فَاَكَلَا مِنْهَا فَبَدَتْ لَهُمَا سَوْاٰتُهُمَا وَطَفِقَا يَخْصِفَانِ عَلَيْهِمَا مِنْ وَرَقِ الْجَنَّةِۘ وَعَصٰٓى اٰدَمُ رَبَّهُ فَغَوٰىۖ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | فَأَكَلَا | yediler |
|
2 | مِنْهَا | o(ağaç)tan |
|
3 | فَبَدَتْ | böylece göründü |
|
4 | لَهُمَا | kendilerine |
|
5 | سَوْاتُهُمَا | kötü yerleri |
|
6 | وَطَفِقَا | ve başladılar |
|
7 | يَخْصِفَانِ | örtmeğe |
|
8 | عَلَيْهِمَا | üstlerini |
|
9 | مِنْ | -ndan |
|
10 | وَرَقِ | yaprağı- |
|
11 | الْجَنَّةِ | cennet |
|
12 | وَعَصَىٰ | ve karşı geldi |
|
13 | ادَمُ | Adem |
|
14 | رَبَّهُ | Rabbine |
|
15 | فَغَوَىٰ | ve şaşırdı |
|
فَاَكَلَا مِنْهَا فَبَدَتْ لَهُمَا سَوْاٰتُهُمَا وَطَفِقَا يَخْصِفَانِ عَلَيْهِمَا مِنْ وَرَقِ الْجَنَّةِۘ
Fiil cümlesidir. فَ atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyh arasında hiç zaman geçmediğini, işin hemen yapıldığını ifade eder. فَ ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اَكَلَا fetha üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan tesniye elifi fail olarak mahallen merfûdur. مِنْهَا car mecruru اَكَلَا fiiline mütealliktir.
فَ atıf harfidir. بَدَتْ mahzuf elif üzere mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. تْ te’nis alametidir. لَهُمَا car mecruru بَدَتْ fiiline müteallıktır. سَوْاٰتُهُمَا fail olup lafzen merfûdur. Muttasıl zamir هُمَا muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
وَ atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
طَفِقَا fetha üzere mebni nakıs mazi fiildir. Zamir olan tesniye elifi طَفِقَا ’nın ismi olarak mahallen merfûdur.
يَخْصِفَانِ fiili, طَفِقَ ’nın haberi olarak mahallen mansubdur. يَخْصِفَانِ fiili, ن ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan tesniye elifi fail olarak mahallen merfûdur.
Şurû’ (Başlama) Fiilleri: Bir işin başladığını ifade ederler. Türkçeye “başladı” şeklinde tercüme edilirler. Yalnız mazi olarak kullanılır ve haberlerinin başında اَنْ bulunmaz. Bu fiillerden sadece طَفِقَ fiili Kur’an’da başlama manasında kullanılmıştır. Diğer fiiller Kur’an’da geçmekle beraber başlama fiili manasında kullanımına rastlanmamıştır. اَنْشَاَ – جَعَلَ – اَخَذَ fiillerinin başlama fiili anlamında kullanılmaları nadir de olsa hadislerde bulunmaktadır. Ancak Kur’an’da bulunmamaktadır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
عَلَيْهِمَا car mecruru يَخْصِفَانِ fiiline mütealliktir. مِنْ وَرَقِ car mecruru يَخْصِفَانِ fiiline mütealliktir. الْجَنَّةِۘ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
وَعَصٰٓى اٰدَمُ رَبَّهُ فَغَوٰىۖ
وَ atıf harfidir. عَصٰٓى elif üzere mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. اٰدَمُ fail olup lafzen merfûdur.
رَبَّهُ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Muttasıl zamir هُ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
فَ atıf harfidir. غَوٰى elif üzere mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ’dir.
فَاَكَلَا مِنْهَا فَبَدَتْ لَهُمَا سَوْاٰتُهُمَا وَطَفِقَا يَخْصِفَانِ عَلَيْهِمَا مِنْ وَرَقِ الْجَنَّةِۘ
فَ atıf harfidir. Ayet, mukadder müstenefeye matuftur. فَاَكَلَا مِنْهَا cümlesi müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Aynı üslupta gelen فَبَدَتْ لَهُمَا سَوْاٰتُهُمَا cümlesi, makabline matuftur.
وَ ’la …فَبَدَتْ cümlesine atfedilen وَطَفِقَا يَخْصِفَانِ عَلَيْهِمَا cümlesi, nakıs fiil طَفِقَ ’nın dahil olduğu isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır. طَفِقَ ’nın haberinin يَخْصِفَانِ عَلَيْهِمَا مِنْ وَرَقِ الْجَنَّةِۘ şeklinde muzari fiil cümlesi olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade etmiştir. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Birbirine atfedilmiş üç cümle arasında hükümde ortaklık mevcuttur.
طَفِقَ fiilinin hükmü, haberinin muzari olması hususunda tıpkı كَادَ fiili gibidir. Fakat aralarında çok ufak bir fark vardır: طَفِقَ bir işe başlandığını كَادَ ise başlanmak üzere olduğunu bildirir. (Fahreddin er-Râzî)
وَعَصٰٓى اٰدَمُ رَبَّهُ فَغَوٰىۖ
وَ, istînâfiyyedir. İstînâfiye وَ ’ı (diğer adı ibtidaiyyedir) yalnızca mahalli olmayan cümleleri birbirine bağlar. Ve ardından gelen cümlenin öncekine îrab ve hükümde ortak olmadığını gösterir. Bu harfe kendisinden sonra gelen cümlenin öncekine bağlı olduğunun zannedilmemesi için istînâfiyye denilmiştir. (Rıfat Resul Sevinç Belâgatta Fasıl-Vaslın Genel Kuralları Ve “Vâv”ın Kullanımı)
وَعَصٰٓى اٰدَمُ رَبَّهُ cümesi müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Aynı üsluptaki فَغَوٰىۖ cümlesi, makabline فَ harfi ile atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır.
Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde Rabb isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır. Veciz anlatım kastıyla gelen رَبَّهُ izafetinde Rabb ismine muzâfun ileyh olan gaib zamiri dolayısıyla Hz. Âdem şan ve şeref kazanmıştır.
غَوٰىۖ - عَصٰٓى kelimeleri arasında muvazene ve mürâât-ı nazîr sanatları vardır.
لَهُمَا - عَلَيْهِمَا kelimeleri arasında tıbâk-ı îcab sanatı vardır.
[Âdem, Rabbine isyan etti ve yolunu şaşırdı.] ayetinde isyan etti ifadesi ciddi duygulanmalara sebep olmaktadır. Allah’ın yeryüzünde halifesi olacak Hz. Âdem’in fiili için ظلّ (sürçme) veya hata kelimeleri yerine, Firavun hakkında da kullanılan Müzzemmil Suresi 16. ayetteki isyan kelimesinin seçimi elbette muhataplarda ciddi etkilenmelere sebep olacaktır. Ayet, müminlere yönelik ciddi bir ikaz barındırır. Bu ikazla daha sonraki tövbelerine rağmen ilk peygamberin hatasını ilan eden Allah’a karşı daha fazla takva sahibi olmaya motive edilmiş olur. (İsmail Bayer, Keşşâf Tefsirinde Belâgat Uygulamaları)