قَالُٓوا اِنَّٓا اِلٰى رَبِّنَا مُنْقَلِبُونَۚ
Firavun’un, öldürmeye kadar varan ağır tehditleri karşısında, eski sihirbazlar ve yeni müminler, hakikat üzere sebat gösterip inancına bağlı kalarak ölmenin, korkaklık göstererek münafıkça yaşamaktan daha şerefli bir tutum olduğunu cesaretle dile getirdiler ve bütün olacak kötü şeylere karşı metanetle direnmelerini sağlayacak bol sabırlar ihsan etmesi için Cenâb-ı Hakk’a niyazda bulundular. Kur’an’ın vermek istediği mesajla doğrudan ilgisi bulunmadığı için, ilgili âyetlerde, Firavun’un onlara açıkladığı cezaları uygulayıp uygulamadığı hakkında bilgi verilmemiştir.
Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 2 Sayfa: 571
قَالُٓوا اِنَّٓا اِلٰى رَبِّنَا مُنْقَلِبُونَۚ
Fiil cümlesidir. قَالُٓوا damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
Mekulü’l-kavl cümlesi اِنَّٓا اِلٰى رَبِّنَا ’dır. قَالُٓوا fiilinin mef'ûlün bihi olarak mahallen mansubtur.
اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder. نَا mütekellim zamiri اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubtur.
اِلٰى رَبِّنَا car mecruru مُنْقَلِبُونَ’ye müteallıktır. Mütekellim zamiri نَا muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
مُنْقَلِبُونَ kelimesi اِنَّ ’nin haberi olup ref alameti وَ ’dır. Cemi müzekker kelimeler harfle îrablanır.
مُنْقَلِبُونَ sülâsi mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan infiâl babının ism-i failidir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
قَالُٓوا اِنَّٓا اِلٰى رَبِّنَا مُنْقَلِبُونَۚ
Bu cümle istînâf olarak gelmiş, sihirbazların imanlarının sabit olduğunu ifade etmiştir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
قَالُٓوا fiilinin mekulü’l-kavli olan اِنَّٓا اِلٰى رَبِّنَا مُنْقَلِبُونَۚ, sübut ifade eden isim cümlesi formunda gelmiştir. Faide-i haber inkârî kelamdır.
Car-mecrur اِلٰى رَبِّنَا, önemine binaen amili olan مُنْقَلِبُونَۚ ‘ye takdim edilmiştir. Bu takdim sebebiyle kasr manası ifade edilmiştir. Kasr-ı sıfat ale’l-mevsuftur. Dönüşün sadece O’na olduğu ifade edilmiştir.
Muzâfun ileyhe şeref ifade eden رَبِّنَا izafeti, mütekellimin, Allah Teâlâ’nın rububiyyet sıfatına sığınma isteğine işaret eder.
İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Meâni İlmi)
[Biz zaten Rabbimize dönmekteyiz] ifadesi birkaç şekilde anlaşılabilir:
*“Biz ölümü umursamıyoruz. Çünkü ölerek Rabbimize ve O’nun rahmetine kavuşup senden ve seninle yüz yüze bakmaktan kurtulacağız.” demek istemişlerdir.
* Hesap günü Allah’a dönerek huzuruna çıkacağız ve maruz kaldığımız bu şiddetli cezanın, çaprazlama kesilme ve asılmanın ödülünü O bize orada verecek.
* [Sen dahil] hepimiz, Allah’a döneceğiz ve O, aramızda hükmedecek.
* Biz önünde sonunda mutlaka ölüp Allah’ın huzurunda toplanacağız; yani sen bize zaten mecburen yaşayacağımız şeyden başkasını yapamazsın. (Keşşâf)
Bu cümle şu manalara gelebilmektedir:
1. Biz nasıl olsa öleceğiz, sen istesen de istemesen de öleceğiz. Bu bakımdan başımıza gelmesi muhakkak olan ölüm, ölmek bakımından ha senin tarafından olmuş ha olmamış, bizce aynıdır. Sebepler değişik olsa da ölüm bir ve muhakkak. Senin bizi ölümden kurtaramayacağın da muhakkak. Bundan dolayı senin bu tehdidin hükümsüz ve anlamsızdır.
2. Sen bizi keser, asarsan, biz şehit olur ve muhakkak Rabbimizin rahmetine ve sevabına kavuşuruz. Binaenaleyh bu tehdidinden korkmak şöyle dursun, hak yolunda can vermeyi cana minnet sayarız.
3. Biz ölüp de sen sağ kalacak değilsin. Hiç şüphe yok ki gerek biz ve gerek sen hepimiz ölüp Rabbimizin huzuruna varacağız. Binaenaleyh o aramızda hüküm verecektir. Haklıyı haksızı, zalim ile mazlumu ayıracaktır. (Elmalılı Hamdi Yazır)