydu ve hak dinden saptı iseler bu durum size bir fayda sağlamaz, çünkü onlar kendi amellerinin karşılığını alacak, siz de kendi amellerinizin karşılığını alacaksınız. Dolayısıyla siz hakka tabi olun, Muhammed aleyhisselamı tasdik edin, çünkü o hakka çağırmaktadır. Batıla uyanları taklit etmeyi bırakın. (Ömer Nesefî / Et-Teysîr Fi’t-Tefsîr)
Burada aynı surenin 134. ayetinin aynıyla tekrar ettiğini görmekteyiz. Beyzâvî, söz konusu ayetin tekrarıyla ilgili olarak “Bu ayet, karakterlerine işlemiş olan babalarıyla övünmekten ve onlara güvenmekten men etmek ve bu hususta onları ikaz etmek için yeniden söylenmiştir (tekrir)” diyerek kendi belâğî görüşünü ortaya koyduktan sonra, kîle lafzıyla diğer görüşleri de şu şekilde nakleder: “Şöyle de denilmiştir; birinci ayetteki hitap onlaradır, bu ayette ise bizedir. Bizi onlara uymama hususunda uyarmak için tekrar edilmiştir. Ya da ilk ayetten murad peygamberlerdir. İkinci ayetten murad ise Yahudi ve Hristiyanların selefleridir, onlardan önce geçen atalarıdır. (Kadı Beyzâvî Tefsirinde Belâgat İlmi Ve Uygulanışı /Süleyman Gür)
Bu dünya kimseye kalmaz.134. ayet ile aynı olmakla birlikte vurgu olarak farklıdır. 134. ayette ataların yaptığı iyiliklerin kişinin erdemine, ameline hiçbir faydasının olmayacağını vurgularken bu ayette ataların yaptığı yanlışlardan, kötülüklerden kişinin sorumlu olmayacağı vurgusu vardır.