Mülk Sûresi 12. Ayet

اِنَّ الَّذ۪ينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ بِالْغَيْبِ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَاَجْرٌ كَب۪يرٌ  ...

Görmedikleri hâlde Rablerinden korkanlar için bir bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 إِنَّ şüphesiz
2 الَّذِينَ kimseler
3 يَخْشَوْنَ saygılı olan(lar) خ ش ي
4 رَبَّهُمْ Rablerine ر ب ب
5 بِالْغَيْبِ görmedikleri halde غ ي ب
6 لَهُمْ onlar için vardır
7 مَغْفِرَةٌ bağış(lama) غ ف ر
8 وَأَجْرٌ ve mükafat ا ج ر
9 كَبِيرٌ büyük ك ب ر
 
Riyazus Salihin, 377 Nolu Hadis
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Başka bir gölgenin bulunmadığı Kıyamet gününde Allah Teâlâ, yedi  insanı, arşının gölgesinde barındıracaktır:
Âdil devlet başkanı,
Rabbına kulluk ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen genç,
Kalbi mescidlere bağlı müslüman,
Birbirlerini Allah için sevip buluşmaları da ayrılmaları da Allah için olan iki insan,
Güzel ve mevki sahibi bir kadının beraber olma isteğine “Ben Allah’tan korkarım” diye yaklaşmayan yiğit,
Sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği kadar gizli sadaka veren kimse,
Tenhâda Allah’ı anıp göz yaşı döken kişi.”
(Buhâri, Ezan 36, Zekât 16, Rikak 24, Hudûd 19; Müslim, Zekât 91. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 53; Nesâî, Kudât 2)
 

اِنَّ الَّذ۪ينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ بِالْغَيْبِ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَاَجْرٌ كَب۪يرٌ


İsim cümlesidir.  اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.  الَّذ۪ينَ  cemi müzekker has ism-i mevsûl  اِنَّ ‘nin ismi olarak mahallen mansubdur. İsm-i mevsûlun sılası  يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ ‘dir. Îrabdan mahalli yoktur. 

يَخْشَوْنَ  fiili  نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.  رَبَّهُمْ  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Muttasıl zamir  هُمْ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.  بِالْغَيْبِ  car mecruru,  يَخْشَوْنَ  fiiline mütealliktir.   

لَهُمْ مَغْفِرَةٌ  cümlesi  اِنَّ ‘nin haberi  olarak mahallen merfûdur. 

لَهُمۡ  car mecruru mahzuf mukaddem habere mütealliktir.

مَغْفِرَةٌ  muahhar mübteda olup lafzen merfûdur. اَجْرٌ  kelimesi atıf harfi  وَ ’la  مَغْفِرَةٌ ’e matuftur. كَب۪يرٌ  kelimesi ise اَجْرٌ ’un sıfatıdır.

Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t ( النَّعَتُ )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut ( المَنْعُوتُ ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.

Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.

Sıfat mevsûfuna: cinsiyet, adet, marifelik - nekrelik ve îrab bakımından uyar.

Sıfat iki kısma ayrılır: 1. Hakiki sıfat  2. Sebebi sıfat

Hakiki sıfat: 1- Müfred olan sıfatlar  2- Cümle olan sıfatlar olmak üzere ikiye ayrılır.

1. Müfred olan sıfatlar: Müfred olan sıfatlar genellikle ism-i fail, ism-i mef’ûl, mübalağalı ism-i fail, sıfat-ı müşebbehe, ism-i tafdil, masdar, ism-i mensub ve sayı isimleri şeklinde gelir.

Gayrı akil (akılsız çoğullar) mevsûf olarak geldiğinde sıfatını müfred müennes olarak da alır.

2. Cümle olan sıfatlar: 1- İsim cümlesi olan sıfatlar, 2- Fiil cümlesi olan sıfatlar, 3- Şibh-i cümle olan sıfatlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

اِنَّ الَّذ۪ينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ بِالْغَيْبِ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَاَجْرٌ كَب۪يرٌ

 

Beyanî istînâf olan cümle, itirâziyyedir. (Âşûr)

İstînâfiyye olarak fasılla gelen ayetin ilk cümlesi,  اِنَّ  ile tekid edilmiş sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.

اِنَّ ’nin isminin ism-i mevsûlle gelmesi, habere dikkat çekmek yanında arkadan gelen habere dikkat çekmek ve bahse konu olanları tazim içindir.

Müsnedün ileyh makamındaki has ism-i mevsûl  الَّذ۪ينَ ’nin sılası olan  يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ    cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Veciz ifade kastına matuf  رَبَّهُمْ  izafetinde Rabb isminin haşyet duyanlara ait zamire muzâf olmasıyla onlar şan ve şeref kazanmıştır.

Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde  رَبِّ  isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.

بِالْغَيْبِ  car mecruru  يَخْشَوْنَ  fiilinin failinden mahzuf hale mütealliktir. Halin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.

لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَاَجْرٌ كَب۪يرٌ  cümlesi  اِنَّ ‘nin haberidir. Mübteda ve haberden müteşekkil, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır.  

Cümlede takdim-tehir ve îcâz-ı hazif sanatı vardır.  لَهُمْ , mahzuf mukaddem habere mütealliktir.  مَغْفِرَةٌ , muahhar mübtedadır. Mübtedanın ve ona matuf olan  اَجْرٌ ’un nekre gelişi nev, kesret ve tazim ifade eder. 

Muahhar mübtedaya matuf olan  اَجْرٌ ’un atıf sebebi tezâyüftür.

اَجْرٌ  için sıfat olan  كَب۪يرٌ۟ , mevsûfunun sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan tetmim ıtnâbı sanatıdır.

كَب۪يرٌ  sıfat-ı müşebbehe kalıbında gelerek mübalağa ifade etmiştir. Bu kalıp bu vasfın mevsufta sürekli varlığına, sıfatın mevsufun bir parçası gibi ondan ayrılmayan bir özelliği olduğuna işaret eder.

İsim cümleleri, mübteda ve haberden oluşur. Zaman ifade etmez. Asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi) 

اَجْرٌ  ve  مَغْفِرَةٌ  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.

6. ayetteki  لِلَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِرَبِّهِمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ  (Rablerini inkâr edenler için cehennem azabı vardır.) ve  اِنَّ الَّذ۪ينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ بِالْغَيْبِ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ (Görmeden Rablerinden korkanlara gelince, onlar için bağışlanma vardır.) ayeti arasında mukabele sanatı vardır. Bu da güzelleştirici edebî sanatlardandır. (Safvetü’t Tefâsir)

Bu ayet, mümin kimsenin bütün günahlardan korunan kimse olduğuna işaret eden bir ifadedir. Çünkü, hiç kimsenin bulunmadığı yerlerde, Allah'a asi olmaktan korunan kimse, insanların, kendisini görebilecekleri yerde, şüphesiz ki günahlardan haydi haydi korunur! Alimlerimiz, fasıklarla ilgili ilâhi azabın sonlu olduğuna dair bu ayetle istidlal ederek şöyle demişlerdir: "Ayet, böylesi bir haşyeti ve korkuyu duyan kimseler için büyük bir mükâfatın olduğuna delalet etmektedir. (Fahreddin er-Râzî)