وَلْتَكُنْ مِنْكُمْ اُمَّةٌ يَدْعُونَ اِلَى الْخَيْرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِۜ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | وَلْتَكُنْ | olsun |
|
2 | مِنْكُمْ | içinizden |
|
3 | أُمَّةٌ | bir topluluk |
|
4 | يَدْعُونَ | çağıran |
|
5 | إِلَى |
|
|
6 | الْخَيْرِ | hayra |
|
7 | وَيَأْمُرُونَ | ve emreden |
|
8 | بِالْمَعْرُوفِ | iyiliği |
|
9 | وَيَنْهَوْنَ | ve men’eden |
|
10 | عَنِ |
|
|
11 | الْمُنْكَرِ | kötülükten |
|
12 | وَأُولَٰئِكَ | işte |
|
13 | هُمُ | onlar |
|
14 | الْمُفْلِحُونَ | kurtuluşa erenlerdir |
|
وَلْتَكُنْ مِنْكُمْ اُمَّةٌ يَدْعُونَ اِلَى الْخَيْرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِۜ
Fiil cümlesidir. وَ atıf harfidir. İstînâfiyye olması da caizdir. لْ emir lam’ıdır. تَكُنْ nakıs meczum muzari fiil veya tam fiildir.
مِنْكُمْ car mecruru اُمَّةٌ kelimesinin mahzuf sıfatına müteallıktır. اُمَّةٌ kelimesi تَكُنْ ’ün ismi veya tam fiilin failidir. يَدْعُونَ fiili تَكُنْ ’ün haberi olarak mahallen mansubtur. Veya اُمَّةٌ kelimesinin sıfatı olarak mahallen merfûdur.
يَدْعُونَ fiili نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur. اِلَى الْخَيْرِ car mecruru يَدْعُونَ fiiline müteallıktır.
لْتَكُنْ lafzı başına sakin lam harfi gelmiş muzari fiil olup Arap dili gramerinde bu kip emr-i gaib yani üçüncü şahsa emir olarak bilinir. (Elif Yavuz, Belagat İlminde Haber Ve İnşa, Bakara Suresi Örneği)
Fiil cümlesidir. وَ atıf harfidir. يَأْمُرُونَ fiili نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur. بِالْمَعْرُوفِ car mecruru يَأْمُرُونَ fiiline müteallıktır.
وَ atıf harfidir. يَنْهَوْنَ fiili نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur. عَنِ الْمُنْكَرِ car mecruru يَنْهَوْنَ fiiline müteallıktır.
يَنْهَوْنَ fiili sülasi mücerred olan نهي fiilinin muzarisidir.
Maruf kelimesi عرف fiilinden türemiştir. عرف; “herhangi bir şeyi görünümüne bakarak duyularla kavramak, eserini düşünerek onu bilmek demektir, ‘inkâr’ın karşıtıdır. Marifet ve irfan, bir şeyi derinden derine düşünerek idrak etmek, anlamak; maruf; derinlemesine düşünen aklın ve İslam’ın güzel gördüğü, güzelliği anlaşılıp kabul edilen fiil, söz ve davranışlardır.
وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
İsim cümlesidir. وَ istînâfiyyedir. Haliyye olması da caizdir. İşaret ismi اُو۬لٰٓئِكَ mübteda olarak mahallen merfûdur.
Munfasıl zamir هُمُ ikinci mübteda veya fasıl zamiridir. الْمُفْلِحُونَ ise haberi veya اُو۬لٰٓئِكَ’nin haberidir. الْمُفْلِحُونَ’nin ref alameti وَ ’dır. Cemi müzekker kelimeler harfle îrablanır.وَلْتَكُنْ مِنْكُمْ اُمَّةٌ يَدْعُونَ اِلَى الْخَيْرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِۜ
وَ atıf veya istînâfiyyedir. Cümle emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.
كان’nin dahil olduğu isim cümlesinde îcâz-ı hazif ve takdim-tehir sanatları vardır. كان ,مِنْكُمْ’nin mahzuf mukaddem haberine müteallıktır.
مِنْكُمْ [sizden, içinizden] kelimesindeki مِنْ [den] edatı, kısım, bölük, parça ifade eden “ba'zıye” değil, “beyâniye”dir. Başka bir deyişle beyân içindir. Buna göre ayetin anlamı: “Siz hayra çağıran bir ümmet olun!” şeklindedir. (Ebüssuûd - Âşûr)
Müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelam olan يَدْعُونَ اِلَى الْخَيْرِ cümlesi muahhar mübteda اُمَّةٌ için sıfattır. Sıfat cümleleri anlamı zenginleştirmek için yapılan ıtnâb sanatıdır.
