Hâkka Sûresi 43. Ayet

تَنْز۪يلٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ  ...

O, âlemlerin Rabbi tarafından indirilmedir.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 تَنْزِيلٌ indirilmiştir ن ز ل
2 مِنْ tarafından
3 رَبِّ Rabbi ر ب ب
4 الْعَالَمِينَ alemlerin ع ل م
 

“Görebildikleriniz ve göremedikleriniz” ifadesi, varlık âleminde, görüleni ve görülemeyeni ile üzerine yemin edilmeye değer ne varsa tamamını, meselâ yüce Allah’ın zâtı, sıfatları ve evrende O’nun kudretini gösteren maddî ve mânevî varlıkları, yer ve gök cisimlerini, insanlar, melekler, cinler, âhiret âlemi vb. varlıkları kapsamaktadır.

Kur’an’ı tebliğ eden Hz. Peygamber’e müşriklerden bazıları şair, bazıları da kâhin diyorlardı. Bu sebeple yüce Allah burada yaptığı yeminle Kur’an-ı Kerîm’in bir şair veya kâhin sözü değil, değerli bir elçinin sözü olduğunu vurgulamıştır. Ayrıca söz sanatı bakımından da Kur’an’ın şiir olmadığını, kâhin sözüne benzemediğini bazan kendileri de itiraf ettikleri halde müşrikler ondan ne ibret almışlar ne de onun ilâhî kelâm olduğuna inanmışlardır (Resûlullah’ın içinde yaşadığı toplumda “şair” kelimesinin kullanıldığı özel anlam hakkında bk. Yâsîn 36/69). Müfessirlerin çoğunluğu Resûlullah hakkında söylenilen şair ve kâhin sözlerini dikkate alarak 40. âyetteki, “değerli elçi”den maksadın Hz. Peygamber olduğu kanaatine varmışlardır. Tekvîr sûresinin 19. âyeti de aynı lafızları taşır; fakat çoğunluğun yorumuna göre orada elçiden maksat Cebrâil’dir. Aslında bu iki yorum arasında bir çelişki yoktur. Zira Kur’an’ı Hz. Peygamber’e Cebrâil getirmiş, o da tebliğ etmiştir. Bu sebeple Tekvîr sûresindeki âyetin bağlamına Cebrâil, buradaki bağlama ise Hz. Peygamber uygun düşmektedir. Gerçekte Kur’an Allah’ın kelâmıdır; nitekim 43. âyette âlemlerin rabbi katından indirilmiş olduğu açıkça ifade buyurulmuştur. Buna göre Cebrâil ve Hz. Peygamber Allah’ın kelâmını kullarına ulaştırmada aracı oldukları için 40. âyette söz onlara nisbet edilmiştir (bk. Râzî, XXX, 117).

Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 449-450
 

تَنْز۪يلٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ


İsim cümlesidir.  تَنْز۪يلٌ  mahzuf mübtedanın haberi olup lafzen merfûdur. Takdiri, هو (O)‘dir. مِنْ رَبِّ  car mecruru  تَنْز۪يلٌ ‘e mütealliktir. 

Aynı zamanda muzâftır.  الْعَالَم۪ينَ  muzâfun ileyh olup cer alameti  ي ‘dir. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanır.
 

تَنْز۪يلٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ


Beyanî istînâf olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir.

Mübteda ve haberden oluşmuş sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. Takdiri هو  olan mübteda mahzuftur. 

مِنْ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ  car mecruru haber olan  تَنْز۪يلٌ ‘e mütealliktir.

İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

تَنْز۪يلٌ , mezid  تفعيل  babının masdar vezninde gelerek mübalağa ifade etmiştir.

Veciz ifade kastına matuf  رَبِّ الْعَالَم۪ينَ  izafetinde  رَبِّ  lafzına muzâf olması  الْعَالَم۪ينَ ’ye tazim ve teşrif ifade eder.

Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde Rabb isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.

Lafza-i celâlin alem ismiyle değil de  رَبِّ الْعَالَم۪ينَ  vasfıyla ifade edilmesi; O’nun muhatapların rabbi, şairlerin rabbi, tazim edilen kâhinlerin rabbi olduğuna tenbih içindir. (Âşûr)