وَلَقَدْ اَنْزَلْـنَٓا اِلَيْكَ اٰيَاتٍ بَيِّنَاتٍۚ وَمَا يَكْفُرُ بِهَٓا اِلَّا الْفَاسِقُونَ
Feseqa فسق :
فَسَقَ فُلانٌ filan kimse şeriatın haram dairesinin dışına çıktı. Bu kullanım Arapların taze hurma kabuğundan çıktığında söyledikleri bir sözden gelir.
Fısk sözcüğü (فِسْقٌ) küfür sözcüğünden daha genel anlamlıdır. Günahın azına da çoğuna da fısk denir. Fakat çok olan günahla olan kullanımı yaygınlık kazanmıştır.
Fâsık kelimesi (فاسِقٌ) ise daha çok dini hükümlere bağlanıp onları ikrar ettikten sonra onların tümünü veya bir kısmını ihlâl eden kişi için kullanılır.
Kendisinde bir habâset ve fısk olduğuna inanıldığından dolayı fare için de فُوَيْسِقَةٌ denmiştir. Deliğinden tekrar tekrar çıkması nedeniyle böyle adlandırıldığı da söylenmiştir. (Müfredat)
Kuran’ı Kerim’de bir fiil ve üç isim formunda 54 defa geçmiştir. (Mu'cemu-l Mufehres)
Türkçede kullanılan şekilleri fısk, fâsık ve aynı kökten olmamasına rağmen manayı anımsattığı için işari olarak fıskiyedir. (Kuranı Anlayarak Okuma Rehberi)
وَلَقَدْ اَنْزَلْنَٓا اِلَيْكَ اٰيَاتٍ بَيِّنَاتٍۚ
وَ istînâfiyedir. ل harfi, mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattiedir. قَدْ tahkik harfidir. Tekid ifade eder.
Fiil cümlesidir. اَنْزَلْنَٓا sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri نَٓا fail olarak mahallen merfûdur. اِلَيْكَ car mecruru اَنْزَلْنَٓا fiiline mütealliktir. اٰيَاتٍ mef’ûlün bih olup nasb alameti kesradır. Cemi müennes salim kelimeler hareke ile irablanır. بَيِّنَاتٍ kelimesi اٰيَاتٍ ‘nin sıfatı olup kesra ile mecrurdur.
Varlıkları niteleyen kelimelere “sıfat” denir. Arapça’da sıfatın asıl adı “na’t” (النَّعَت) dır. Sıfatın nitelediği isme de “men’ut” (المَنْعُوتُ) denir. Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya “sıfat tamlaması” denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir.Ve sıfat birden fazla gelebilir.
Sıfat mevsufuna dört açıdan uyar: Cinsiyet, Adet, Marifelik - nekirelik, İrab.
Sıfat iki kısma ayrılır:1. Hakiki sıfat 2. Sebebi sıfat. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata “hakiki sıfat”, dolaylı olarak niteleyen sıfata da “sebebi sıfat” denir.
1- Hakiki sıfat ; 1. Müfred olan sıfatlar 2. Cümle olan sıfatlar olmak üzere ikiye ayrılır.
1- Müfred olan sıfatlar : Müfred olan sıfatlar genellikle ismi fail, ismi meful, mübalağalı ismi fail, sıfatı müşebbehe, ismi tafdil, masdar, ismi mensub ve sayı isimleri şeklinde gelir.Gayrı akil (akılsız çoğullar) mevsuf olarak geldiğinde sıfatını müfred müennes olarak da alır.
2- Cümle olan sıfatlar: Üçe ayrılır: 1- İsim cümlesi olan sıfatlar, 2- Fiil cümlesi olan sıfatlar, 3- Şibhi cümle olan sıfatlar.
Nekre isimden sonra gelen cümle veya şibhi cümle sıfat olur. Marife isimden sonra gelen cümle veya şibhi cümle hal olur. ( (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اَنْزَلْنَٓا fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi نزل ’dir.
İf’al babı fiile, tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazan da fiilin mücerret manasını ifade eder.
وَمَا يَكْفُرُ بِهَٓا اِلَّا الْفَاسِقُونَ
وَ atıf harfidir. Matuf ile matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ile matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
مَا nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. يَكْفُرُ damme ile merfû muzari fiildir. بِهَٓا car mecruru يَكْفُرُ fiiline mütealliktir.
اِلَّا hasr edatıdır. الْفَاسِقُونَ kelimesi fail olup ref alameti و ‘dır. Cemi müzekker salim kelimeler harf ile irablanırlar.
الْفَاسِقُونَ kelimesi, sülâsi mücerredi olan fiilin ism-i failidir.
İsmi fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsmi fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
وَلَقَدْ اَنْزَلْنَٓا اِلَيْكَ اٰيَاتٍ بَيِّنَاتٍۚ
Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Kasem üslubunda gayrı talebi inşâî isnaddır.
Kasem cümlesinin mahzuf oluşundan dolayı îcâz-ı hazif sanatı vardır. Kasemin cevabı yani muksemun aleyh, لَ ve tahkik harfi قَدْ ile tekid edilmiş müsbet fiil cümlesidir. Faide-i haber inkârî kelamdır.
اَنْزَل fiilinde fail azamet ن ‘u olarak gelmiştir. Yani Allah Teâlâ celâliyle, otoritesiyle ayetleri indirmiştir. Bu da son derece büyük bir ikram ifade eder. Bunda ayetlerin menziline verilen önem hissedilir. Çünkü indiren Azîz, Gâlip, Kâhir ve Bâsit olan Zat’tır.
اَنْزَلْنَٓا mazi fiili hudûs ifade eder.
Sıfat olan بَيِّنَاتٍ anlamı zenginleştirmek için yapılan ıtnâb sanatıdır.
وَمَا يَكْفُرُ بِهَٓا اِلَّا الْفَاسِقُونَ
Ayetin ikinci cümlesi وَ ’la öncesine atfedilmiş menfi fiil cümlesi faide-î haber talebî kelamdır.
Muzari fiil hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil olayın zihinde daha kolay canlandırılmasını sağlar.
Cümlede kasr vardır. مَا ve اِلَّا ile oluşan kasr, fiille faili arasındadır. Kasr-ı sıfat ale’l-mevsûftur.
الْفَاسِقُونَ - يَكْفُرُ arasında mürâât-ı nazîr vardır.
الْفَاسِقُونَ kelimesindeki lam-ı tarif cins ifade eder; ancak en güzel yorum, bunun Ehl-i Kitab’a işaret ediyor olmasıdır. (Keşşâf)
Bu Kur'an'ın, bilhassa tebliğden maksadın ne olduğunu gösteren ve hakka davet eden muhkem ayetleri o kadar açık ve o kadar seçiktir ki, zerre kadar akıl, idrak ve insafı olan buna iman etmekte tereddüt etmez, dinden ve doğruluk yolundan çıkmış, ahdini bozmaya ve hep kötü yolda gitmeye alışmış, inancı bozuk fasıklardan başka hiç kimse bunları inkâr etmez. Bunu inkâra kalkanlar, surenin baş tarafında beyan olunan hep o hüsran ehli olan fasıklardır. (Elmalılı)