فَهَلْ عَسَيْتُمْ اِنْ تَوَلَّيْتُمْ اَنْ تُفْسِدُوا فِي الْاَرْضِ وَتُقَطِّعُٓوا اَرْحَامَكُمْ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | فَهَلْ | öyle mi? |
|
2 | عَسَيْتُمْ | belki de |
|
3 | إِنْ | eğer |
|
4 | تَوَلَّيْتُمْ | işbaşına gelecek olursanız |
|
5 | أَنْ |
|
|
6 | تُفْسِدُوا | bozgunculuk yapacaksınız |
|
7 | فِي |
|
|
8 | الْأَرْضِ | yeryüzünde |
|
9 | وَتُقَطِّعُوا | ve koparacaksınız |
|
10 | أَرْحَامَكُمْ | rahimleri (akrabalık bağlarını) |
|
Bizim “İktidara gelmiş olsanız...” şeklinde çevirmeyi tercih ettiğimiz kısmı, “küfre döndüğünüzde” şeklinde çevirmek de mümkündür. Her iki mânaya göre de imandan ve ilâhî irşaddan yüz çevirenlerin sosyal, siyasî ve ahlâkî faaliyetlerde başarılı olamayacaklarına, imkânları kötüye kullanacaklarına, tabii ve sosyal düzeni bozacaklarına işaret edilmektedir.
Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 57
فَهَلْ عَسَيْتُمْ اِنْ تَوَلَّيْتُمْ اَنْ تُفْسِدُوا فِي الْاَرْضِ وَتُقَطِّعُٓوا اَرْحَامَكُمْ
فَ istînâfiyyedir. هَلْ istifham harfidir. Muzari fiile dahil olursa manayı istikbale çevirir. Ancak muzari fiil istikbal ifade ediyorsa bu fiile dahil olmaz.
عَسَى terecci fiili, elif üzere mukadder fetha ile mebni nakıs fiildir. كَانَ gibi ismini ref haberini nasb eder. تُمْ muttasıl zamir عَسَى ‘nın ismi olarak mahallen merfûdur.
اِنْ تَوَلَّيْتُمْ cümlesi itiraziyyedir.
اِنْ iki muzari fiili cezm eden şart harfidir. Şart ve cevap cümlesinde şartın vuku bulma ihtimali şüpheli veya zayıfsa kullanılır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
تَوَلَّيْتُمْ şart fiili olup sükun üzere mebni mazi fiildir. Mahallen meczumdur. Muttasıl zamir تُمْ fail olarak mahallen merfûdur. Şartın cevabı öncesinin delaletiyle mahzuftur.
اَنْ ve masdar-ı müevvel عَسَى ‘nın haberi olarak mahallen mansubdur.
تُفْسِدُوا fiili نَ ‘un hazfıyla mansub muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.
فِي الْاَرْضِ car mecruru تُفْسِدُوا fiiline mütealliktir. تُقَطِّعُٓوا atıf harfi وَ ‘la تُفْسِدُوا ‘ye matuftur. تُقَطِّعُٓوا fiili نَ ‘un hazfıyla mansub muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur. اَرْحَامَكُمْ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Muttasıl zamir كُمْ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
تَوَلَّيْتُمْ fiili sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. تَفَعَّلَ babındadır. Sülâsîsi ولي ‘dir.
Bu bab fiile mutavaat, tekellüf, ittihaz, sayruret, tecennüp (sakınma) ve talep anlamları katar.
تُفْسِدُوا fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi فسد ’dir.
İf’al babı fiile tadiye (geçişlilik), kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak), mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazen de fiilin mücerret manasını ifade eder.
تُقَطِّعُٓوا fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil tef’il babındandır. Sülâsîsi قطع ’dır.
Bu bab fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.
فَهَلْ عَسَيْتُمْ
فَ , istînâfiyyedir. Ayetin ilk cümlesi, istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. هَلْ istifham harfidir. Cümle istifham üslubunda gelmiş olmasına rağmen, kınama ve azarlama anlamı taşıdığı için mecaz-ı mürsel mürekkeptir. Ayrıca soruda tecâhül-i ârif sanatı vardır.
Nakıs fiil عَسَيْ ‘nın dahil olduğu isim cümlesinde haber, sonraki cümledeki masdar-ı müevveldir.
Önceki ayetteki gaib sıygasından bu ayette muhatab sıygasına, kınama ve azarlamayı şiddetlendiren iltifat sanatı vardır.
