وَاِذْ قَالَتِ الْمَلٰٓئِكَةُ يَا مَرْيَمُ اِنَّ اللّٰهَ اصْطَفٰيكِ وَطَهَّرَكِ وَاصْطَفٰيكِ عَلٰى نِسَٓاءِ الْعَالَم۪ينَ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | وَإِذْ | bir zaman |
|
2 | قَالَتِ | demişti ki |
|
3 | الْمَلَائِكَةُ | Melekler |
|
4 | يَا مَرْيَمُ | Meryem |
|
5 | إِنَّ | şüphesiz |
|
6 | اللَّهَ | Allah |
|
7 | اصْطَفَاكِ | seni seçti |
|
8 | وَطَهَّرَكِ | ve temizledi |
|
9 | وَاصْطَفَاكِ | ve seni üstün kıldı |
|
10 | عَلَىٰ | üzerine |
|
11 | نِسَاءِ | kadınları |
|
12 | الْعَالَمِينَ | dünyaların |
|
عَنْ عَلِيٍّ بْنِ أَبِي طَالِبٍ (رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ) عَنِ النَّبِيِّ (صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمْ) قَالَ:
“خَيْرُ نِسَائِهَا مَرْيَمُ، وَخَيْرُ نِسَائِهَا خَدِيجَةُ.”
Ali b. Ebû Tâlib"den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
“(Kendi döneminin) en hayırlı kadını Meryem’dir. Hatice de (kendi döneminin) en hayırlı kadınıdır.”
(B3815 Buhârî, Menâkıbü"l-ensâr, 20)
وَاِذْ قَالَتِ الْمَلٰٓئِكَةُ يَا مَرْيَمُ اِنَّ اللّٰهَ اصْطَفٰيكِ وَطَهَّرَكِ وَاصْطَفٰيكِ عَلٰى نِسَٓاءِ الْعَالَم۪ينَ
وَ atıf harfidir. اِذْ zaman zarfı, takdiri اذكر olan mahzuf fiile müteallıktır. قَالَتِ fiili muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. Fetha üzere mebni mazi fiildir. تۡ te’nis alametidir. الْمَلٰٓئِكَةُ faildir.
Mekulü’l-kavli يَا مَرْيَمُ ’dur. قَالَتِ fiilinin mef'ûlün bihi olarak mahallen mansubtur. يَا nida harfi, مَرْيَمُ münadadır.
Nidanın cevabı اِنَّ اللّٰهَ اصْطَفٰيكِ ’dir. اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder. اللّٰهَ lafza-i celâli, اِنَّ ’nin ismidir.
اصْطَفٰي elif üzere mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هُو’dir. Muttasıl zamir كِ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubtur.
وَ atıf harfidir. طَهَّرَ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هُو’dir. Muttasıl zamir كِ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubtur.
وَ atıf harfidir. اصْطَفٰي elif üzere mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هُو’dir. Muttasıl zamir كِ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubtur.
عَلٰى نِسَٓاءِ car mecruru اصْطَفٰيكِ fiiline müteallıktır. الْعَالَم۪ينَ muzâfun ileyhtir. Cer alameti ى harfidir. Çünkü cemi müzekker salimler harfle îrablanırlar.وَاِذْ قَالَتِ الْمَلٰٓئِكَةُ يَا مَرْيَمُ اِنَّ اللّٰهَ اصْطَفٰيكِ وَطَهَّرَكِ وَاصْطَفٰيكِ عَلٰى نِسَٓاءِ الْعَالَم۪ينَ
وَ istînâfiyyedir. Zaman zarfı اِذْ, takdiri اذكر olan mahzuf fiile müteallıktır. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber, ibtidaî kelam olan قَالَتِ الْمَلٰٓئِكَةُ cümlesi اِذْ ’in muzâfun ileyhidir. قَالَتِ fiilinin mekulü’l-kavlii nida üslubunda talebî inşâî isnaddır.
Nidanın cevabı ise اِنَّ ile tekid edilmiş sübut ifade eden isim cümlesidir. Faide-i haber talebî kelamdır.
اِنَّ ’nin isminin bütün esma-i hüsnaya ve kemâl sıfatlara şamil lafza-i celâlle gelmesi teberrük ve telezzüz içindir.
Konudaki önemine binaen tekrarlanan اصْطَفٰيكِ kelimesinde ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr vardır.
اِذْ قَالَتِ الْمَلٰٓئِكَةُ يَا مَرْيَمُ [Hani, melekler şöyle demişlerdi: Ey Meryem!] Rivayete göre melekler Hz. Meryem ile şifahen konuşmuşlardır ki bu ya Zekeriya’nın (as) mucizesi ya da İsa’nın (as) nübüvvetine yönelik bir hazırlıktır. “Şüphesiz Allah seni seçti.” yani seni daha başlangıçta annenden alıp kabul ederek, terbiye ederek ve sana çok yüce bir değer tahsis ederek seni seçti “ve tertemiz kıldı” yani çirkin fiillerden ve Yahudilerin atacağı iftiralardan arındırdı. “Seni dünya kadınlarından üstün tuttu.” Nihayet sana babasız olarak İsa’yı vermek suretiyle seni tüm dünya kadınları içerisinde seçkin kıldı. Zira bu, hiçbir kadına nasip olmamıştır.
Temizlemek kelimesinde istiare vardır.
Konu Zekeriya’dan (as) Meryem’e geçmiştir. Çünkü aslında konu zaten Meryem idi. Araya bir parantez cümlesi gibi Zekeriya (as) girmiştir. Allah her ikisine de mucizevi bir şekilde çocuk vermiştir.
Hz. İsa’nın adı da Allah tarafından konmuştur. Onun ilâh olduğu inancını red için her zaman Meryem oğlu İsa şeklinde anılmıştır.
وَاِذْ قَالَتِ الْمَلٰٓئِكَةُ ayetinde melekler zikredilmiş fakat Cebrail kastedilmiştir. Bu, zikr-i küll irade-i cüz (bütünü zikredip bir parçasının kastedilmesi) kabilindendir. Cüzün büyüklüğünü ifade eder. Bu sanata mecaz-ı mürsel denilir. (Safvetü’t Tefasir)
Bu ayette önce اصْطَفٰي (seçme, seçkin kılma), ikinci olarak temizleme, üçüncü olarak da tüm kadınlar üzerine mümtaz kılma bakımından اصْطَفٰي zikredilmiştir. Birinci اصْطَفٰي’nın, ikinci اصْطَفٰي ile aynı manada olması caiz değildir. Çünkü bir şeyi aynen tekrar etmek uygun düşmez. Binaenaleyh birinci اصْطَفٰي’yı, Hz. Meryem’in ömrünün ilk yıllarında başına gelen güzel işlere, ikinci اصْطَفٰي’yı ise ömrünün son yıllarında karşılaştığı güzel şeylere hamletmek gerekir. (Fahreddin er-Râzî)