Bakara Sûresi 151. Ayet

كَمَٓا اَرْسَلْنَا ف۪يكُمْ رَسُولاً مِنْكُمْ يَتْلُوا عَلَيْكُمْ اٰيَاتِنَا وَيُزَكّ۪يكُمْ وَيُعَلِّمُكُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَيُعَلِّمُكُمْ مَا لَمْ تَكُونُوا تَعْلَمُونَۜ  ...

Nitekim kendi aranızdan, size âyetlerimizi okuyan, sizi her kötülükten arındıran, size kitap ve hikmeti öğreten, ayrıca bilmediklerinizi de öğreten bir peygamber gönderdik.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 كَمَا gibi
2 أَرْسَلْنَا gönderdiğimiz ر س ل
3 فِيكُمْ kendi içinizden
4 رَسُولًا bir Elçi ر س ل
5 مِنْكُمْ sizden olan
6 يَتْلُو okuyan ت ل و
7 عَلَيْكُمْ size
8 ايَاتِنَا ayetlerimizi ا ي ي
9 وَيُزَكِّيكُمْ ve sizi temizleyen ز ك و
10 وَيُعَلِّمُكُمُ ve size öğreten ع ل م
11 الْكِتَابَ Kitabı ك ت ب
12 وَالْحِكْمَةَ ve hikmeti ح ك م
13 وَيُعَلِّمُكُمْ ve size öğreten ع ل م
14 مَا şeyleri
15 لَمْ
16 تَكُونُوا olduğunuz ك و ن
17 تَعْلَمُونَ bilmiyor ع ل م
 

Kur’ânda Hz.İbrahim’in duayı  ettiği şekliyle bir defa, Allahu Teala’nın duayı düzelttiği şekliyle üç defa geçer ayet.

Hz.İbrahim’in yaptığı ve bizim de 129. ayette şahit olduğumuz duanın kabul edildiğini anlıyoruz bu ayetten. Bir farkla, Allah Hz. İbrahim’in duasındaki sıralamayı değiştiriyor ve duayı kusursuz hale getiriyor. Hz.İbrahim “onları günahlardan temizleyecek” kısmını duanın sonuna almıştı. Allah “onlara ayetlerimizi okuyacak dedikten hemen sonraya temizlenmeyi zikretmiştir. Çünkü manen temizlenmedikçe öğreneceğiniz kitap ve hükümler bir işe yaramaz ve bilgiyi hikmet olarak kullanamazsınız.

Hz. İbrahim yaşadığı süre boyunca zürriyetinden tertemiz iki oğlunu tecrübe etmiştir ancak. Hz.İsmail ve Hz.İshak ‘ı. Hatta bu duayı bile Hz.İsmail ile yapmıştı. Oysa Allah biliyor ki bu zürriyetten temiz olmayan nesiller de gelecek. Onun için temizliği önceliyor. Temizliği de kalp ve zihin temizliği olarak düşünmek lazım. Kalplerimizi gafletten, hırstan, hasetten, yalandan,a ldatmadan, öfkeden vs. temizlememiz arındırmamız lazımdır. Zihinlerimizi gün içinde onca boş ve gereksiz bilgi bombardımanından koruyabilmemiz lazım.

Allah kalbini ve zihnini temizleyenlerden, kendine “Allah beni niçin yarattı? Benden neler bekliyor? Bu gidiş nereye ?” diye sorabilenlerden eylesin hepimizi.

 

كَمَٓا اَرْسَلْنَا ف۪يكُمْ رَسُولًا مِنْكُمْ يَتْلُوا عَلَيْكُمْ اٰيَاتِنَا وَيُزَكّ۪يكُمْ وَيُعَلِّمُكُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَيُعَلِّمُكُمْ مَا لَمْ تَكُونُوا تَعْلَمُونَۜ

 

كَ misli manasındadır. ما ve masdar-ı müevvel, كَ harfi ceriyle birlikte mahzuf masdarın sıfatı veya mef‘ûlu mutlak olarak mahallen mansubtur. Takdiri ولأتم نعمتي عليكم إتماما مثل إرسالنا الرسول فيكم (İçinizden rasul gönderdiğimiz gibi üzerinizdeki nimetimi tamamlamak için) şeklindedir. اَرْسَلْنَا sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir نَا fail olarak mahallen merfûdur. ف۪يكُمْ  car mecruru اَرْسَلْنَا fiiline müteallıktır. رَسُولًا mef’ûlun bih olup fetha ile mansubtur. مِنْكُمْ car mecruru رَسُولًا kelimesinin mahzuf sıfatına müteallıktır.  يَتْلُوا fiili رَسُولًا kelimesinin ikinci sıfatı olarak mahallen mansubtur. Zamir olan çoğul وا ‘ı faildir. عَلَيْكُمْ car mecruru يَتْلُوا fiiline müteallıktır. اٰيَاتِ kelimesi mef‘ûlun bihtir. Cemi müennes salim olduğu için nasb alameti kesredir.اٰيَاتِ muzaf نَا muzafın ileyhdir.

