سُنَّةَ اللّٰهِ الَّت۪ي قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلُۚ وَلَنْ تَجِدَ لِسُنَّةِ اللّٰهِ تَبْد۪يلاً
Allah müminlere yardım etmeyi murat ettiği için, meselâ onlar Hudeybiye seferinde iken yahudiler veya müşrikler Medine’ye hücum etselerdi bile Allah’ın izin ve yardımı ile yenilecek, geri dönüp kaçacaklardı. Çünkü Allah, peygamberlerini insan topluluklarına gönderirken onlara dini tebliğ etme ve bir çekirdek ümmet oluşturma fırsatı da vermektedir; O’nun sünneti, âdeti, kanunu budur ve değişmezdir.
Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 77
سُنَّةَ اللّٰهِ الَّت۪ي قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلُۚ
سُنَّةَ , mahzuf fiilin mef’ûlü mutlakı veya mef’ûlun bihi olup fetha ile mansubdur. Takdiri, سنّ (Şekillendirdi) ‘dir. اللّٰه lafza-i celâl muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
الَّت۪ي müfred müennes has ism-i mevsûl, سُنَّةَ ‘in sıfatı olarak mahallen mecrurdur. İsm-i mevsûlun sılası خَلَتْ ‘dir. Îrabdan mahalli yoktur.
Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t ( النَّعَتُ )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut ( المَنْعُوتُ ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.
Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.
Sıfat mevsûfuna: cinsiyet, adet, marifelik - nekrelik ve îrab bakımından uyar.
Sıfat iki kısma ayrılır: 1. Hakiki sıfat 2. Sebebi sıfat
Hakiki sıfat: 1- Müfred olan sıfatlar 2- Cümle olan sıfatlar olmak üzere ikiye ayrılır.
1. Müfred olan sıfatlar : Müfred olan sıfatlar genellikle ism-i fail, ism-i mef’ûl, mübalağalı ism-i fail, sıfat-ı müşebbehe, ism-i tafdil, masdar, ism-i mensub ve sayı isimleri şeklinde gelir.
Gayrı akil (akılsız çoğullar) mevsûf olarak geldiğinde sıfatını müfred müennes olarak da alır.
2. Cümle olan sıfatlar: 1- İsim cümlesi olan sıfatlar, 2- Fiil cümlesi olan sıfatlar, 3- Şibh-i cümle olan sıfatlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
خَلَتْ fiili iki sakin harfin birleşmesi dolayısıyla hazfedilmiş bir elif üzerine mukadder fetha üzerine mebni mazi fiildir. تْ te’nis alametidir. Faili müstetir olup takdiri هى ‘dir. مِنْ قَبْلُ car mecruru خَلَتْ fiiline mütealliktir.
قَبْلَ muzâfun ileyhi hazfedilince zamme üzere mebni olur: Bu durumdaki izafete izafetten munkatı’ zarflar (izafetten kesilen zarflar) denir. قَبْلَ zarfı, hem cümleye hem de tek kelimeye (müfrede) muzâf olanlar grubundadır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
وَلَنْ تَجِدَ لِسُنَّةِ اللّٰهِ تَبْد۪يلاً
Cümle, atıf harfi وَ ‘la سُنَّةَ اللّٰهِ ‘a matuftur. لَنْ muzariyi nasb ederek manasını olumsuz istikbale çeviren tekid harfidir.
تَجِدَ fetha ile mansub muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri أنت ‘dir. لِسُنَّةِ car mecruru mahzuf ikinci mef’ûlü bihe mütealliktir.
اللّٰهِ lafza-i celâl muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. تَبْد۪يلاً mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
سُنَّةَ اللّٰهِ الَّت۪ي قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلُۚ
Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. سُنَّةَ mahzuf fiilin mef’ûlü mutlakıdır. Takdiri, سنَّ (Şekillendirdi) olan fiilin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır. Bu takdire göre cümle müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır.
سُنَّةَ için sıfat konumundaki has ismi mevsûl الَّت۪ي ’nin sılası olan قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلُ cümlesi, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır. قَدْ tahkik harfiyle tekid edilmiştir.
Veciz anlatım kastıyla gelen سُنَّةَ اللّٰهِ izafetinde lafza-i celale muzâf olan سُنَّةَ şan ve şeref kazanmıştır.
Ayette mütekellimin Allah Teâlâ olması sebebiyle lafza-i celâlde tecrîd ve korkutma kastı vardır. سُنَّةَ ‘nin, lafz-ı celâle izâfe edilmesi kıymetini ve makamını vurgular.
قَبْلُ cer mahallinde muzâftır. Kelimenin merfû oluşu muzâfun ileyhin mahzuf olduğunun işaretidir. Ötre muzâfun ileyhten ivazdır.
وَلَنْ تَجِدَ لِسُنَّةِ اللّٰهِ تَبْد۪يلاً
وَلَنْ تَجِدَ cümlesi atıf harfi وَ ile makabline matuftur. Menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır. لَنْ tekid ifade eder. Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret etmiştir.
Mef’ûl olan تَبْد۪يلاً ’deki tenvin kıllet ifade eder. Menfî siyakta nekre, umum ve şümule işarettir.
سُنَّةِ اللّٰهِ ifadesi önemine binaen tekrarlanmıştır. Bu tekrarda ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
Ayette mütekellim Allah Teâlâ’dır. Dolayısıyla lafza-i celâlde tecrîd sanatı, hükmün illetini belirtmek, verilen haberin kesinliğini ifade etmek ve ikazı artırmak için zamir makamında zahir ismin tekrarlanmasında ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.