وَلَنْ يَنْفَعَكُمُ الْيَوْمَ اِذْ ظَلَمْتُمْ اَنَّكُمْ فِي الْعَذَابِ مُشْتَرِكُونَ
Dünyada arkadaşların acılara ortak olmaları bazan acıları hafifletir. Ancak âhirette herkesin hak ettiği cezayı çekmesi murat edildiği için şeytan türünden arkadaşların aynı cezayı çekmesi, çekilen cezaya bu mânada ortak olmaları, çekenlerin acılarını azaltmayacak, onlara bir fayda vermeyecektir.
Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 776
وَلَنْ يَنْفَعَكُمُ الْيَوْمَ اِذْ ظَلَمْتُمْ اَنَّكُمْ فِي الْعَذَابِ مُشْتَرِكُونَ
Fiil cümlesidir. وَ istînâfiyyedir. لَنْ muzariyi nasb ederek manasını olumsuz istikbale çeviren tekid harfidir.
يَنْفَعَ fetha ile mansub muzari fiildir. Muttasıl zamir كُمُ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. الْيَوْمَ zaman zarfı يَنْفَعَكُمُ fiiline mütealliktir.
اِذْ zaman zarfı يَنْفَعَكُمُ fiiline mütealliktir. ظَلَمْتُمْ sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir تُمْ fail olarak mahallen merfûdur.
اَنَّ ve masdar-ı müevvel, يَنْفَعَكُمُ fiilinin faili olarak mahallen merfûdur.
اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder. كُمْ muttasıl zamir اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur.
فِي الْعَذَابِ car mecruru مُشْتَرِكُونَ ‘ye mütealliktir. مُشْتَرِكُونَ kelimesi اِنَّ ’nin haberi olup ref alameti و ‘dır. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanırlar.
مُشْتَرِكُونَ kelimesi; sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan ifti’al babının ism-i failidir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
وَلَنْ يَنْفَعَكُمُ الْيَوْمَ اِذْ ظَلَمْتُمْ اَنَّكُمْ فِي الْعَذَابِ مُشْتَرِكُونَ
وَ , istînâfiyyedir.
İstînâfiyye وَ ‘ı (diğer adı ibtidaiyyedir) yalnızca mahalli olmayan cümleleri birbirine bağlar. Ve ardından gelen cümlenin öncekine îrab ve hükümde ortak olmadığını gösterir. Bu harfe kendisinden sonra gelen cümlenin öncekine bağlı olduğunun zannedilmemesi için istînâfiyye denilmiştir. (Rıfat Resul Sevinç, Belâğatta Fasıl-Vaslın Genel Kuralları Ve “Vâv”ın Kullanımı)
Menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır. لَنْ muzariyi nasb ederek manasını olumsuz istikbale çevirmiştir. Ayrıca asla manası katarak tekid etmiştir.
الْيَوْمَ zaman zarfı يَنْفَعَكُمُ fiiline mütealliktir.
اِذْ , zaman zarfı önceki ayetteki يَنْفَعَكُمُ fiiline mütealliktir. Müspet mazi fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelam olan ظَلَمْتُمْ اَنَّكُمْ فِي الْعَذَابِ مُشْتَرِكُونَ cümlesi اِذْ ’in muzâfun ileyhi konumundadır. Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, S.107)
Zaman ismi olan اِذْ 'in masdara değil de fiil cümlesine muzâf olmasıyla bu vaktin tazimi anlaşılır. Fiil teceddüt ifadesi dolayısıyla adeta şimdiki zamana delalet eder. (Aşur, Hac/26)
Masdar ve tekid harfi اَنَّ ’nin dahil olduğu isim cümlesi اَنَّكُمْ فِي الْعَذَابِ مُشْتَرِكُونَ , masdar teviliyle يَنْفَعَكُمُ fiilinin faili olarak mahallen merfûdur.
اَنَّ ile tekid edilmiş bu masdar cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır. Masdar-ı müevvel cümlesinde takdim-tehir sanatı vardır.
فِي الْعَذَابِ , amili olan مُشْتَرِكُونَ ’ye ihtimam için takdim edilmiştir. Müsned olan مُشْتَرِكُونَ , ism-i fail vezninde gelerek durumun devam ve sübutuna işaret etmiştir.
فِي الْعَذَابِ ifadesindeki فِي harfinde istiare vardır. فِي harfi zarfiye ifade eder. Azap, içi olan bir nesneye benzetilmiştir. Câmi’ her ikisindeki mutlak irtibattır. Bu istiareyle azabın şiddetinin ne kadar korkunç olduğu vurgulanmıştır.
Ayet-i kerîme’de geçen اَنَّكُمْ cümlesi ل harf-i cerinin takdir edilmesiyle pişmanlığın fayda vermeyeceğini ifade eden bir illettir (gerekçedir), اِذْ ise الْيَوْمَ ‘den bedeldir. (Celâleyn Tefsiri)
ظَلَمْتُمْ - الْعَذَابِ ve الْيَوْمَ - اِذْ gruplarındaki kelimeler arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.
Burada, o zaman kınama ve tahkir olarak Allah tarafından kendilerine söylenecek olanlar hikâye edilmektedir.
Yani ‘’Kıyamet günü, onlardan uzak kalma temenniniz size asla fayda vermeyecektir; çünkü siz dünyada küfür ve günahlarda onlara uymakla kendi nefsinize zulmettiniz; sizin bu zulmünüz de, sizce de, bütün insanlarca da anlaşılmıştır. Siz dünyada azap sebebinde ortak olduğunuz gibi, şimdi de siz ve o arkadaşlarınız azapta ortak olacaksınız.’’ (Ebüssuûd)