Mü'minûn Sûresi 107. Ayet

رَبَّـنَٓا اَخْرِجْنَا مِنْهَا فَاِنْ عُدْنَا فَاِنَّا ظَالِمُونَ  ...

“Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar. Eğer (tekrar günaha) dönersek şüphesiz kendimize zulmetmiş oluruz.”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 رَبَّنَا Rabbimiz ر ب ب
2 أَخْرِجْنَا bizi çıkar خ ر ج
3 مِنْهَا bundan
4 فَإِنْ eğer
5 عُدْنَا bir daha dönersek ع و د
6 فَإِنَّا artık biz gerçekten
7 ظَالِمُونَ zalimleriz ظ ل م
 
Burada âhirette inkârcıların yargılanmalarından bir sahne anlatılmaktadır: Allah inkârcılara, âyetleri kendilerine okunduğunda onları yalanlayıp reddettiklerini hatırlatır. Kuşkusuz inkârcıların bütün kötülükleri öncelikle âyetleri inkâr etmeleriyle başladığı için bu suçun altının özellikle çizildiği anlaşılmaktadır. İnkârcıların verdiği cevap gerçeğin tam ifadesidir: “Kötü yanımızın etkisinde kaldık; biz bir sapkınlar topluluğu olduk.” Demek ki inkâr ve isyanları samimi araştırmalarına, akıl ve düşüncelerinin vardığı fikirlere değil, nefsânî arzularını, çıkar kaygılarını, beşerî zaaflarını aşamamalarına dayanıyordu. Bu yüzden “Bizi buradan çıkar!” feryatları da karşılıksız kalacaktır. Çünkü bu yakarışları dünyada yapmaları gerekirdi. Ama dünyada iken samimi müslümanlar âhiret kurtuluşu için niyaz ederken, bu zor hesap için hazırlanırken o inkârcılar bu günahsız müminleri küçümseyip alaya alıyorlardı. Ama şimdi mutlu âkıbeti o müminler elde etmişlerdir.
 
Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 46
 

رَبَّـنَٓا اَخْرِجْنَا مِنْهَا فَاِنْ عُدْنَا فَاِنَّا ظَالِمُونَ

 

Nida harfi mahzuftur. Münada olan  رَبَّ  muzâftır. Mütekellim zamir  نَا  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

اَخْرِجْنَا  sükun üzere mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri  أنت dir. Mütekellim zamir  نَا  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.  مِنْهَا  car mecruru  اَخْرِجْنَا  fiiline mütealliktir. 

فَ  atıf harfidir.  اِنْ  iki muzari fiili cezm eden şart harfidir.  عُدْنَا  şart fiili olup sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamir  نَا  fail olarak mahallen merfûdur. 

فَ  şartın cevabının başına gelen rabıta harfidir.  اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder. 

نَا  mütekellim zamir  اِنَّ nin ismi olarak mahallen mansubdur.  ظَالِمُونَ  kelimesi  اِنَّ nin  haberi olarak ref alameti و dır. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanır.

اَخْرِجْنَا  fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi  خرج ’dir.

İf’al babı fiile, tadiye (geçişlilik), kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak), mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazan da fiilin mücerret manasını ifade eder.

ظَالِمُون  kelimesi, sülâsi mücerredi  ظلم  olan fiilin ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

رَبَّـنَٓا اَخْرِجْنَا مِنْهَا 

 

Ayet, istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Nida üslubunda talebî inşâî isnaddır. Nida harfi mahzuftur. Bu hazif mütekellimin münadaya yakın olma isteğine işaret eder. Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır.

Cümle nida üslubunda gelmiş olmasına rağmen dua manasında olduğu için mecaz-ı mürsel mürekkebdir.

Nidanın cevabı olan  اَخْرِجْنَا  cümlesi, emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.


فَاِنْ عُدْنَا فَاِنَّا ظَالِمُونَ

 

Atıf harfi  فَ  ile nida cümlesine atfedilen ikinci cümle, şart üslubunda haberi isnaddır. İki cümle inşâî olmak bakımından mutabıktır. 

اِنْ, vuku bulma ihtimali zayıf olan durumlarda kullanılan şart harfidir. Müspet mazi fiil sıygasındaki  عُدْنَا  cümlesi, şart cümlesidir. 

فَ  karinesiyle gelen cevap cümlesi  فَاِنَّا ظَالِمُونَ  ise  اِنَّ  ile tekid edilmiş, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.

Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden,  اِنَّ  ve isim cümlesi olmak üzere iki tekid içeren bu ve benzeri cümleler çok muhkem/sağlam cümlelerdir.

İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

اِنَّ ’nin haberi olan  ظَالِمُونَ, ism-i fail vezninde gelmiştir.

İsim cümlesinde yer alan ism-i fail, çoğunlukla sübut ve süreklilik anlamı ifade eder. Fiil cümlesinde yer alan ism-i fail ise hudûs ve yenilenme anlamı ifade eder. İsm-i fail, isim cümlesi bağlamında kullanılıp başında tekid lâmı (lâm-ı muzahlaka) bulunursa bu durum sübut manasını artırır. (Muhammed Rızk, Dr. Öğr. Üyesi, Hitit Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Arap Dili ve Belâgatı Anabilim Dalı, Kur’an-ı Kerim’de İsm-i Failin İfade Göstergesi (Manaya Delâleti, Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Haziran/June 2020, 19/1: 405-426)