اِنَّٓا اٰمَنَّا بِرَبِّنَا لِيَغْفِرَ لَنَا خَطَايَانَا وَمَٓا اَكْرَهْتَنَا عَلَيْهِ مِنَ السِّحْرِۜ وَاللّٰهُ خَيْرٌ وَاَبْقٰى
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | إِنَّا | kuşkusuz biz |
|
2 | امَنَّا | inandık |
|
3 | بِرَبِّنَا | Rabbimize |
|
4 | لِيَغْفِرَ | bağışlaması için |
|
5 | لَنَا | bizim |
|
6 | خَطَايَانَا | günahlarımızı |
|
7 | وَمَا | ve şeyleri |
|
8 | أَكْرَهْتَنَا | bizi yapmaya zorladığın |
|
9 | عَلَيْهِ | üzerine |
|
10 | مِنَ |
|
|
11 | السِّحْرِ | büyüyü |
|
12 | وَاللَّهُ | Allah |
|
13 | خَيْرٌ | daha hayırlıdır |
|
14 | وَأَبْقَىٰ | ve daha süreklidir |
|
اِنَّٓا اٰمَنَّا بِرَبِّنَا لِيَغْفِرَ لَنَا خَطَايَانَا وَمَٓا اَكْرَهْتَنَا عَلَيْهِ مِنَ السِّحْرِۜ
İsim cümlesidir. اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir, ismini nasb haberini ref eder. نَا mütekellim zamiri اِنَّ ‘nin ismi olarak mahallen mansubdur.
اٰمَنَّا بِرَبِّنَا cümlesi اِنَّ ‘nin haberi olarak mahallen merfûdur.
اٰمَنَّا sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri نَا fail olarak mahallen merfûdur.
بِرَبِّنَا car mecruru اٰمَنَّا fiiline müteallıktır. Mütekellim zamiri نَا muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
dur.
لِ harfi, يَغْفِرَ fiilini gizli اَنْ ’le nasb ederek manasını sebep bildiren masdara çeviren cer harfidir.
اَنْ ve masdar-ı müevvel, لِ harf-i ceriyle birlikte اٰمَنَّا fiiline müteallıktır.
يَغْفِرَ mansub muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. لَنَا car mecruru يَغْفِرَ fiiline müteallıktır.
خَطَايَانَا mef’ûlun bih olup elif üzere mukadder fetha ile mansubdur. Mütekellim zamiri نَا muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
اَنْ harfi 6 yerde gizli olarak gelebilir: 1) Harf-i cer olan حَتّٰٓى ’dan sonra, 2) Atıf olan اَوْ ’den sonra, 3) Lam-ı cuhûddan sonra, 4) Lam-ı ta’lilden (sebep bildiren لِ) sonra, 5) Vav-ı maiyye ( وَ )’den sonra, 6) Sebep fe ( فَ )’sinden sonra. Burada harf-i cerden sonra geldiği için gizlenmiştir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
Müşterek ism-i mevsûl مَٓا , atıf harfi وَ’la خَطَايَانَا ‘ya matuf olup mahallen mansubdur. İsm-i mevsûlun sılası اَكْرَهْتَنَا عَلَيْهِ ‘dir. Îrabdan mahalli yoktur.
اَكْرَهْتَنَا sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir تَ fail olarak mahallen merfûdur. Mütekellim zamiri نَا mef’ûlun bih mahallen mansubdur.
عَلَيْهِ car mecruru اَكْرَهْتَنَا fiiline müteallıktır. مِنَ السِّحْرِ car mecruru عَلَيْهِ ‘deki zamirin mahzuf haline müteallıktır.
اٰمَنَّا fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İf’âl babındandır. Sülâsîsi أمن ’dir.
İf’al babı fiille, tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazen de fiilin mücerret manasını ifade eder.
وَاللّٰهُ خَيْرٌ وَاَبْقٰى
İsim cümlesidir. وَ atıf harfidir. اللّٰهُ lafza-i celâli, mübteda olup lafzen merfûdur. خَيْرُ haber olup lafzen merfûdur.
اَبْقٰى kelimesi atıf harfi وَ ’la خَيْرٌ ‘e matuftur.
خَيْرٌ - اَبْقٰى kelimeleri ism-i tafdil kalıbındandır. Çok kullanıldığı için başındaki hemze hafifletilmiştir.