Bu ayet-i kerîmede هَلْ عَسَيْتُمْ ifadesi, münafıkların davranışlarını ihbarî yapıdan istihbarî yapıya taşımıştır. Meallerin çoğunun anlama yansıtamadıkları bu ifade aslında tedrîcî olarak siz idareyi ele alıp yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayı ve akrabalık bağlarını parçalamayı mı umuyorsunuz? şeklindeki cevabı malum bir soru ile “siz idareyi ele alıp yeryüzünde bozgunculuk yaparsınız” şeklindeki bir ihbarî kipten daha dokunaklı hale gelmiş, onları yaptıkları davranışları düşünmeye, insaflı davranmaya sevk etmiş ve hak söze kulak vermeye çağırmış olmaktadır. (Hasan Uçar, Kur'an-ı Kerim’deki Anlamsal Bedî‘ Sanatları Doktora Tezi)
Zuhaylî’nin ifadesine göre ayet-i kerîmedeki فَهَلْ عَسَيْتُمْ اِنْ تَوَلَّيْتُمْ ifadesinde kınamayı pekiştirmek ve azarlama hususunda daha beliğ olması için gaib sıygasından muhatap sıygasına geçmek suretiyle iltifat yapılmıştır. Aynı zamanda burada belâgatta Kur’an dışında tecâhül-i ârif diye isimlendirilen haber isteme yoluna gitme durumu vardır. عَسَى kelimesi kendisinden sonra gelen hususların vukuunun beklenilmesine delalet eder. Bununla birlikte Allah Teâlâ hakkında bir şeyi ummak/olmasını beklemek tasavvur edilemez. Zira O, olmuş ve olacak her şeyi bilmektedir. Dolayısıyla عَسَى burada tahkik ifade etmektedir. (Sinan Yıldız, Vehbe Ez-Zuhaylî’nin Et-Tefsîru’l-Münîr adlı Tefsirinde Belâgat İlmi Uygulamaları)
اِنْ تَوَلَّيْتُمْ اَنْ تُفْسِدُوا فِي الْاَرْضِ وَتُقَطِّعُٓوا اَرْحَامَكُمْ
İtiraziyye olarak fasılla gelmiştir. İtiraz cümleleri ıtnâb babındandır.
İtiraz cümleleri, parantez arası cümleler (cümle-i mu‘teriza) vasıtasıyla yapılan ıtnâbdır. Bir cümlenin öğeleri arasına veya anlamca ilgili iki cümle arasına anlamı pekiştirmek, güzelleştirmek veya tenzih, tazim, tenbih, dua gibi amaçlarla bir kelime, cümle yahut cümleler getirilerek ıtnâb sağlanır. Bu cümleler, genellikle öndeki kelime veya cümleyle bağlantılı olarak sırası ve yeri gelmişken hemen kaydedilmesi gerekli açıklayıcı notlar şeklinde gelir. (TDV İslam ansiklopedisi)
Şart üslubunda talebî inşâî isnaddır. Şart cümlesi تَوَلَّيْتُمْ اَنْ تُفْسِدُوا فِي الْاَرْضِ , müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Şartın cevabının önceki manadan anlaşılması sebebiyle hazf edilmesi, îcâz-ı hazif sanatıdır.
Bu takdire göre mezkûr şart ve mahzuf cevabından müteşekkil terkip, şart üslubunda, talebî inşâî isnaddır.
Kur'an’da çoğu yerde bu ayette olduğu gibi şartın cevabı mahzuftur.
Eğer şartın öncesinde cevabın anlaşılmasını sağlayan bir ifade yer alırsa, cevap hazf edilir. (Medine Balcı, Dergâhu’l Kur'an)
Ayette cevap farklı yönlerden düşünmeyi gerektirdiği, ayrıca dinleyici ve okuyucuyu düşünce ve hayal ufkuna yönlendirdiği için mübalağa içermektedir. Îcâz metoduyla cümle daha yoğun anlamlar yüklenmiştir. (Hasan Uçar, Kur’an-ı Kerim’deki Anlamsal Bedî‘ Sanatları Doktora Tezi)
Masdar harfi اَنْ ve akabindeki تُفْسِدُوا فِي الْاَرْضِ cümlesi, عَسٰٓى fiilinin haberi konumundadır. Masdar-ı müevvel cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Aynı üsluptaki وَتُقَطِّعُٓوا اَرْحَامَكُمْ cümlesi وَ atıf harfiyle تُفْسِدُوا فِي الْاَرْضِ cümlesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır.
Cümlede fiiller muzari sıygada gelerek hudûs, istimrar, teceddüt, tecessüm ifade etmiştir. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
اَرْحَامَ kelimesi رحم kelimesinin çoğuludur. Rahim, esasen kadının çocuk yeri olan cihazıdır. Yakınlık kaynağı olması itibariyle akrabalığa da rahim denir. Bu mana ile akrabaya ulul-erham (rahim sahibi) denildiği gibi erham da denilir ki burada bu manayadır. Yani çoluğunuzu çocuğunuzu, kadınlarınızı, hısım ve akrabalarınızı parçalatabilir misiniz? Çünkü müslüman ordusunda bozgun çıkarıp, düşman istilasına sebep olunduğu takdirde meydana gelecek sonuç budur. Öbür manaca nasıl o korkaklıkla iş başına geçer, kumandayı elinize alır da vatanınızı cahiliye devri gibi bozguna verir, ihtilal içinde hısım ve akrabalarınızı yine öyle perişan edebilir misiniz? Bu ayetle yakınlarla ilgiyi kesmenin haramlığına delil getirilir. (Elmalılı)