لَا يَغُرَّنَّكَ تَقَلُّبُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا فِي الْبِلَادِۜ
Her ne kadar söze Hz. Peygamber’e hitap eden bir ifade ile başlanmışsa da asıl muhatap ümmetidir. Râzî’nin kaydettiğine göre bazı müminler ticaretle uğraşan Mekke müşriklerinin nimetler içerisinde yaşadıklarını görünce, “Allah’ın düşmanları refah içinde yaşıyorlar, biz ise açlıktan ve takatsizlikten ölüyoruz” demişler, bunun üzerine bu âyetler inmiştir. (Kur’ân Yolu, Diyanet Tefsiri)
غَرَّ gaflet anında yakalayıp istediğini alma demektir. Bu kelimenin aslı bir şeydeki belirgin iz anlamındaki ٌغَرّ kökünden gelmektedir. غَرُور ; insanı kandıran mal,makam,şehvet ve şeytan gibi herşeydir.
Örneğin غارَتِ النّاقَة 'devenin sütü azaldı; fakat daha önce azalmayacağı zannediliyordu,sanki deve sahibini kandırmış oldu' demek olur. غَرَر: tehlike de ٌغَرَّ kökünden gelir. (Müfredat) Türkçedeki kullanımları gurur ve mağrur'dur. (Kur’ânı Anlayarak Okuma Rehberi)
Kur’ân- ı Kerim'de türevleriyle birlikte 27 kez geçmiştir. (Mucemul Mufehres)
لَا يَغُرَّنَّكَ تَقَلُّبُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا فِي الْبِلَادِۜ
لَا nehiy harfi olup olumsuz emir manasındadır. يَغُرَّنَّكَ fetha üzere mebni muzari fiildir. Mahallen meczumdur. يَغُرَّنَّكَ fiilinin sonundaki نَّ, tekid ifade eden nûn-u sakiledir. Muttasıl zamir كَ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubtur. تَقَلُّبُ fail olup lafzen merfûdur.
Tekid nunları bitiştikleri fiile istikbal manası kazandıran bir edatın veya durumun bulunması halinde muzari fiilin sonuna gelirler. (Soru, arz, tekid lamı, ummak, teşvik, nehiy, temenni ve yemin gibi)
Cemi müzekker has ism-i mevsûl الَّذ۪ينَ, muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. İsm-i mevsûlun sılası كَفَرُوا’dur. Îrabtan mahalli yoktur.
كَفَرُوا damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur. فِي الْبِلَادِ car mecruru تَقَلُّبُ’ye müteallıktır.
لَا يَغُرَّنَّكَ [Sakın seni aldatmasın] hitabı Peygambere (s.a.) veya herkese olup “Onların sahip oldukları bol rızık ve diğer nimetlere, dünyalık elde etmiş olmalarına, dünya hazlarına sahip olmalarına bakma; onların görünürde yeryüzünde genişleyip tasarruflarda bulunmalarına, ticaret yapıp kazanç elde etmelerine, servet yığmalarına ve önde gelenlerin hep bunlardan olmasına aldanma!” demektir. (Keşşâf)لَا يَغُرَّنَّكَ تَقَلُّبُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا فِي الْبِلَادِۜ
Ayet, müstenefe olarak fasılla gelmiştir. Nehiy üslubunda talebî inşaî isnaddır. Has ism-i mevsûl الَّذ۪ينَ müsnedün ileyh olan تَقَلُّبُ ’ya muzâf olmuştur. كَفَرُوا فِي الْبِلَادِ mevsûlün, kendisini her zaman takip eden sılasıdır. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Kâfirlerin ism-i mevsûlle ifade edilmeleri onları tahkir amacına matuftur.
[Seni aldatmasın] sözünde sebebe isnad vardır. Bu üslup mübalağa ifade eder.
Başıboş dolaşmak yerilmiştir.
[Sakın seni aldatmasın] hitabı Peygambere (s.a.) veya herkese olup “Onların sahip oldukları bol rızık ve diğer nimetlere, dünyalık elde etmiş olmalarına, dünya hazlarına sahip olmalarına bakma; onların görünürde yeryüzünde genişleyip tasarruflarda bulunmalarına, ticaret yapıp kazanç elde etmelerine, servet yığmalarına ve önde gelenlerin hep bunlardan olmasına aldanma!” demektir. (Keşşâf)