لِيُنْفِقْ ذُوسَعَةٍ مِنْ سَعَتِه۪ۜ وَمَنْ قُدِرَ عَلَيْهِ رِزْقُهُ فَلْيُنْفِقْ مِمَّٓا اٰتٰيهُ اللّٰهُۜ لَا يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْساً اِلَّا مَٓا اٰتٰيهَاۜ سَيَجْعَلُ اللّٰهُ بَعْدَ عُسْرٍ يُسْراً۟
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | لِيُنْفِقْ | nafaka versin |
|
2 | ذُو | sahip (olan) |
|
3 | سَعَةٍ | geniş imkana |
|
4 | مِنْ | göre |
|
5 | سَعَتِهِ | genişliğine |
|
6 | وَمَنْ | ve kimse |
|
7 | قُدِرَ | kısıtlı olan |
|
8 | عَلَيْهِ | aleyhine |
|
9 | رِزْقُهُ | rızkı |
|
10 | فَلْيُنْفِقْ | versin |
|
11 | مِمَّا | şeyden |
|
12 | اتَاهُ | kendisine verdiği |
|
13 | اللَّهُ | Allah’ın |
|
14 | لَا |
|
|
15 | يُكَلِّفُ | sorumlu tutmaz |
|
16 | اللَّهُ | Allah |
|
17 | نَفْسًا | bir kişiye |
|
18 | إِلَّا | başkasıyla |
|
19 | مَا |
|
|
20 | اتَاهَا | verdiğinden |
|
21 | سَيَجْعَلُ | yaratacaktır |
|
22 | اللَّهُ | Allah |
|
23 | بَعْدَ | sonra |
|
24 | عُسْرٍ | bir güçlükten |
|
25 | يُسْرًا | bir kolaylık |
|
لِيُنْفِقْ ذُوسَعَةٍ مِنْ سَعَتِه۪ۜ
Fiil cümlesidir. لِ emir lam’ıdır. يُنْفِقْ sükun ile meczum muzari fiildir. ذُو fail olup harfle îrab olan beş isimden biri olup ref alameti و ‘dır. سَعَةٍ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
مِنْ سَعَتِه۪ car mecruru يُنْفِقْ fiiline mütealliktir. Muttasıl zamir ه۪ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
يُنْفِقْ fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi نفق ’dir.
إِفْعَال babı fiile tadiye (geçişlilik), kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak), mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazen de fiilin mücerret manasını ifade eder.
وَمَنْ قُدِرَ عَلَيْهِ رِزْقُهُ فَلْيُنْفِقْ مِمَّٓا اٰتٰيهُ اللّٰهُۜ
وَ atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
مَنْ iki muzari fiili cezm eden şart ismi olup mübteda olarak mahallen merfûdur.
قُدِرَ şart fiili olup fetha üzere mebni meçhul mazi fiildir. Mahallen meczumdur. عَلَيْهِ car mecruru قُدِرَ fiiline mütealliktir. رِزْقُهُ naib-i fail olup lafzen merfûdur. Muttasıl zamir هُ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
فَ şartın cevabının başına gelen rabıta harfidir. لْ emir lam’ıdır. يُنْفِقْ sükun ile meczum muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. مَّٓا müşterek ism-i mevsûl مِنْ harf-i ceriyle يُنْفِقْ fiiline mütealliktir. İsm-i mevsûlun sılası اٰتٰيهُ ‘dir. Îrabdan mahalli yoktur.
اٰتٰيهُ elif üzere mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir هُ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. اللّٰهُ lafza-i celâl fail olup lafzen merfûdur.
يُنْفِقْ fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi نفق ’dir.
اٰتٰيهُ fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi أتي ‘dır.
إِفْعَال babı fiile tadiye (geçişlilik), kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak), mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazen de fiilin mücerret manasını ifade eder.
لَا يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْساً اِلَّا مَٓا اٰتٰيهَاۜ
Fiil cümlesidir. لَا nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. يُكَلِّفُ damme ile merfû muzari fiildir. اللّٰهُۜ lafza-i celâl fail olup lafzen merfûdur. نَفْساً mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
اِلَّا hasr edatıdır. Müşterek ism-i mevsûl مَٓا ikinci mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. İsm-i mevsûlun sılası اٰتٰيهَا ‘dir. Îrabdan mahalli yoktur. Aid zamir mahzuftur. Takdiri, آتاه إيّاه (Ona verdi) şeklindedir.
