Şuarâ Sûresi 23. Ayet

قَالَ فِرْعَوْنُ وَمَا رَبُّ الْعَالَم۪ينَ  ...

Firavun, “Âlemlerin Rabbi de nedir?” dedi.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 قَالَ dedi ki ق و ل
2 فِرْعَوْنُ Fir’avn
3 وَمَا nedir?
4 رَبُّ Rabbi ر ب ب
5 الْعَالَمِينَ alemlerin ع ل م
 
Firavun’un alaycı tavırlarına rağmen Mûsâ’nın bütün ilâhî dinlerin en temel ilkesi olan tevhid akîdesini veciz ifadelerle ortaya koyduğu görülmektedir. Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 151
 

قَالَ فِرْعَوْنُ وَمَا رَبُّ الْعَالَم۪ينَ

 

Fiil cümlesidir.  قَالَ  fetha üzere mebni mazi fiildir.  فِرْعَوْنُ  fail olup gayri munsariftir. Çünkü kendisinde hem alemlik (özel isim olma vasfı) ve hem de ucmelik vasfı (yani Arapça olmama vasfı) bulunmaktadır.

Gayri munsarif isimler: Kesra (esre) ve tenvini alamayan isimlerdir. Gayri munsarif isimler esre yerine fetha alırlar. Yani bu isimler ref halinde damme, nasb halinde fetha, cer halinde yine fetha alırlar. Gayri munsarif “memnu’un mine’s-sarf (اَلْمَمْنُوعُ مِنَ الصَّرفِ)” da denir.

Arapçada kullanılmakla birlikte arapça kökenli olmayan alem (özel) isimler (Yer, ülke, kişi adları vb. gibi isimler) de gayri munsariftir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

مَا رَبُّ الْعَالَم۪ينَ  cümlesi atıf harfi وَ ‘la mukadder olan mekulü’l-kavl cümlesine matuftur. Takdiri; هل ثمة إله غيري وما ربّ (Benden başka ilâh var mı ve Rab kim?) şeklindedir.

مَا  istifhâm ismi, mübteda olarak mahallen merfûdur.  رَبُّ الْعَالَم۪ينَ  mübtedanın haberi olarak lafzen merfûdur. Aynı zamanda muzâftır.  

الْعَالَم۪ينَ  muzâfun ileyh olup cer alameti  ي ‘dir. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanır. 

الْعَالَم۪ينَ  kelimesi sülâsi mücerredi  علم  olan fiilin ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

قَالَ فِرْعَوْنُ وَمَا رَبُّ الْعَالَم۪ينَ

 

Cümle fasılla gelmiş müstenefe cümlesidir. Fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Cümlede icâz-ı hazif sanatı vardır.

İstifham üslubunda talebî inşaî isnad olan  وَمَا رَبُّ ٱلۡعَـٰلَمِینَ  cümlesi,  قَالَ  fiilinin mahzuf mekulü’l-kavline matuftur. Takdiri; هل ثمة إله غيري (Benden başka ilâh var mı?) şeklindedir.                                            

Firavun, aslında Musa (as)’a bilmediği bir şeyi sormuş değildir. Onu zor durumda bırakmak ve ona karşı çıkmak amacıyla yönelttiği bu soru cümlesi mecaz-ı mürsel mürekkebdir. Ayrıca bilmiyormuş gibi davranarak konuşması tecâhül-i ârif sanatıdır.

Mübteda konumundaki istifham ismi  مَا ’nın haberi olan  رَبُّ ٱلۡعَـٰلَمِینَ , veciz ifade için izafet formunda gelmiştir. 

Firavun, Hazret-i Musa (as)'a, "Âlemlerin Rabbi (dediğin) nedir?" demiştir. Bil ki bir şeyi ‘nedir?’ ifadesiyle sormak, o şeyin hakikatini ve mahiyetini tarif etmeyi istemektir. Bir şeyin hakikatini tarif etmek ve açıklamak ise, ya o hakikatin bizzat kendisi ile yahut onun parçalarından bir şeyle; yahut o hakikatin dışında bir şeyle, hem onun harici ve dahili şeylerinden müteşekkil bir şeyle yapılır. O şeyin, hakikatini bizzat kendisiyle tarif etmek imkansızdır. Çünkü tarif eden tarif olunandan önce bilinir. Binaenaleyh eğer bir şey, yine kendisiyle tarif edilmiş olsaydı, onun daha önce malum olması gerekirdi. Bu ise imkansızdır. O şey; kendisine (zatına) dahil olan şeylerle tarif etmek de vâcibul-vücûd olan zat hakkında imkansızdır. (Fahreddin er-Râzî)