Nisâ Sûresi 161. Ayet

وَاَخْذِهِمُ الرِّبٰوا وَقَدْ نُهُوا عَنْهُ وَاَكْلِهِمْ اَمْوَالَ النَّاسِ بِالْبَاطِلِۜ وَاَعْتَدْنَا لِلْكَافِر۪ينَ مِنْهُمْ عَذَاباً اَل۪يماً  ...

Yahudilerin yaptıkları zulüm ve birçok kimseyi Allah yolundan alıkoymaları, kendilerine yasaklanmış olduğu hâlde faiz almaları, insanların mallarını haksız yere yemeleri sebebiyle önceden kendilerine helâl kılınmış temiz ve hoş şeyleri onlara haram kıldık. İçlerinden inkâr edenlere de acı bir azap hazırladık.  (160 - 161. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَأَخْذِهِمُ ve almalarından ötürü ا خ ذ
2 الرِّبَا riba ر ب و
3 وَقَدْ rağmen
4 نُهُوا menedilmelerine ن ه ي
5 عَنْهُ ondan
6 وَأَكْلِهِمْ ve yemelerinden ötürü ا ك ل
7 أَمْوَالَ mallarını م و ل
8 النَّاسِ insanların ن و س
9 بِالْبَاطِلِ haksız yere ب ط ل
10 وَأَعْتَدْنَا ve hazırladık ع ت د
11 لِلْكَافِرِينَ inkar edenlere ك ف ر
12 مِنْهُمْ içlerinden
13 عَذَابًا bir azab ع ذ ب
14 أَلِيمًا acı ا ل م
 

وَاَخْذِهِمُ الرِّبٰوا وَقَدْ نُهُوا عَنْهُ وَاَكْلِهِمْ اَمْوَالَ النَّاسِ بِالْبَاطِلِۜ

 

Ayet atıf harfi  وَ ’la önceki ayetteki  بِصَدِّهِمْ ‘e atfedilmiştir.  الرِّبٰوا  kelimesi  اَخْذِ  masdarının mef’ûlun bihi olup elif üzere mukadder fetha ile mansubtur.

وَ  haliyyedir.  قَدْ  tahkik harfidir. Tekid ifade eder.  نُهُوا  damme üzere mebni meçhul mazi fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı naib-i fail olup mahallen merfûdur.

عَنْهُ  car mecruru  نُهُوا  fiiline müteallıktır.  اَكْلِهِمْ  kelimesi atıf harfi  وَ ’la  اَخْذِهِمُ ’e matuftur.

اَمْوَالَ النَّاسِ  kelimesi  اَكْلِهِمْ ’in mef’ûlun bihi olup fetha ile mansubtur.  النَّاسِ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.

بِالْبَاطِلِ  car mecruru  اَكْلِهِمْ ’deki zamirin mahzuf haline müteallıktır. Takdiri, متلبسين بالباطل (Batıla dolanmış olarak) şeklindedir.

Sülâsî (üç harfli) fiillerin masdarları aşağıdaki şartlardan biri olduğunda fiil gibi amel ederek fail ve mef’ûl alabilir:

1. Tenvinli olmalıdır.

2. Harfi tarifli (ال) olmalıdır.

3. Masdarın failine muzâf olmalıdır.

4. Masdarın mef’ûlüne muzâf olmalıdır. (Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

 وَاَعْتَدْنَا لِلْكَافِر۪ينَ مِنْهُمْ عَذَاباً اَل۪يماً

 

Fiil cümlesidir.  وَ  atıf harfidir.  اَعْتَدْنَا  sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri  نَا  fail olarak mahallen merfûdur.  لِلْكَافِر۪ينَ  car mecruru  اَعْتَدْنَا  fiiline müteallıktır. 

مِنْهُمْ  car mecruru  لِلْكَافِر۪ينَ ’nin mahzuf haline müteallıktır.

Cemi müzekker salim olan  الْكَافِر۪ينَ  kelimesi sülâsî mücerred olan  كفر  fiilinin ism-i failidir. Cer alameti  ی ’dir. Çünkü cemi müzekker salimler harfle îrablanırlar.

عَذَابًا  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubtur.  اَل۪يمًا  ise  عَذَابًا’in sıfatıdır.


 

وَاَخْذِهِمُ الرِّبٰوا وَقَدْ نُهُوا عَنْهُ وَاَكْلِهِمْ اَمْوَالَ النَّاسِ بِالْبَاطِلِۜ 

 

اَخْذِهِمُ  cümlesi  وَ ‘la önceki ayetteki  بِصَدِّهِمْ ’e atfedilmiştir.  الرِّبٰوا  kelimesi  اَخْذِهِمُ  için mef’ûldür. 

Sonraki وَ  haliyyedir.  قَدْ  tahkik harfiyle tekid edilen …نُهُوا عَنْهُ, müspet mazi fiil cümlesidir. Faide-i haber talebî kelamdır.

بِالْبَاطِلِ  tekmil ve ihtiras ıtnâbıdır. Mal, hak ederek de yenebilir.

اَكْلِهِمْ اَمْوَالَ  [Mal yemek tabiri] sebep-müsebbep alakası ile mecaz-ı mürseldir. Yemek insanın en mübrem (kaçınılmaz, vazgeçilmez) ihtiyacı olduğu için onun ismi tağlîb yapılmış yani sadece yemek değil her türlü harcama, sadece mal değil para, altın, kazanç gelir her ne ise mal ile isimlendirilmiş. Husus söylenip umum murad edilmiştir.

 

وَاَعْتَدْنَا لِلْكَافِر۪ينَ مِنْهُمْ عَذَاباً اَل۪يماً

 

وَ, istînâfiyyedir. Müspet mazi fiil sıygasında gelen cümle faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

اَعْتَدْنَا fiili müsteardır. Tehekküm istiaresidir. Medhe benzer tekiddir.

نَا  [Biz] azamet zamiridir. Allah Teâlâ yaptığı işin büyüklüğüne dikkat çekmek istediği zaman kendisi için bu zamiri kullanır.

Önceki ayette Allah ismi gelmişti. Burada biz zamiri geldiği için iltifat sanatı olmuştur.

عَذَابًا kelimesi nekre gelerek bilinemeyecek bir azap olduğu ifade edilmiştir. Bu da korkutmayı artıran bir etkendir. Sıfat da bu manayı tekid etmiştir.

“Hor-hakir eden azap” ibaresinde sebebe isnad şeklinde mecaz-ı mürsel vardır.

Burada zamir makamında zahir isim olarak  لِلْكَافِر۪ينَ  kullanılması ve  اَل۪يمًا’in de sıfat olması dolayısıyla cümlede ıtnâb sanatı vardır.