فَقُلْنَا يَٓا اٰدَمُ اِنَّ هٰذَا عَدُوٌّ لَكَ وَلِزَوْجِكَ فَلَا يُخْرِجَنَّكُمَا مِنَ الْجَنَّةِ فَتَشْقٰى
فَقُلْنَا يَٓا اٰدَمُ اِنَّ هٰذَا عَدُوٌّ لَكَ وَلِزَوْجِكَ فَلَا يُخْرِجَنَّكُمَا مِنَ الْجَنَّةِ فَتَشْقٰى
Fiil cümlesidir. فَ istînâfiyyedir. قُلْنَا sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri نَا fail olarak mahallen merfûdur.
Mekulü’l-kavli يَٓا اٰدَمُ ’dur. قُلْنَا fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.
يَٓا nida harfidir. اٰدَمُ münada olup damme üzere mebni müfred alem mahallen mansubdur. Nidanın cevabı اِنَّ هٰذَا عَدُوٌّ لَكَ ’dir.
اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir, ismini nasb haberini ref eder. هٰذَا ism-i işaret اِنَّ ‘nin ismi olarak mahallen mansubdur. عَدُوٌّ kelimesi اِنَّ ’nin haberi olarak mahallen merfûdur. لَكَ car mecruru عَدُوٌّ’a mütealliktir. لِزَوْجِكَ atıf harfi و ’la makabline matuftur.
فَ mukadder şartın cevabının başına gelen rabıta veya fasiha harfidir. Takdiri, إن عرفتما عداوته فلا يخرجنّكما أي لا تمكّناه من أسباب إخراجكما (Onun düşmanlığını anladıysanız sizi asla çıkarmaz veya ona sizi çıkarma imkanını vermeyiz) şeklindedir.
لَا nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. يُخْرِجَنَّ fetha üzere mebni muzari fiildir. Fiilin sonundaki نَ, tekid ifade eden nûn-u sakiledir. Faili müstetir olup takdiri هو ’dir.
Muttasıl zamir كُمَا mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
مِنَ الْجَنَّةِ car mecruru يُخْرِجَنَّ fiiline mütealliktir.
Tekid nunları, bitiştikleri fiile istikbal manası kazandıran bir edatın veya durumun bulunması halinde muzari fiilin sonuna gelirler. (Soru, arz, tekid lamı, ummak, teşvik, nehiy, temenni ve yemin gibi.)
Tekid nûnu çoğu zaman sarih kasem, gizli kasem ve nehiyden sonra gelir. Hal ve istikbal ifade eden muzari fiilin manasını sadece istikbal anlamına hamleder ve bu ن, َّfiilin üç defa tekidini sağlar. (Kur’an’da Tekid Üslupları ve Çeşitleri Mehmet Altın Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2017/3)
فَ, sebebiyyedir. Muzariyi gizli اَنْ ’le nasb ederek manasını sebep bildiren masdara çeviren harftir. Fâ-i sebebiyyeden önce nefy, talep bulunması gerekir.
اَنْ ve masdar-ı müevvel, makablindeki nehiyden anlaşılan masdar manasına matuf olup mahallen merfûdur. Takdiri, لا يكن إخراج منه لكما فشقاء لك (Seni üzecek bir çıkış olmaz.) şeklindedir.
تَشْقٰى elif üzere mukadder fetha ile mansub muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri انت ‘dir.
يُخْرِجَنَّكُمَا fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İf’al babındadır. Sülâsîsi خرج ’dir.
İf’al babı fiille, tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar.
فَقُلْنَا يَٓا اٰدَمُ اِنَّ هٰذَا عَدُوٌّ لَكَ وَلِزَوْجِكَ
فَ, istînâfiyyedir. Müstenefe cümlesidir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Fiilin azamet zamirine isnadı tazim ifade eder.
قُلْنَا fiilinin mekulü’l-kavli olan يَٓا اٰدَمُ cümlesi, nida üslubunda talebî inşâî isnaddır.
Nidanın cevabı olan اِنَّ هٰذَا عَدُوٌّ لَكَ cümlesi, اِنَّ ile tekid edilmiş isim cümlesi faide-i haber inkârî kelamdır.
İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
اِنَّ ’nin isminin işaret ismi olması, işaret edilene dikkati çekmenin yanında onu tahkir içindir. (Âşûr)
لِزَوْجِكَ kelimesi, لَكَ ’ye atfedildiği halde cer harfinin tekrarlanması da tekid sayılır.
فَلَا يُخْرِجَنَّكُمَا مِنَ الْجَنَّةِ فَتَشْقٰى
فَ, takdiri إن عرفتما عداوته (onun düşmanlığını anladıysanız) olan mahzuf şartın cevabının başına gelmiş rabıta harfidir.
Cevap olan لَا يُخْرِجَنَّكُمَا مِنَ الْجَنَّةِ cümlesi, nehiy üslubunda talebî inşâî isnaddır. Fiil nûn-u sakile ile tekid edilmiştir.
Şart cümlesinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır. Mahzufla birlikte terkip, şart üslubunda talebî inşâî isnaddır.
Fâ-i sebebiyyenin gizli أنْ ’le masdar yaptığı فَتَشْقٰى cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Masdar teviliyle, makablindeki nehiyden anlaşılan masdar manasına matuftur. Takdiri, لا يكن إخراج منه لكما فشقاء لك (Seni üzecek bir çıkış olmaz.) şeklindedir.
Fiilin sonundaki şeddeli nun, tekid ifade eden nûn-u sakiledir.
Çıkarma fiilinin İblis’e isnad edilmiş olması, sebep müsebbep alakasıyla mecazî isnaddır.
Ayette, [ikinizi çıkarmasın] derken Âdem’in zevcini de söz konusu ettiği halde son cümlede فَتَشْقٰى fiilinin müfred sıygayla gelmesi iltifat sanatıdır. Fasılaya riayet de sağlanmıştır.
Beyzâvî, ayette Hz. Âdem ve Havva’ya birlikte hitap edilirken (sen ve eşin, siz ikinizi çıkarmasın) ardından sadece Hz. Âdem’in bedbaht olacağını bildiren tekil kelime فَتَشْقٰى [mutsuz/bedbaht olursun] ile yetinilmesinin iktifâ sanatından kaynaklandığını şu ifadelerle açıkça ortaya koyar: “Cennetten çıkma hususunda Hz. Âdem ve eşini birlikte zikrettikten sonra bedbahtlığı yalnızca Âdem’e nispet etmekle iktifa etmesi, onun mutsuzluğunun eşinin de mutsuzluğunu ilzam etmesindendir. Zira o, eşinin idarecisidir. Bir de ayet sonlarındaki fasılaların uyması içindir. Ya da geçim temini hususunda yorulanın erkek oluşundan dolayıdır.” (Süleyman Gür, Kâzî Beyzâvî Tefsirinde Belâgat İlmi ve Uygulanışı)