يَدْعُونَ’nin كان’nin haberi olduğu da söylenmiştir. كان fiilinin tam fiil olması da caizdir.
Aynı üslupta gelen müteakip iki cümle sıfat cümlesine matuftur.
اُمَّةٌ’deki tenvin tazim içindir.
وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ cümlesi ile وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِۜ cümlesi arasında mukabele sanatı vardır.
الْمُنْكَرِۜ , الْمَعْرُوفِ , الْخَيْر kelimelerinin marife gelişi, istiğrak içindir.Bilgi ve yeteneğin olduğu işlerde umum ifade eder. İstiğrak-ı örfiye benzer.(Âşûr)
يَأْمُرُونَ - يَنْهَوْنَ ve الْمُنْكَرِۜ - الْمَعْرُوفِ kelime grupları arasında tıbâk-ı îcab sanatı vardır.
Umumdan sonra husus zikredilmiştir. Hayra davet etmek umum, devamı husustur.
Aslında bu iş peygamber görevidir çok şereflidir, bizim de bunu kendimize iş edinmemiz lazım. Eleştirileri kabullenmeyi, hatta sevmeyi öğrenmeliyiz.
Her üç fiilde يَدْعُونَ اِلَى الْخَيْرِ , وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ , وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِۜ (hayra çağırma, iyiliği emretme, kötülüğü men etme) de mef'ûlün (tümlecin) hazf edilmesi; ya açıkça bilindiği içindir yani bunlar hayra çağırırlar, iyiliği emir ve kötülükten men ederler ya da fiilin kendisini gerçekleştirmek içindir yani hayra çağırma, iyiliği emr ve kötülüğü nehyetme hareketlerini bilfiil yaptırmaktır. (Ebüssuûd)
Emr-i bil maruf ve nehyi ani’l münker ibaresi Kur’an’ı Kerim’de üçü bu surede olmak üzere 8 yerde geçmiştir. En çok bu surede geçmiş, çünkü kitap ehli bunu yapmayı terk etmiştir.
Örf, tanınan ve bilinen şey demektir. İnsana bilinen şeyler hoş gelir. Münker de nekre yani tanınmadık şeyleri ifade eder. Tanımadığımız bir şeyi yemek de hoşumuza gitmez ama farklı bir kültürde çok sevilebilir. O yüzden bu kuralın içine sadece dini tutum ve davranış değil, örf de girer.
Marûfu emretmenin hükmü, emredilen şeye tâbidir; emredilen, farz ise emretme de farz olur; mendup ise mendup olur. Münkeri yasaklamaya gelince bunun tamamı farzdır; çünkü çirkinlik sıfatından ötürü münkerlerin tamamının terk edilmesi farzdır. (Keşşâf)
Ayette hayra çağırma fiili müminlerin bir kısmına isnad edildiği halde hitabın bütün müminlere tevcih edilmesi bu görevi bütün müminlere farz-ı kifaye kılmak içindir. Yani bu görev bütün müminlere farzdır, ancak bir kısmı bu görevi yaptığı vakit diğerleri de sorumlu olmaz. Ama bu görevi yapan kimse olmazsa hepsi sorumlu olur. (Ebüssuûd)
وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
وَ istînâfiyye veya haliyedir. Mübteda ve haberden oluşan cümle, faide-i haber, inkârî kelamdır.
Haberin marife gelmesi ve fasıl zamiri olmak üzere iki unsurla tekid edilen isim cümlesi, ayrıca sübut ifade eder. Haberin الْ takısıyla marife gelişi kasr sebebidir. Kasr-ı mevsûf ale’s-sıfattır. Onlar sadece kurtuluşa tahsis edilmiştir.
Müsnedün ileyhin işaret ismiyle gelmesi, işaret edilenleri tazim içindir.
Ayette cem' ma’at-taksim sanatı vardır. Hayra davet etmek, emr-i bi’l-maruf ve nehyi ani’l-münker şeklinde taksim edilmiştir.
الْمُفْلِحُونَ - الْخَيْرِ - الْمَعْرُوفِ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.
Hayra davet eden, emr-i bi’l-maruf ve nehyi ani’l-münkeri yapan kimseler, üstün vasıflar taşımaları, bu vasıflarıyla diğer insanlardan temayüz etmeleri sebebiyle felah ve kurtuluşa hak kazanmışlardır.
Resülullah’tan (sav) rivayet olunduğuna göre “Marûf ile emr ve münkerden nehyedenler, yeryüzünde Allah’ın, Resulü’nün ve kitabının halifesidir.” (Ebüssuûd)