وَلَا الظُّلُمَاتُ وَلَا النُّورُۙ
وَلَا الظُّلُمَاتُ وَلَا النُّورُۙ
وَ istînâfiyyedir. لَا zaid harftir. لَا nefy harfinin tekrarı olumsuzluğu tekid içindir. الظُّلُمَاتُ kelimesi mahzuf fiilin failidir. Takdiri; تستوي (Eşit olur) şeklindedir.
وَلَا النُّورُ cümlesi atıf harfi وَ ’la makabline matuftur.وَلَا الظُّلُمَاتُ وَلَا النُّورُۙ
Önceki ayetin devamı olan ayette وَ atıf harfi, لَا nafiyedir. لَا الظُّلُمَاتُ ve لَا النُّورُۙ , fail konumundaki الْاَعْمٰى وَالْبَص۪يرُۙ kelimelerine tezâyüf nedeniyle atfedilmiştir. Nefy harfi olumsuzluğu tekid içindir.
Bu ayet-i kerimede الظُّلُمَاتُ ve النُّورُۙ müstear olmuştur. الظُّلُمَاتُ ile küfür ve dalalet, النُّورُۙ ile iman ve hidayet kastedilmiştir. Çünkü kafir, küfrü içinde kaybolmuştur, nereye nasıl gideceğini bilmez bir haldedir. Önündeki hakikatlerden habersizdir. Sonunda helak olur. İman ise nur gibidir. Her yer aydınlıktır. Sonunda kurtuluş vardır. Mümin gideceği yeri apaçık görerek yürür. İki kelime de camiddir, dolayısıyla istiareler de asliyyedir. Bu kelimeler aynı zamanda müstearun minh oldukları için tasrîhiyyedir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Beyân İlmi)
الظُّلُمَاتُ - النُّورُ kelimeleri arasında tıbâk-ı îcab sanatı vardır.
الظُّلُمَاتُ (Karanlıklar) çoğul, النُّورُۙ (ışık) tekil olarak zikredilmiş, çünkü batılın çeşitleri çoktur; hak ise bir tanedir. (Ebüssuûd)