 يُزَكّ۪يكُمْ وَيُعَلِّمُكُمُ fiillerinin her ikisi de muzari olup atıf harfi وَ ’la يَتْلُوا fiiline atfedilmiştir. الْكِتَابَ  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubtur. الْحِكْمَةَ kelimesi makabline matuftur. يُعَلِّمُكُمْ muzari fiildir. Muttasıl zamir كُمْ mef’ûlun bihtir. Müşterek ism-i mevsûl مَا ikinci mef’ûlun bih olarak mahallen mansubtur. İsm-i mevsûlun sılası لَمْ تَكُونُوا تَعْلَمُونَۜ ‘dır.  لَمْ , muzariyi cezm ederek anlamını olumsuz maziye çeviren edattır. تَكُونُوا nakıs meczum muzari fiildir. تَكُونُوا ’nin ismi, cemi müzekker olan وا merfû muttasıl zamir olarak mahallen merfûdur. تَعْلَمُونَ cümlesi nasb mahallinde تَكُونُوا fiilinin haberidir.

 

كَمَٓا اَرْسَلْنَا ف۪يكُمْ رَسُولاً مِنْكُمْ يَتْلُوا عَلَيْكُمْ اٰيَاتِنَا وَيُزَكّ۪يكُمْ وَيُعَلِّمُكُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَيُعَلِّمُكُمْ مَا لَمْ تَكُونُوا تَعْلَمُونَۜ


Fasılla gelen ayette كَ harfi, مثل manasında mahzuf masdarın sıfatıdır. Takdiri: ولأتم نعمتي عليكم إتماما مثل إرسالنا الرسول فيكم olabilir. Masdar harfi مَا ’nın sıla cümlesi mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Masdar-ı müevvel, cer mahallinde كَ ’nin muzâfun ileyhidir. اَرْسَلْنَا fiilindeki azamet zamiri olayın önemine delalet eder.

كَمَٓا اَرْسَلْنَا [Nitekim… gönderdik] ifadesindeki ك edatı ya öncesiyle ya da sonrasıyla ilintilidir. Birincisine göre mana; “Peygamber göndermekle size dünyada nimetimi tamamladığım gibi, ahirette de sevapla size nimetimi tamamlayayım diye” şeklinde olurken, ikincisine göre sonrasına bağlı olup şöyle olacaktır: ‘’Peygamber göndermekle ben sizi hatırladığım gibi…’’ (Keşşâf)

كَمَٓا 'daki مَٓا ; ma-ı masdariyyedir. Sanki, "Sizin içinize göndermemiz gibi..." denilmiştir. Bunun, mâ-i kâffe olması da muhtemeldir. (Fahreddin er-Razi, Tefsir-i Kebir)

رَسُولًا ‘in sıfatı olan يَتْلُوا عَلَيْكُمْ  cümlesi akabindeki üç cümle gibi müsbet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Son cümlede mevsûlün  sılası menfi sıygada isim cümlesidir. كان ‘nin dahil olduğu cümlede müsned muzari fiil olarak gelmiştir. Muzari fiil hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade eder. Ayrıca tecessüm özelliği sayesinde muhayyileyi uyararak dikkatleri canlı tutar.

Ayette iki ayrı anlamdaki مَٓا ’lar arasında tam cinas vardır.

وَيُعَلِّمُكُمْ - تَعْلَمُونَۜ kelimeleri arasında iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

يَتْلُوا - الْكِتَابَ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.

Resulün ayetleri okuması, temizlemesi, kitabı ve hikmeti ve bilmediklerini öğretmesi şeklinde özelliklerinin sayılması taksim sanatıdır.

Sizin içinizden, sizden bir peygamber cümlesinde hem ف۪يكُمْ hem de مِنْكُمْ gelmiştir. Bu ifade bu peygamberin hem onlarla birlikte yaşadığını hem de aynı soydan olduğunu belirtir. Böylece tanıdıkları, sevdikleri, güvendikleri birine inanmaları daha kolay olur.

Bilmediklerini öğretmekten maksat düşünme ve inceleme yoluyla ulaşamayacakları bilgilerdir. (Ebüssuûd)

Bu ifade husustan sonra umumun zikredilmesi kabilindendir. Böylece mana daha iyi yerleşir.

Temizlemekten maksat, nefis tezkiyesi yani ahlak güzelliği kazandırmaktır.

اَرْسَلْنَا - رَسُولًا kelimeleri arasında iştikak ci­nası vardır. Bu da edebî güzelliklerdendir. (Safvetü't Tefâsir)

[Size kitabı ve hikmeti öğretir] cümlesinden sonra [Size bilmediklerinizi öğretir] cümlesinin gelmesi, hususiden sonra umuminin zikri kabilinden olup kapsam ifade eder. Belâgatta buna ıtnâb denir. (Safvetü't Tefâsir)