اٰتٰيهَا elif üzere mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir هَا mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
يُكَلِّفُ fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil tef’il babındandır. Sülâsîsi كلف ’dir.
Bu bab fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.
اٰتٰيهَا fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi أتي ’dir.
إِفْعَال babı fiile tadiye (geçişlilik), kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak), mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazen de fiilin mücerret manasını ifade eder.
سَيَجْعَلُ اللّٰهُ بَعْدَ عُسْرٍ يُسْراً۟
Fiil cümlesidir. Fiilinin başındaki سَ harfi tekid ifade eden istikbal harfidir.
يَجْعَلُ damme ile merfû muzari fiildir. اللّٰهُۜ lafza-i celâl fail olup lafzen merfûdur.
يَجْعَلُ değiştirme anlamında kalp fiili üç şekilde gelir:
1. Bir şeyden başka bir şey meydana getirmek 2. Bir halden başka bir hale geçmek
3. Bir şeyle başka bir şeye hükmetmek. Bu ayette “bir halden başka bir hale geçmek” manasında kullanılmıştır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
بَعْدَ zaman zarfı mahzuf ikinci mef’ûlun bihe mütealliktir. عُسْرٍ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. يُسْراً۟ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
لِيُنْفِقْ ذُوسَعَةٍ مِنْ سَعَتِه۪ۜ وَمَنْ قُدِرَ عَلَيْهِ رِزْقُهُ فَلْيُنْفِقْ مِمَّٓا اٰتٰيهُ اللّٰهُۜ
Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir.
Cümle öncesindeki iddet dönemindeki kadınların ve emzirecek olan kadınların nafaka hükümleri için tezyîldir. (Âşûr)
Emir üslubunda talebî inşaî isnaddır.
Emir ve Nehiylerin Aciliyet İfade Edip Etmeme Durumları:
- Emirler aciliyet veya tehir ifade etmezler. Sadece bir şeyin yapılmasını isterler.
- Nehiyler aciliyet ifade ederler. Yasaklanan şeyden hemen uzaklaşılmasını isterler. (Hasan Karakaya, Fıkıh usulü, s. 558-559)
لِ , muzariyi cezm eden, gaibe emir lamıdır.
لِيُنْفِقْ ’nin faili olan ذُوسَعَةٍ , izafet formunda gelerek az sözle çok anlam ifade etmiştir. Muzâfun ileyh olan سَعَةٍ ‘in nekreliği, nev içindir.
سَعَةٍ kelimesinin tekrarında ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
مِنْ سَعَتِه۪ۜ sözündeki مِنْ harfi ibtidaiyye (başlangıç) manasındadır. (Âşûr)
سَعَةٍ - سَعَتِه۪ۜ kelimeleri arasında cinas-ı iştikak ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
Şart üslubunda gelen وَمَنْ قُدِرَ عَلَيْهِ رِزْقُهُ فَلْيُنْفِقْ مِمَّٓا اٰتٰيهُ اللّٰهُ cümlesi, hükümde ortaklık nedeniyle makabline atfedilmiştir. Şart cümlesinde şart ismi olan مَنْ mübteda, قُدِرَ عَلَيْهِ رِزْقُهُ cümlesi haberdir. Sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesinde müsnedin fiil cümlesi olması, hükmü takviye ifade eder.
Haber olan قُدِرَ عَلَيْهِ رِزْقُهُ cümlesi, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafât, S.107)
قُدِرَ عَلَيْهِ رِزْقُهُ cümlesinin manası takdir edilmiş bir rızık kılındı, demektir.Yani belli bir miktarla sınırlandırılmış rızık demektir. Bu daraltmaktan kinayedir. (Âşûr)
قُدِرَ fiili meçhul bina edilmiştir. Meçhul bina edilen fiillerde mef’ûle dikkat çekme kastı vardır. Çünkü malum bina edildiğinde mef’ûl olan kelime meçhul binada naib-i fail olur.
