وَلَا تَقُولُوا لِمَنْ يُقْتَلُ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ اَمْوَاتٌۜ بَلْ اَحْيَٓاءٌ وَلٰكِنْ لَا تَشْعُرُونَ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | وَلَا |
|
|
2 | تَقُولُوا | demeyin |
|
3 | لِمَنْ | kimselere |
|
4 | يُقْتَلُ | öldürülen |
|
5 | فِي | -nda |
|
6 | سَبِيلِ | yolu- |
|
7 | اللَّهِ | Allah |
|
8 | أَمْوَاتٌ | ölüdürler |
|
9 | بَلْ | bilakis |
|
10 | أَحْيَاءٌ | onlar diridirler |
|
11 | وَلَٰكِنْ | ama |
|
12 | لَا | olmazsınız |
|
13 | تَشْعُرُونَ | siz farkında |
|
Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin. Aksine diridirler lakin siz farketmezsiniz.
Hayat mertebeleri beştir:
وَلَا تَقُولُوا لِمَنْ يُقْتَلُ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ اَمْوَاتٌۜ بَلْ اَحْيَٓاءٌ وَلٰكِنْ لَا تَشْعُرُونَ
لَا nefy harfi olup olumsuz emir manasındadır. تَقُولُوا fiili نَ ’un hazfiyle meczum muzari fiildir. مَن müşterek ism-i mevsûl, لِ harfi ceriyle birlikte تَقُولُوا۟ fiiline müteallıktır. İsm-i mevsûlun sılası یُقۡتَلُ ’dır. Îrabtan mahalli yoktur. یُقۡتَلُ meçhul muzari fiildir. Naib-i faili müstetir هُو zamiridir. فِی سَبِیلِ car mecruru یُقۡتَلُ fiiline müteallıktır. ٱللَّهِ lafza-i celâli, muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. Mekulü’l-kavl cümlesi أَمۡوَ ٰتُۢۚ ’dur. أَمۡوَ ٰتُۢ kelimesi mahzuf mübtedanın haberidir. Takdiri هم (onlar) şeklindedir.
بَلۡ idrâb ve atıf harfidir. أَحۡیَاۤءࣱ kelimesi mahzuf mübtedanın haberidir. Takdiri هم (onlar) şeklindedir.
وَ haliyyedir. لَـٰكِن istidrak harfidir, لَكِنَّ ’den muhaffefedir. لَا nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. تَشۡعُرُونَ muzari fiildir. نَ ‘un sübutuyla merfûdur.
تَشۡعُرُونَ fiili, sülâsî mücerred olan شعر fiilinin muzarisidir.
وَلَا تَقُولُوا لِمَنْ يُقْتَلُ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ اَمْوَاتٌۜ بَلْ اَحْيَٓاءٌ وَلٰكِنْ لَا تَشْعُرُونَ
Ayet وَ ’la öncesine atfedilmiştir. Atıf sebebi temasüldür. Nehiy üslubunda, talebî inşâî isnaddır. Müşterek ismi mevsûlün sılası, muzari fiil cümlesi formunda gelmiştir. Fiil meçhul bina edilerek mef’ûle dikkat çekilmiştir. Ayrıca muzari fiil tecessüm özelliğiyle olayı adeta göz önüne getirmiştir.
تَقُولُوا۟ fiilinin mekulü’l-kavli olan cümlede îcâz-ı hazif vardır. أَمۡوَ ٰتُۢۚ mahzuf mübtedanın haberidir. Bu hazif mahzufun şanını yüceltmek kastı taşımaktadır.
Cümlede mütekellimin Allah Teâlâ olması hasebiyle, bütün kemâl sıfatlara şamil olan lafza-i celâlin zikrinde tecrîd sanatı vardır.
سَبِیلِ ٱللَّهِ izafetinde lafza-i celâle muzâf olan sebil, şeref kazanmıştır.
سَبِیلِ ٱللَّهِ [Allah’ın yolu] ibaresinde tasrîhî istiâre vardır. سَبِیلِ kelimesi yol demektir. Hedefe ulaştırması bakımından benzer oldukları için din yola benzetilmiştir. Müşebbeh (müstear leh) hazfedilmiş, müşebbehün-bih (müstear minh) olan yol zikredilmiştir.
فِی سَبِیلِ ٱللَّهِ ibaresinde فِی harfi de إلى harfi yerine istiare edilmiştir. Allah’ın dini, mazruf yerine konmuştur. Bilindiği gibi فِی harfinde zarfiyet manası vardır. Cami’, her ikisindeki mutlak irtibattır.
İdrâb harfi بَلۡ ile atfedilen cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. أَحۡیَاۤءࣱ , takdiri هم olan mübtedanın haberidir. Faide-i haber ibtidaî kelamdır.
وَلَـٰكِن لَّا تَشۡعُرُونَ hal cümlesidir. Bu yüzden tetmim itnabına girer. Menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidai kelamdır.
هم أموات - هم أحياء cümleleri arasında mukabele sanatı vardır.
أَمۡوَ ٰتُۢۚ بَلۡ أَحۡیَاۤءࣱ İfadesinde hazif sebebiyle îcâz vardır.
أَمۡوَ ٰتُۢۚ ve أَحۡیَاۤءࣱ kelimeleri arasında tıbâk-ı icâb sanatı vardır. (Safvetü't Tefâsir)