نَذ۪يراً لِلْبَشَرِۙ
نَذ۪يراً لِلْبَشَرِۙ
نَذ۪يراً kelimesi اِحْدَى ‘dan hal olup fetha ile mansubdur. لِلْبَشَرِ car mecruru نَذ۪يراً ‘e mütealliktir.
Hal, cümlede failin, mef’ûlun veya her ikisinin durumunu bildiren lafızlardır (kelime veya cümle). Hal, “nasıl?” sorusunun cevabıdır. Halin durumunu açıkladığı kelimeye “zül-hal” veya “sahibu’l-hal” denir. Umumiyetle hal nekre, sahibu’l hal marife olur. Hal mansubdur. Türkçeye “…rek, …rak, …dığı, halde iken, olduğu halde” gibi ifadelerle tercüme edilir. Sahibu’l hal açık isim veya zamir olduğu gibi müstetir (gizli) zamir de olabilir. Hali sahibu’l hale bağlayan zamire rabıt zamiri denir. Bu zamir bariz (açık), müstetir (gizli) veya mahzuf (hazf edilmiş) olarak gelir.
Hal sahibu’l-hale ya و (vav-ı haliye) ya zamirle veya her ikisi ile bağlanır. Hal üçe ayrılır: 1. Müfred olan hal (Müştak veya camid), 2. Cümle olan hal (İsim veya fiil), 3. Şibh-i cümle olan hal (Harf-i cerli veya zarflı isim). (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
نَذ۪يراً لِلْبَشَرِۙ
نَذ۪يراً , önceki ayetteki لَاِحْدَى ’daki gizli zamirden haldir. Hal anlamı zenginleştiren ıtnâb sanatıdır.
لِلْبَشَرِ ‘nin müteallakı olan نَذ۪يراً , masdar vezninde gelerek mübalağa ifade etmiştir.
Bu ayetten kasıt, cehennem ateşidir. Yani nitelikleri belirtilen bu cehennem ateşi insanlar için bir uyarıcıdır. (Rûhu’l Beyân)