Neml Sûresi 5. Ayet

اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ لَهُمْ سُٓوءُ الْعَذَابِ وَهُمْ فِي الْاٰخِرَةِ هُمُ الْاَخْسَرُونَ  ...

Onlar, azabın en kötüsü kendilerine has olan kimselerdir. Onlar ahirette en çok ziyana uğrayanlardır.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 أُولَٰئِكَ onlar
2 الَّذِينَ öyle kimselerdir ki
3 لَهُمْ kendilerinindir
4 سُوءُ en kötü س و ا
5 الْعَذَابِ azab ع ذ ب
6 وَهُمْ ve onlar
7 فِي
8 الْاخِرَةِ ahirette ا خ ر
9 هُمُ onlar
10 الْأَخْسَرُونَ ziyana uğrayanlardır خ س ر
 
İnanmayanların yapıp ettiklerinin kendilerine güzel gösterilmesi Allah’ın onlara inanç ve yaşayışları konusunda seçme hakkı tanımaması anlamına gelmez; bilâkis kendi irade ve tercihleriyle inkârcılıkta ısrar ettikleri için Allah onları yapıp ettikleriyle baş başa bırakır. Böylece kalpleri katılaşır, iman etmezler ve yaptıklarının güzel olduğunu sanırlar. Bunun sonucu olarak da hem dünyada hem de âhirette yaptıklarının sonucuna katlanırlar (bu konuda ayrıca bk. Bakara 2/7). Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 183
 

اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ لَهُمْ سُٓوءُ الْعَذَابِ

 

Cümlesi önceki ayetteki  اِنَّ ‘nin ikinci haberi olarak mahallen merfûdur. 

İsim cümlesidir. İsm-i işaret  اُو۬لٰٓئِكَ  mübteda olarak mahallen merfûdur. Cemi müzekker has ism-i mevsûl  الَّذ۪ينَ , mübtedanın haberi olarak mahallen merfûdur. İsm-i mevsûlun sılası  لَهُمْ سُٓوءُ ’dır. Îrabdan mahalli yoktur. 

لَهُمْ  car mecruru mahzuf mukaddem habere mütealliktir. 

سُٓوءُ  muahhar mübteda olup lafzen merfûdur.  الْعَذَابِ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. 


وَهُمْ فِي الْاٰخِرَةِ هُمُ الْاَخْسَرُونَ

 

وَ  atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

İsim cümlesidir. Munfasıl zamir  هُمْ  mübteda olarak mahallen merfûdur. 

فِي الْاٰخِرَةِ  car mecruru  الْاَخْسَرُونَ ‘ye mütealliktir. İkinci  هُمْ  munfasıl zamiri birinciyi tekid için gelmiştir.

الْاَخْسَرُونَ  mübtedanın haberi olarak mahallen merfûdur. Ref alameti و 'dır. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanırlar.

 

اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ لَهُمْ سُٓوءُ الْعَذَابِ

 

Önceki ayetteki  اِنَّ ’nin ikinci haberi olarak fasılla gelmiştir. Faide-i haber ibtidaî kelamdır. Sübut ifade eden bu isim cümlesinde müsnedün ileyhin işaret ismiyle marife olması, işaret edilenleri tahkir ve kınama ifade eder.

Müsnedin ism-i mevsûlle marife olması, tahkir kastının yanında sonraki habere dikkat çekmek içindir.

Müsned konumunda olan ism-i mevsûl  الَّذ۪ينَ ‘nin sılası olan  لَهُمْ سُٓوءُ الْعَذَابِ , sübut ifade eden isim cümlesidir. Cümlede îcâz-ı hazif ve takdim-tehir sanatları vardır.  لَهُمْ  mahzuf mukaddem habere mütealliktir.  سُٓوءُ , muahhar mübtedadır. Cümle faide-i haber ibtidaî kelamdır.

İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karînelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)


وَهُمْ فِي الْاٰخِرَةِ هُمُ الْاَخْسَرُونَ

 


Ayetin son cümlesi, sıla cümlesine matuftur. Atıf sebebi, hükümde ortaklıktır. Sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır. Cümledeki ikinci munfasıl zamir  هُمْ , tekid için gelmiştir.

Cümlede takdim-tehir sanatı vardır.  بِالْاٰخِرَةِ , önemine binaen amili olan  الْاَخْسَرُونَ  kelimesine takdim edilmiştir.

İsim cümleleri sübut ifade eder. Asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfret ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

هُمُ الْاَخْسَرُونَ deki  هُمُ  fasl zamiridir, ihtisas ifade eder. (Âşûr)

الْاَخْسَرُونَ  kelimesi haberdir. Müsnedin  ال  takısıyla marife gelmesi, haberin biliniyor olduğunu belirtmesi yanında, bu vasfın mübtedada kemâl derecede olduğunu ifade eder.  الْاَخْسَرُونَ , ism-i tafdil kalıbında gelerek ahirette miktarı ve süresi değişen hüsranın en büyüğünün müşriklerinki olduğuna işaret etmiştir. (Âşûr)

هُمْ  zamirinin tekrarında ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır. 

وَهُمۡ فِی ٱلۡـَٔاخِرَةِ هُمُ يُوقِنُونَ  (Ahirete kesinkes inananlar onlardır)  - وَهُمۡ فِی ٱلۡـَٔاخِرَةِ هُمُ ٱلۡأَخۡسَرُونَ (Ahirette ziyana uğrayanlar onlardır) cümleleri arasında güzel bir mukabele sanatı vardır. (Safvetü’t Tefâsir)

Küfür ve şaşkınlıkla vasıflandırılmış olan o mezkûr kimseler, Bedir Savaşında öldürülmeleri ve esir alınmaları gibi dünyada azabı en kötü olanlardır, ahirette de en büyük zarara uğrayanlardır; çünkü mükâfatları kaçırmış ve azabı hak etmiş oluyorlar. (Ebüssuûd)