Zümer Sûresi 25. Ayet

كَذَّبَ الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْ فَاَتٰيهُمُ الْعَذَابُ مِنْ حَيْثُ لَا يَشْعُرُونَ  ...

Onlardan öncekiler de yalanladılar ve azap kendilerine farkına varamadıkları bir yerden geldi.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 كَذَّبَ yalanladılar ك ذ ب
2 الَّذِينَ kimseler
3 مِنْ
4 قَبْلِهِمْ onlardan öncekiler ق ب ل
5 فَأَتَاهُمُ böylece onlara geldi ا ت ي
6 الْعَذَابُ azab ع ذ ب
7 مِنْ
8 حَيْثُ bir yönden ح ي ث
9 لَا
10 يَشْعُرُونَ hiç farkına varmadıkları ش ع ر
 

Tefsirlerde, 24. âyette inanç yönünden iki insan tipinin durumu arasında bir karşılaştırma yapıldığı kabul edilir. Bunlardan inkârcı olması sebebiyle cehenneme atılacak olan zikredilmekle birlikte, bunun kiminle karşılaştırılabileceği belli olduğu için âyette onun zikredilmesine gerek görülmemiştir. Müfessirler, bu karşılaştırmada zikredilmeyen tarafı belirtmek üzere, “âhirette kendisini ateşten korumak gibi bir tehlikeyle karşılaşmayacak olan mümin” veya “mutluluğu hak eden mümin” ya da “cennette olan mümin” gibi içerik olarak birbirinden farklı olmayan değişik açıklamalar yapmışlardır (Taberî, XXIII, 212; Şevkânî, IV, 526). 

İnsan, bir tehlikeye karşı yüzünü başka bir uzvu ile korumaya çalışır ama yüzünü bir koruma aracı olarak kullanması mümkün değildir. Buna göre 24. âyetteki “şiddetli azaba karşı kendini yüzüyle korumaya çalışma” ifadesi, cehenneme atılan birinin, artık en değerli varlığı olan yüzünü dahi koruma imkânından yoksun kalacağı, tamamen çaresizlik içinde bulunacağı anlamına gelmektedir (İbn Âşûr, XXIII, 393). Sonuçta âyet, “zalimler”in yani Allah’a ait olan tanrılığı Allah’tan başkasına tanımak yahut O’nu inkâr etmekle en büyük haksızlığı işleyenlerin ve daha başka haksızlıklar yapanların acıklı durumunu dile getirmekte; bunun sebebinin de yine onların bizzat kendileri, kendi kazandıkları olduğunu hatırlatmaktadır. 25-26. âyetlerde ise ilâhî hakikatleri yalan sayıp inkâr ve isyanlarını sürdüren eski toplulukların, daha bu dünyada belâlarını buldukları, rezilliği tattıkları, âhirette ise daha ağır cezaya çarptırılacakları belirtilerek insanlığa dünya ve âhiret hayatlarını kurtarmaları hususunda hayatî bir uyarıda bulunulmaktadır. 

 


 Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 612-613
 

كَذَّبَ الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْ فَاَتٰيهُمُ الْعَذَابُ مِنْ حَيْثُ لَا يَشْعُرُونَ

 

Fiil cümlesidir. كَذَّبَ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Cemi müzekker has ism-i mevsûl  الَّذ۪ينَ  fail olarak mahallen merfûdur.  

مِنْ قَبْلِهِمْ  car mecruru mahzuf sılaya mütealliktir. Muttasıl zamir  هِمْ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

فَ  atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyh arasında hiç zaman geçmediğini, işin hemen yapıldığını ifade eder.  فَ  ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)  

اَتٰيهُمُ  elif üzere mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir  هُمْ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. الْعَذَابُ  muahhar fail olup lafzen merfûdur. 

مِنْ حَيْثُ  car mecruru  اَتٰيهُمُ  fiiline mütealliktir.  حَيْثُ  mekân zarfı olup, damme üzere mebnidir. 

لَا يَشْعُرُونَ  ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

لَا  nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. يَشْعُرُونَ  fiili  نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur. 

اَتٰيهُمُ  fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi  أتي ’dir.

İf’al babı fiile tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazan da fiilin mücerret manasını ifade eder.

 

كَذَّبَ الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْ 

 

Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafât, S.107) 

Fail konumundaki cemi müzekker has ism-i mevsûl  الَّذ۪ينَ ‘nin sıla cümlesinde icaz-ı hazif vardır.  مِنْ قَبْلِهِمْ  mahzuf sılaya mütealliktir.

Müsnedün ileyh arkadan gelecek habere dikkat çekmek amacıyla ism-i mevsûl olarak gelmiştir.

كَذَّبَ  fiili,  تفعيل  babındadır. Bu bab fiile kesret (fiilin, failin veya mef’ûlun çokluğu) anlamı katar.

Bundan önce, bütün kâfirlere isabet edecek ahiret azabı beyan edildikten sonra burada da, bazı kâfirlere isabet eden dünyevî azap beyan edilmektedir. (Ebüssuûd)


 فَاَتٰيهُمُ الْعَذَابُ مِنْ حَيْثُ لَا يَشْعُرُونَ

 

Ayet atıf harfi  فَ  ile öncesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

اَتٰيهُمُ الْعَذَابُ (Azap geldi) ibaresinde mecazî isnad vardır.

Menfi muzari fiil sıygasındaki  لَا يَشْعُرُونَ  cümlesi, mekân zarfı  مِنْ حَيْثُ ‘nun muzâfun ileyhidir. Muzari fiil anlama tecessüm anlamı katmıştır. Muzari fiil, bu özelliği sayesinde, muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)