Bakara Sûresi 241. Ayet

وَلِلْمُطَلَّقَاتِ مَتَاعٌ بِالْمَعْرُوفِۜ حَقاًّ عَلَى الْمُتَّق۪ينَ  ...

Boşanmış kadınların örfe göre geçimlerinin sağlanması onların hakkıdır. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar üzerinde bir borçtur.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَلِلْمُطَلَّقَاتِ ve boşanmış kadınların ط ل ق
2 مَتَاعٌ geçimlerini sağlamak م ت ع
3 بِالْمَعْرُوفِ uygun olan şekilde ع ر ف
4 حَقًّا bir haktır (borçtur) ح ق ق
5 عَلَى üzerine
6 الْمُتَّقِينَ müttakiler و ق ي
 

Aslında bu mana bütün müslümanları kapsıyor, ama siz böyle yapın ki, böylece takva sahibi olursunuz buyurulmuş. Allah’ın kurallarına uymaya teşvik vardır.

Özet:

1- Gerdeğe girilip mehir tesbit edilmişse, tesbit edilen mehir verilir.

2- Gerdeğe girilip mehir tesbit edilmemişse, muadili bir mehir verilir.

3- Gerdeğe girilmemiş ve mehir tesbit edilmemişse, herkesin durumuna göre gönlünden kopan verilir.

4- Gerdeğe girilmemiş ve mehir tesbit edilmişse, tesbit edilen mehrin yarısı verilir.

 

وَلِلْمُطَلَّقَاتِ مَتَاعٌ بِالْمَعْرُوفِۜ حَقاًّ عَلَى الْمُتَّق۪ينَ


İsim cümlesidir. وَ  istînâfiyyedir. لِلۡمُطَلَّقَـٰتِ  car mecruru mahzuf mukaddem habere müteallıktır. اَلْمُطَلَّقَاتِ  kelimesi cemi müennes salim olduğu için cer alameti kesradır. مَتَـٰعُۢ  muahhar mübtedadır. بِٱلۡمَعۡرُوفِ  car mecruru  مَتَـٰعُۢ  kelimesinin mahzuf sıfatına müteallıktır.  حَقًّا  mahzuf bir fiilin mef’ûlu mutlakıdır. Takdiri;  حق ذلك حقا  (Bu hak olarak gerçekleşti) şeklindedir. عَلَى ٱلۡمُتَّقِینَ  car mecruru  حَقًّا ’a müteallıktır.

ٱلۡمُتَّقِینَ  sülâsi mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan iftiâl babının ism-i failidir. 

İftial babının fael fiili  و , ي , ث  harflerinden biri olursa, fael fiili ت harfine çevrilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)


 

وَلِلْمُطَلَّقَاتِ مَتَاعٌ بِالْمَعْرُوفِۜ


وَ  istînâfiyyedir. İsim cümlesi formunda gelen ayette takdim-tehir ve îcâz-ı hazif sanatları vardır. لِلۡمُطَلَّقَـٰتِ  mahzuf mukaddem habere müteallıktır.  مَتَـٰعُۢ , بِٱلۡمَعۡرُوفِۖ ’un mahzuf sıfatına müteallıktır. 

Sübut ifade eden cümle, faide-i haber ibtiaî kelamdır.

[Boşanmış kadınların, hakkaniyet ölçülerinde [kocalarından] menfaat sağlamak haklarıdır.] Yani önceden kendileri için müt‘a olarak bir mehir belirlenmiş olan boşanmış kadınların bu haktan yararlandırılması müstehap olur. (Ömer Nesefî / Et-Teysîr Fi’t-Tefsîr)

لِلۡمُطَلَّقَـٰتِ  kelimesindeki lam, lam-ı istihkaktır. (Âşûr)

لِلۡمُطَلَّقَـٰتِ  kelimesindeki tarif istiğrak ifade eder. (Âşûr)


حَقاًّ عَلَى الْمُتَّق۪ينَ


Ayetin istînâfiyye olarak gelen ikinci cümlesinde fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. حَقًّا  mahzuf fiilin mef’ûlü mutlakıdır. عَلَى ٱلۡمُتَّقِینَ  car mecruru  حَقًّا  kelimesine müteallıktır. 

حَقًّا kelimesi pekiştirici masdar olup, [müttakîlere düşen bir görev olarak tahakkuk etmiştir] anlamında değerlendirilir. (Keşşâf)

[Bu bir haktır.] Yani takva sahibi olanlar bu hakka riayet ederler. Bu vacip değildir ancak onun gönlünü hoş etmek için bu malı vermek takvanın şartıdır. (Ömer Nesefî / Et-Teysîr Fi’t-Tefsîr)