Duhân Sûresi 14. Ayet

ثُمَّ تَوَلَّوْا عَنْهُ وَقَالُوا مُعَلَّمٌ مَجْنُونٌۢ  ...

Sonra ondan yüz çevirdiler ve “Bu bir öğretilmiş, bu bir deli!” dediler.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 ثُمَّ sonra
2 تَوَلَّوْا yüz çevirdiler و ل ي
3 عَنْهُ ondan
4 وَقَالُوا ve dediler ق و ل
5 مُعَلَّمٌ öğretilmiştir ع ل م
6 مَجْنُونٌ cinlenmiştir ج ن ن
 

Allah Teâlâ peygamberlerini mûcizelerle desteklemekte, böylece hem onların yüklerini hafifletmekte hem de insanların iman etmelerini kolaylaştırmaktadır. Bu mûcizeler bazan ihtiyaçların karşılanması, bazan da âsilerin, zalimlerin, inkârcılıkta direnenlerin cezalandırılması şeklinde olmaktadır.

Duhân (duman) mûcizesi, olup bitmiş bir olay mıdır, yoksa kıyamet yaklaştığında gerçekleşecek bir alâmet midir? Bu soruya iki farklı cevap verilmiştir. “Henüz olmadı” diyenlere göre duman olayı, kıyamet yaklaştığında vuku bulacak, bu uyarıya rağmen insanlar inkârdan vazgeçmeyecekler, arkasından kıyamet kopacak ve herkes ettiğini bulacaktır. “Duman olayı Hz. Peygamber hayatta iken gerçekleşti” diyenlere göre ise “duman”dan maksat, açlık yüzünden meydana gelen görme bozukluğudur, “Amansız bir şekilde yakaladığımız” diye tercüme ettiğimiz “batşa” ise Bedir Savaşı’dır. Buhârî, bu yorumu, sahâbe rivayetlerine dayanarak şöyle açmaktadır: Müşrikler çağrısına karşı direnince Hz. Peygamber, Allah’a yalvararak, Hz. Yûsuf’un kavmine yaptığı gibi bunlara da bir kıtlık vermesini istedi. Duası kabul edildi, kıtlık geldi, yiyecek içecek bir şey kalmadı. İnsanlar derilere ve kemiklere varıncaya kadar ne buldularsa yediler. Açlıktan öylesine zayıfladılar ki sonunda görme bozukluğuna yakalandılar, baktıklarında kendilerini kuşatmış bir duman görüyorlardı. Hz. Peygamber’e başvurarak bu azabın kaldırılması için dua etmesini, artık inandıklarını söylediler. O ise “Azap kalkınca yine eski halinize dönersiniz” buyurdu. Nitekim duası üzerine azap kaldırıldı, onlar da derhal eski inkârcılıklarına döndüler. Allah bu dönekliğin, inkâr ve zulümde ısrar etmenin cezasını Bedir Savaşı’nda verdi. Kur’an’da geçen şu beş olay bu dünyada gerçekleşmiştir: Lizâm cezası (Tâhâ 20/129; Furkan 25/77), Rûm’un yenilmesi (Rûm 30/2), ayın yarılması (Kamer 54/1), bu sûrede geçen duhân ve batşa (Buhârî, “Tefsîr”, 44/1-5).

 

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 793-794
 

ثُمَّ تَوَلَّوْا عَنْهُ وَقَالُوا مُعَلَّمٌ مَجْنُونٌۢ

 

Ayet,  ثُمَّ  atıf harfi ile önceki ayetteki  جَٓاءَهُمْ ‘a matuf olup, mahallen mansubdur.

ثُمَّ  tertip ve terahi ifade eden atıf harfidir.  ثُمَّ  edatı mertebe açısından terahi manasınadır. Yani; aralıklarla, zaman içinde serpiştirilerek peyderpey olabilecek durumları bildirmektedir. 

Fiil cümlesidir.  تَوَلَّوْا  fiili mahzuf elif üzere mukadder damme ile mebni mazi fiildir. 

Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur. عَنْهُ  car mecruru  تَوَلَّوْا  fiiline mütealliktir. قَالُوا  fiili atıf harfi ile  جَٓاءَهُمْ ‘a matuftur. 

قَالُوا  damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.

Mekulü’l-kavli  مُعَلَّمٌ مَجْنُونٌ ‘dur. قَالُوا  fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur. 

مُعَلَّمٌ  mahzuf mübtedanın haberidir. Takdiri, هو şeklindedir. مَجْنُونٌۢ  ikinci haber olup lafzen merfudur.

تَوَلَّوْا  fiili sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir  تَفَعَّلَ  babındadır. Sülâsîsi  ولي ‘dir.

Bu bab fiile mutavaat, tekellüf, ittihaz, sayruret, tecennüp (sakınma) ve talep anlamları katar. 

مُعَلَّمٌ  kelimesi; sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i mef’ûlüdür.

مَجْنُونٌۢ  kelimesi, sülasi mücerredi  جنن  olan fiilin ism-i mef’ûlüdür.
 

ثُمَّ تَوَلَّوْا عَنْهُ 

 

Bu cümle, hükümde ortaklık nedeniyle  وَقَدْ جَٓاءَهُمْ رَسُولٌ مُب۪ينٌۙ  cümlesine, atfedilmiştir.

ثُمَّ  atıf harfidir. Rütbe ve terakki açısından terahî ifade eder. Zaman açısından terahî ifade etmez. (Âşûr)

Bu  ثُمَّ , tertip değil ‘imkânsızlık’ manasındadır. Arkadan bahsedilen şeyler öncekilerin üzerine tertip edilmemiştir, aksine öncesindekiler bu sözlerden sonra gerçekleşmiş olaylardır. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâgî Tefsiri, C. 5, s.67)

Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafât, S.107)

عَنْهُ  car mecruru  تَوَلَّوْا  fiiline mütealliktir.


 وَقَالُوا مُعَلَّمٌ مَجْنُونٌۢ

 

Cümle, önceki ayetteki  وَقَدْ جَٓاءَهُمْ رَسُولٌ مُب۪ينٌ  cümlesine atfedilmiştir. Veya  قَدْ  takdiriyle, تَوَلَّوْا fiilinin failinden haldir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

قَالُوا  fiilinin mekulü’l-kavli olan  مُعَلَّمٌ مَجْنُونٌ  cümlesinde icâz-ı hazif sanatı vardır.  مُعَلَّمٌ , takdiri هو  olan mukadder bir mübtedanın haberidir. مَجْنُونٌ , ikinci haber konumundadır.