مَتَاعٌ قَل۪يلٌ ثُمَّ مَأْوٰيهُمْ جَهَنَّمُۜ وَبِئْسَ الْمِهَادُ
Riyazus Salihin, 464 Nolu Hadis
Müstevrid İbni Şeddâd radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Âhirete göre dünya, sizden birinizin parmağını denize daldırmasına benzer. O kişi parmağının ne kadarcık bir su ile döndüğüne baksın.”
Müslim, Cennet 55
مَتَاعٌ قَل۪يلٌ ثُمَّ مَأْوٰيهُمْ جَهَنَّمُۜ
İsim cümlesidir. مَتَاعٌ mahzuf mübtedanın haberidir. Takdiri هو şeklindedir. Yani التقلّب demektir. قَل۪يلٌ kelimesi مَتَاعٌ’un sıfatıdır.
ثُمَّ tertip ve terahi ifade eden atıf harfidir. مَأْوٰيهُمْ mübtedadır. Muttasıl zamir هُمْ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. جَهَنَّمُ haberdir.
مَتَاعٌ قَل۪يلٌ [Az bir zevk…] cümlesi mahzuf bir mübtedanın haberi olup “o” yani diyar diyar dolaşmak “az bir zevktir” şeklinde mukadderdir. Bu azlıkla, onun kaçırdıkları ahiret nimetleri yanında veya Allah’ın müminler için hazırladığı nimetlere nazaran azlığı veya sona erecek olduğu ve sonu olan her şeyin de az olduğu gerekçesiyle onun zâtî azlığı murad edilmiştir. (Keşşâf)
وَبِئْسَ الْمِهَادُ
وَ istinâfiyyedir. بِئْسَ, zem anlamı taşıyan camid fildir. الْمِهَادُ failidir. بِئْسَ fiilinin mahsusu mahzuftur. Takdiri جهنّم şeklindedir.
مَتَاعٌ قَل۪يلٌ ثُمَّ مَأْوٰيهُمْ جَهَنَّمُۜ
Müstenefe olarak fasılla gelmiş ta’lil cümlesidir. Fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. İsim cümlesi formunda faide-i haber ibtidaî kelam olan cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. مَتَاعٌ, takdiri هو olan mahzuf mübtedanın haberidir. قَل۪يلٌ kelimesi مَتَاعٌ için sıfattır. Dolayısıyla cümlede ıtnâb sanatı vardır.
Makabline ثُمَّ ile atfedilen مَأْوٰيهُمْ جَهَنَّمُۜ cümlesi de sübut ifade eden isim cümlesidir. Faide-i haber ibtidaî kelam olan cümlede müsnedin izafetle gelmesi veciz ifade amacına matuftur.
Cehennemin sığınılacak yer olması ifadesinde istiare vardır. Alay içindir. Sığınılacak yer insanın sıkıntılardan kaçarak kurtulduğu yerdir, onlar kendilerinin rahat olacaklarını zannettiler. İşte size rahat, alın rahat yatağı, der gibidir. Onlar bu dünyada din ile alay ediyorlardı, bu sözlerde de onlara karşı alay vardır.
Kaçacak hiçbir yeri olmayanlar adeta kurtuluş yeri olarak cehenneme giderler.
مَتَاعٌ قَل۪يلٌ [Az bir zevk…] cümlesi mahzuf bir mübtedanın haberi olup “o” yani diyar diyar dolaşmak “az bir zevktir” şeklinde mukadderdir. Bu azlıkla, onun kaçırdıkları ahiret nimetleri yanında veya Allah’ın müminler için hazırladığı nimetlere nazaran azlığı veya sona erecek olduğu ve sonu olan her şeyin de az olduğu gerekçesiyle onun zâtî azlığı murad edilmiştir. (Keşşâf)
وَبِئْسَ الْمِهَادُ
وَ istînâfiyyedir. Cümle gayrı talebî inşâî isnaddır. Zem fiili olan بِئْس ’nin mahsusu, mahzuftur. Bu hazif îcâz-ı hazif sanatıdır. Takdiri جهنم’dir.
Zem fiili mahsusuyla birlikte tekid ifade eder.
الْمِهَاد [Yatak] lafzı, tehekkümî istiaredir. Dünyada rahatı, zevki, safayı tercih edip Allah’ın ayetlerini alaya alanlar aynı alay üslubu ile cezalandırılmıştır.
Burada beşik-yatak kelimesinde istiare vardır. Alay içindir. Beşik insanın rahat edeceği yerdir, onlar kendilerinin rahat olacaklarını zannettiler. İşte size rahat, alın rahat yatağı, der gibidir. Sığınak da aynı şekildedir. Azapla müjdelemek de öyledir. Onlar bu dünyada din ile alay ediyorlardı, bu sözlerde de onlara karşı alay vardır.
Kaçacak hiçbir yeri olmayanlar adeta kurtuluş yeri olarak cehenneme giderler.