İsm-i tafdil; bir vasfın bir hususun bir varlıkta diğer bir varlıktan daha fazla olduğunu ifade eder. İsm-i tafdil اَفْضَلُ veznindendir. İsm-i tafdilin sıfat-ı müşebbeheden farkı; renk, şekil, uzuv noksanlığı ifade etmemesidir. Müennesi فُعْلَى veznindedir.
İsm-i tafdilden önce gelen isme mufaddal, sonra gelen isme mufaddalun aleyh denir. Mufaddal ve mufaddalun aleyhi bazen açıkça cümlede göremeyebiliriz. Bu durumda mufaddal ve mufaddalun aleyh cümlenin gelişinden anlaşılır.
خَيْرٌ ve شَرٌّ kelimeleri Kur’an-ı Kerim’de umumiyetle ism-i tafdil manasında gelmiştir. Bunların asılları اَخْيَرُ ve اَشْرَرُ veznindedir. Çok kullanıldıklarından dolayı Arap dilbilgisinde bu şekilde gelmektedir. İsm-i tafdilin geliş şekilleri:
1. ال ’sız مِنْ ’li gelir. مِنْ hazf edilebilir. Karşılaştırma içindir. ‘Daha’ manası verir. Müfred müzekker olmalıdır.
2. ال ’lı gelir. “En” manası verir. Kıyaslama (üstünlük) ifade eder. Mutabakat
olmalıdır (yani bir önceki kelimeye uymalıdır).
3. Marifeye muzâf olur. “En” manası verir. Kıyaslama (üstünlük) ifade eder. Mutabakat olabilir (yani bir önceki kelimeye uymalıdır) veya müfred müzekker olabilir.
4. Nekreye muzâf olur. “En” manası verir. Kıyaslama (üstünlük) ifade eder. Müfred müzekker olmalıdır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اِنَّٓا اٰمَنَّا بِرَبِّنَا لِيَغْفِرَ لَنَا خَطَايَانَا وَمَٓا اَكْرَهْتَنَا عَلَيْهِ مِنَ السِّحْرِۜ
Ta’liliyye olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâli ittisâldir. Ta’lil cümleleri itnâb babındandır.
اِنَّ ile tekid edilmiş isim cümlesi faide-i haber inkârî kelamdır. Ayette mütekellim iman eden sihirbazlar, muhatap Firavun’dur.
İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Cümlede müsnedin mazi fiil sıygasında gelerek sebata, temekkün ve istikrara işaret etmiştir. (Hâlidî, Vakafât, S.107)
Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve subût ifade ettiğinden bu ve benzeri cümleler, اِنَّ , isim cümlesi ve isnadın tekrar etmesi sebebiyle üç katlı bir tekid ve yerine göre de tahsis ifade eden çok muhkem/sağlam cümlelerdir. (Elmalılı Kadr/1.)
Sebep bildiren masdar ve cer harfi lâm-ı ta’lilin gizli أنْ ‘le masdar yaptığı لِيَغْفِرَ لَنَا خَطَايَانَا cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Masdar-ı müevvel, mecrur mahalde olup başındaki harf-i cerle birlikte اٰمَنَّا fiiline müteallıktır.
بِرَبِّنَا izafeti, muzâfun ileyhin şanı içindir. Mütekellimin, Allah’ın rububiyet ve rahmet sıfatına sığınma isteğine işarettir.
خَطَايَانَا ‘ya matuf olan müşterek ism-i mevsûl مَٓا ‘nın sılası olan اَكْرَهْتَنَا عَلَيْهِ مِنَ السِّحْرِ , müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Mazi fiil sıygasında gelmesi, onların sözlerindeki kararlılığı belirtmektedir
Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, S.107)
وَاللّٰهُ خَيْرٌ وَاَبْقٰى
Cümle وَ ‘la mekulü’l-kavl cümlesine atfedilmiştir. Mübteda ve haberden oluşmuş faide-i haber ibtidaî kelamdır. İsme isnad edilmiş bu isim cümlesi, sübut ve istimrar ifade eder.
Müsnedün ileyhin bütün esma-i hüsnaya ve kemâl sıfatlara şamil olan Allah ismiyle marife olması, telezzüz, teberrük ve kalplerin mutmain olması içindir.
İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
وَاَبْقٰى , haber olan خَيْرٌ ’a matuftur. Cihet-i câmia, tezâyüftür. Her ikisi de ism-i tafdil vezninde gelerek, mübalağa ifade etmiştir.
اللّٰهُ ve بِرَبِّنَا kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.
Ayette hem Allah hem de Rabb ismi bir arada zikredilerek, Rabbin, Allah olduğu vurgulanmıştır.