Enbiyâ Sûresi 2. Ayet

مَا يَأْت۪يهِمْ مِنْ ذِكْرٍ مِنْ رَبِّهِمْ مُحْدَثٍ اِلَّا اسْتَمَعُوهُ وَهُمْ يَلْعَبُونَۙ  ...

Rab’lerinden kendilerine yeni bir öğüt (bir uyarı) gelmez ki, onlar mutlaka onu alaya alarak, kalpleri de gaflette olarak dinlemesinler. O zulmedenler gizlice şöyle konuştular: “Bu da ancak sizin gibi bir insan. Şimdi siz göz göre göre sihre mi kapılacaksınız?”  (2 - 3. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 مَا
2 يَأْتِيهِمْ kendilerine gelen ا ت ي
3 مِنْ her
4 ذِكْرٍ ikazı ذ ك ر
5 مِنْ -den
6 رَبِّهِمْ Rablerin- ر ب ب
7 مُحْدَثٍ yeni ح د ث
8 إِلَّا ancak
9 اسْتَمَعُوهُ dinlerler س م ع
10 وَهُمْ onlar
11 يَلْعَبُونَ eğlenerek ل ع ب
 
Ne zaman rablerinden kendilerine yeni bir ihtar gelse, onlar bunu, akılları başka yerde, kendileri oyun ve eğlence içinde iken dinlemişlerdir. O zalimler, “Bu da sizin gibi sadece bir insan değil midir? Şimdi siz göz göre göre büyüye mi kapılıyorsunuz?” diye gizlice fısıldaşmaktalar. 
 

مَا يَأْت۪يهِمْ مِنْ ذِكْرٍ مِنْ رَبِّهِمْ مُحْدَثٍ اِلَّا اسْتَمَعُوهُ وَهُمْ يَلْعَبُونَۙ

 

Fiil cümlesidir.  مَا  nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır.  يَأْت۪يهِمْ  fiili  ي  üzere mukadder damme ile merfû muzari fiildir. Muttasıl zamir  هِمْ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. 

مِنْ  harf-i ceri zaiddir.  ذِكْرٍ  lafzen mecrur,  يَأْت۪يهِمْ  fiilinin faili olarak mahallen merfûdur.

مِنْ رَبِّهِمْ  car mecruru ذِكْرٍ ’nin mahzuf sıfatına müteallıktır. Muttasıl zamir  هِمْ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

مُحْدَثٍ  kelimesi  ذِكْرٍ ’in ikinci sıfat olup kesra ile mecrurdur.

Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t ( النَّعَتُ )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut ( المَنْعُوتُ ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.

Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.

Sıfat iki kısma ayrılır:

1. Hakiki sıfat

2. Sebebi sıfat

HAKİKİ SIFAT 

1. Müfred olan sıfatlar

2. Cümle olan sıfatlar olmak üzere ikiye ayrılır.

1. MÜFRED OLAN SIFATLAR

Müfred olan sıfatlar genellikle ism-i fail, ism-i mef’ûl, mübalağalı ism-i fail, sıfat-ı müşebbehe, ism-i tafdil, masdar, ism-i mensub ve sayı isimleri şeklinde gelir.

Sıfat mevsûfuna: cinsiyet, adet, marifelik - nekrelik ve îrab bakımından uyar.

Not: Gayri akil (akılsız çoğullar) mevsûf olarak geldiğinde sıfatını müfred müennes olarak da alır.

2. CÜMLE OLAN SIFATLAR: Üçe ayrılır: 1- İsim cümlesi olan sıfatlar, 2- Fiil cümlesi olan sıfatlar, 3- Şibh-i cümle olan sıfatlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

اِلَّا hasr edatıdır. اسْتَمَعُوهُ  cümlesi  قد  takdiriyle  يَأْت۪يهِمْ deki mef’ûlun hali olarak mahallen mansubdur.

اسْتَمَعُوهُ  damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir  هُ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.  وَهُمْ يَلْعَبُونَ  cümlesi  اسْتَمَعُوهُ deki failin hali olarak mahallen mansubdur.

وَ  haliyyedir. Munfasıl zamir  هُمْ  mübteda olarak mahallen merfûdur.

يَلْعَبُونَ  fiili,  ن ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olarak mahallen merfûdur. 

اسْتَمَعُوهُ  fiili, sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İftiâl babındadır. Sülâsîsi  سمع ’dir.

İftiâl babı fiile mutavaat (dönüşlülük), ittihaz (edinmek, bir şeyi kendisi için yapmak), müşâreket (ortaklık), izhar (göstermek), ihtiyar (seçmek), talep ve çaba göstermek manaları katar. İfteale kalıbı hem soyut hem somut anlamlı fiiller için kullanılır.

 

مَا يَأْت۪يهِمْ مِنْ ذِكْرٍ مِنْ رَبِّهِمْ مُحْدَثٍ اِلَّا اسْتَمَعُوهُ وَهُمْ يَلْعَبُونَۙ

 

Fasılla gelen ayetin fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. Bu ayet önceki ayetin ta’lilidir.

Nefy harfi  مَا  ve istisna harfi  اِلَّا  ile oluşmuş kasrla tekid edilen ayet muzari fiil sıygasında, faide-i haber inkârî kelamdır. Muzari fiil teceddüt ve tecessüm ifade etmiştir.

مِنْ ذِكْرٍ  car mecruruيَأْت۪يهِمْ  fiilinin faili olarak lafzen mecrur, mahallen merfûdur.  مِنْ, tekid ifade eden zaid harftir. مُحْدَثٍ, failin sıfatıdır.

Kasr, hal sahibiyle hali arasındadır. Kasr-ı mevsûf ale’s-sıfattır. Allah Teâlâ, onların ayetleri mutlaka işittiklerini kasr üslubuyla kesin olarak belirtmiştir.  مُحْدَثٍ  kelimesi de her defasında bunun tekrarlandığına işaret eden delildir.

مَا يَأْت۪يهِمْ مِنْ ذِكْرٍ  [Zikrin gelmesi] tabirinde mecazî isnad vardır.

ذِكْرٍ, ayetlerden kinayedir. Müfessirler ayetteki zikre; Kur’an, öğüt, ihtar gibi manalar vermişlerdir.

ذِكْرٍ ’deki tenvin tazim, kesret, kıllet ifade eder.

Mütekellim Allah Teâlâ olduğu için  رَبِّ  lafzında tecrîd sanatı vardır.

İnkârcılara ait zamirin  رَبِّ  lafzına izafe edilmesindeki maksat, onları uyarma, ikaz ve Allah’ın rububiyet vasfıyla onlara verdiği nimetlerini hatırlatmaktır.

Ayetin sonundaki  وَهُمْ يَلْعَبُونَۙ cümlesi, inkârcıların hali olarak nasb mahallindedir. Hal cümleleri manayı tamamlamak ve pekiştirmek için yapılan tetmim ıtnâbıdır.

ذِكْر - مُحْدَثٍ - اسْتَمَعُوهُ  kelimeleri arasında mürâât-ı nazir sanatı vardır.

مُحْدَثٍ  kelimesi ذِكْرٍ ’in sıfatı veya  يَأْت۪يهِمْ 'in sılasıdır (ona bağlıdır). Zikrin, mahalli itibariyle merfû olarak  مُحْدَثٌ  şeklinde de okunmuştur. (Beyzâvî)

Bu ayet, hem kâfirler için bir zem hem de başkalarını, benzerini yapmaktan mendir. (Fahreddin er-Râzî)