وَمَنْ يَبْتَغِ غَيْرَ الْاِسْلَامِ د۪يناً فَلَنْ يُقْبَلَ مِنْهُۚ وَهُوَ فِي الْاٰخِرَةِ مِنَ الْخَاسِر۪ينَ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | وَمَنْ | ve kim |
|
2 | يَبْتَغِ | ararsa |
|
3 | غَيْرَ | başka |
|
4 | الْإِسْلَامِ | İslam’dan |
|
5 | دِينًا | bir din |
|
6 | فَلَنْ | (bilsin ki) asla |
|
7 | يُقْبَلَ | (o din) kabul edilmeyecek |
|
8 | مِنْهُ | ondan |
|
9 | وَهُوَ | ve o |
|
10 | فِي |
|
|
11 | الْاخِرَةِ | ahirette |
|
12 | مِنَ |
|
|
13 | الْخَاسِرِينَ | kaybedenlerden olacaktır |
|
Qabele قبل :
قَبْلُ önce demektir ve öne geçmekle ilgili kullanılır. Zıddı بَعْدُ sözcüğüdür.
قَبْلُ kelimesi değişik anlamlarda kullanılır. Örneğin mekan, zaman, makam/mevki ve yapılan bir işteki sıralamada öncelik için kullanılır.
İkbâl إقْبالٌ tıpkı istikbal إسْتِقْبالٌ gibi öne yönelmek demektir.
قَبِلَ ve تَقَبَّلَ fiilleri kabul etmek anlamındadır.
تَقَبُّلٌ bir şeyi karşılığında hediye vb. bir mükafatı gerektirecek tarzda kabul etmektir.
Kefalete de قُبالَةٌ denir, çünkü kefalet en sağlam kabuldur.
Yine bu köke ait tekâbül تَقابُلٌ ve mukâbele مُقابَلَةٌ sözcükleri insanların ya bizzat ya da yardımlaşarak; ya çaba sarf ederek veya sevgiyle birbirlerine yönelmeleridir. (Müfredat)
Kuran’ı Kerim’de pek çok farklı türevde 294 defa geçmiştir. (Mu'cemu-l Mufehres)
Türkçede kullanılan şekilleri kabul, makbul, kâbil, kâbiliyet, kabala, kıble, kabile, mukabil, mâkabl, mukabele, ikbal, tekabul, istikbal, müstakbel, (hissi) kablel (vuku) ve mütekabildir. (Kuranı Anlayarak Okuma Rehberi)
وَمَنْ يَبْتَغِ غَيْرَ الْاِسْلَامِ د۪يناً فَلَنْ يُقْبَلَ مِنْهُۚ
وَ istînâfiyyedir. مَنْ şart ismi iki fiili cezmeder. Mübteda olarak mahallen merfûdur. يَبْتَغِ şart fiili olup illet harfinin hazfiyle meczum muzari fiildir. Aynı zamanda mübtedanın haberidir. Faili müstetir olup takdiri هُو’dir.
غَيْرَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubtur. الْاِسْلَامِ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. د۪ينًا müPhem bir kelime olduğu için غَيْرَ ’nın temyizi olup fetha ile mansubtur.
فَ şartın cevabının başına gelen rabıta harfidir. لَنْ muzariyi nasb ederek manasını olumsuz müstakbele çeviren harftir. Tekid ifade eder. يُقْبَلَ meçhul mebni muzari fiildir. Naib-İ faili müstetir هُوَ zamiridir. مِنْهُ car mecruru يُقْبَلَ fiiline müteallıktır.
وَهُوَ فِي الْاٰخِرَةِ مِنَ الْخَاسِر۪ينَ
وَ atıf harfidir. Munfasıl zamir هُوَ mübteda olarak mahallen merfûdur. فِي الْاٰخِرَةِ car mecruru الْخَاسِر۪ينَ ’ye müteallıktır. مِنَ الْخَاسِر۪ينَ car mecruru mübtedanın mahzuf haberine müteallıktır. الْخَاسِر۪ينَ kelimesinin cer alameti ي’dir. Çünkü cemi müzekker salimler harfle îrablanırlar.
وَمَنْ يَبْتَغِ غَيْرَ الْاِسْلَامِ د۪يناً فَلَنْ يُقْبَلَ مِنْهُۚ وَهُوَ فِي الْاٰخِرَةِ مِنَ الْخَاسِر۪ينَ
وَ istînâfiyyedir. Ayet şart üslubunda gelmiş haberî isnaddır. Faide-i haber talebî kelamdır.
مَنْ şart edatı ref mahallinde müsnedün ileyhdir. Müsned ve şart fiili يَبْتَغِ, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. مَنْ ’in haberinin şart ve cevap cümlelerinden oluşan terkiptir.
فَ karÎnesiyle gelen cevap cümlesi فَلَنْ يُقْبَلَ مِنْهُۚ, menfi muzari fiil sıygasında, faide-i haber talebî kelamdır.
Şartın cevabına matuf olan وَهُوَ فِي الْاٰخِرَةِ مِنَ الْخَاسِر۪ينَ, isim cümlesi formunda, faide-i haber ibtidaî kelamdır. وَ ’ın istînâfiyye olduğu da söylenmiştir. Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. مِنَ الْخَاسِر۪ينَ mahzuf habere müteallıktır.