Meçhul bina, naib-i failin bu fiilde bir dahli olmadığına işaret eder. (Dr. Adil Ahmet Sâbir er-Ruveynî, Teemmülat fi Sûret-i İbrahim, s. 127)
Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Car mecrur عَلَيْهِ , durumun onunla ilgili olduğunu vurgulamak için faile takdim edilmiştir.
فَ karinesiyle gelen فَلْيُنْفِقْ مِمَّٓا اٰتٰيهُ اللّٰهُ şeklindeki cevap cümlesi, emir üslubunda talebî inşaî isnaddır.
Mecrur mahaldeki müşterek ism-i mevsûl مَا , başındaki harf-i cerle birlikte يُنْفِقْ fiiline mütealliktir. Sılası olan اٰتٰيهُ اللّٰهُ cümlesi, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde اللّٰه isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.
Müsnedin ileyhin bütün esma-i hüsnaya ve kemâl sıfatlara şamil olan lafza-i celâlle marife olması telezzüz, teberrük ve haşyet duyguları uyandırmak içindir.
يُنْفِقْ - رِزْقُ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.
مِمَّٓا ‘daki مِنْ , ba’diyet ifade eder.
لَا يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْساً اِلَّا مَٓا اٰتٰيهَاۜ
Ta’liliyye olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. Ta’lil cümleleri ıtnâb sanatı babındandır.
Menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber inkârî kelamdır. Nefy harfi لَا ve istisna harfi اِلَّا ile oluşan kasr, cümleyi tekid etmiş ve cümle olumlu mana kazanmıştır. Kasr, fiille mef’ûlü arasındadır. Bu durumda kasr-ı sıfat ale’l-mevsûf olması caizdir. Yani fail tarafından gerçekleştirilen fiil, başka mef'ûllere değil zikredilen mef'ûle tahsis edilmiştir. O mef'ûlde vaki olan başka fiiller vardır. Kasr-ı mevsûf ale’s-sıfat olması da caizdir. Yani bu durumda fail, mef'ûl üzerinde gerçekleşen fiile tahsis edilmiştir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Ayette mütekellim Allah Teâlâ’dır. Dolayısıyla lafza-i celâlde tecrîd sanatı, hükmün illetini belirtmek için zamir makamında zahir ismin tekrarlanmasında ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
Müsnedün ileyhin bütün esma-i hüsnaya ve kemâl sıfatlara şamil olan lafza-i celâlle marife olması telezzüz, teberrük ve haşyet duyguları uyandırmak içindir.
Muzari fiil, teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Mef’ûl olan نَفْسًا ’deki nekrelik cins ve umum içindir.
Mef’ûl konumundaki müşterek ism-i mevsûl مَٓا ‘nın sılası olan اٰتٰيهَا cümlesi, sebat, temekkün ve istikrara işaret eden, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
سَيَجْعَلُ اللّٰهُ بَعْدَ عُسْرٍ يُسْراً۟
İstînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Cümleye dahil olan istikbal harfi سَ tekid ifade eder. Cümle, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır.
سَ ve سوف harfleri bilindiği gibi muzari fiile dahil olur ve gelecek zaman ifade ederler. سَ , yakın gelecek için kullanılırken سوف , uzak gelecek için kullanılır. Ancak bir vaat veya vaîde delalet eden muzari fiile dahil olurlarsa tekid ifade ederler.
Müsnedün ileyhin bütün esma-i hüsnaya ve kemâl sıfatlara şamil olan lafza-i celâlle marife olması telezzüz, teberrük ve muhabbet duyguları uyandırmak içindir.
Ayette mütekellim Allah Teâlâ’dır. Dolayısıyla lafza-i celâlde tecrîd sanatı, zamir makamında zahir ismin tekrarlanmasında ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
Zaman zarfı بَعْدَ , mahzuf ikinci mef’ûle mütealliktir. Mef’ûlün hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.
عُسْرٍ ve mef’ûl olan يُسْراً۟ kelimelerindeki nekrelik nev ve tazim ifade eder.
يُسْراً۟ - عُسْرٍ kelimeleri arasında tıbâk-ı îcab sanatı vardır.