وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللّٰهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَيَتَّبِعُ كُلَّ شَيْطَانٍ مَر۪يدٍۙ
وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللّٰهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَيَتَّبِعُ كُلَّ شَيْطَانٍ مَر۪يدٍۙ
Fiil cümlesidir. وَ istînâfiyyedir. مِنَ النَّاسِ car mecruru mahzuf mukaddem habere mütealliktir.
Müşterek ism-i mevsûl مَنْ, muahhar mübteda olarak mahallen merfûdur. İsm-i mevsûlun sılası يُجَادِلُ ’dir. Îrabdan mahalli yoktur.
يُجَادِلُ merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ’dir.
فِي اللّٰهِ car mecruru يُجَادِلُ fiiline müteallıiktir. Muzâf mahzuftur. Takdiri, في قدرة الله (Allah’ın kudreti hakkında) şeklindedir. بِغَيْرِ car mecruru يُجَادِلُ ’deki failin mahzuf haline müteallıktır. Takdiri, متلبّسا بالجهل şeklindedir. عِلْمٍ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
وَ atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
يَتَّبِعُ merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ’dir.
كُلَّ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. شَيْطَانٍ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. مَر۪يدٍ sıfat olup kesra ile mecrurdur.
يُجَادِلُ sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Mufâale babındandır. Sülâsîsi جدل ’dir.
Mufâale babı fiile, müşareket (ortaklık), bir işi peşpeşe yapmak, teksir (çokluk, bir işi çok yapmak) gibi anlamlar katar.
يَتَّبِعُ fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İftiâl babındadır. Sülâsîsi تبع ’dir.
İftiâl babı fiile mutavaat (dönüşlülük), ittihaz (edinmek, bir şeyi kendisi için yapmak), müşâreket (ortaklık), izhar (göstermek), ihtiyar (seçmek), talep ve çaba göstermek manaları katar. İfteale kalıbı hem soyut hem somut anlamlı fiiller için kullanılır.
وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللّٰهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَيَتَّبِعُ كُلَّ شَيْطَانٍ مَر۪يدٍۙ
وَ, istînâfiyyedir. Ayetin ilk cümlesi faide-i haber ibtidaî kelam, sübut ifade eden isim cümlesidir. Cümlede îcâz-ı hazif ve takdim-tehir sanatları vardır. مِنَ النَّاسِ ’nin müteallakı olan mukadddem haber mahzuftur. Müşterek ism-i mevsûl مَنْ, merfû mahalde, muahhar mübtedadır. Sılası olan يُجَادِلُ فِي اللّٰهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. يُجَادِلُ fiiline müteallik car mecrur فِي اللّٰهِ ’nin muzâfı mahzuftur. Takdiri, في قدرة الله (Allah’ın kudreti hakkında) şeklindedir.
Allah lafzında tecrîd sanatı vardır. Çünkü mütekellim Allah Teâlâ’dır.
Müsnedün ileyhin ism-i mevsûlle gelmesi, bahsi geçenleri tahkir kastına matuftur.
يُجَادِلُ fiilinin failinden, mahzuf hale müteallik olan بِغَيْرِ عِلْمٍ ’deki tenvin kesret ve tazim içindir.
Aynı üslupla gelerek sıla cümlesine atfedilen وَيَتَّبِعُ كُلَّ شَيْطَانٍ مَر۪يدٍۙ cümlesinin atıf sebebi, hükümde ortaklıktır. Ayetteki fiiller muzari sıygada gelerek hudûs, teceddüt ve tecessüm ifade etmiştir.
شَيْطَانٍ için tekid olan كُلَّ, lafzî tekid kelimelerindendir. شَيْطَانٍ ’deki tenvin kesret ve tahkir ifade eder.
مَر۪يدٍۙ sıfatı شَيْطَانٍ içindir. Sıfat, mevsûfunun sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan tetmim ıtnâbı sanatıdır.
يُجَادِلُ fiili مفاعلة babındadır. مفاعلة babının fiile kattığı manalardan en fazla kullanılanları müşareket ve teksirdir.
يَتَّبِعُ fiili اِفْتِعال babındadır. Bu bab fiile, mutavaat, müşareket,ittihaz, izhar, talep gibi anlamlar katar.
Bu ayet, mefhum-u muhalifi ile (dolaylı olarak) hak olan mücadelenin yapılabileceğine caiz olduğuna delalet eder. Çünkü bıktırıcı olmamasının yanı sıra, mücadelenin delillere tahsis edilmesi, bilgiye dayalı bir mücadelenin olabileceğini gösterir. O halde batıl mücadele, Hak Teâlâ’nın, [Bunu sana (batıl bir mücadeleden başka maksatla) ileri sürmediler. (Zuhruf Suresi, 58)] ayeti ile hak mücadele de [Onlarla mücadeleni en güzel bir yol ile yap!] (Nahl Suresi, 125) ayeti ile kastedilmiştir. (Fahreddin er-Râzî)
Bu ayet, Nadr b. Haris hakkında nazil olmuştur. Bu adam, tartışmacı bir kâfir olup meleklerin Allah'ın kızları olduklarını, Kur’an’ın eskilerin masalları olduğunu ve ölümden sonra dirilme olmayacağını söylüyordu. Ancak ayetin ifade ettiği hal, anılan Nazr gibi diğer azgın kâfirleri de kapsamaktadır.
Burada şeytandan murad, başkalarını küfre çağıran kâfirlerin reisleridir yahut İblis ve askerleridir. (Ebüssuûd)
شَيْطَانٍ مَر۪يدٍۙ [İnatçı şeytan] terkibinde istiare vardır. Yüce Allah, emirlerine karşı inatla karşı çıkan her azgın kimse için müstear olarak şeytan lafzını kullanmıştır. (Sâbûnî, Safvetu’t Tefasir)
Ayette istiâre-i tasrihiyye vardır. Müfsitler şeytana benzetilmiştir. (Sâbûnî, İbdau’l Beyan)