ذٰلِكُمْ فَذُوقُوهُ وَاَنَّ لِلْكَافِر۪ينَ عَذَابَ النَّارِ
İnkâr edenlere karşı Allah’ın müminleri desteklemesi, inkârcıların köklerini kazımalarını, “boyunlarının üzerinden vurmalarını, onların bütün parmaklarına vurmalarını”; yani onları savaşamayacak derecede etkisiz hale getirmelerini (bk. Şevkânî, II, 333) istemesi, inkâr günahının veya suçunun cezası değildir; çünkü dünyada insanların inanma ve inkâr etme hürriyetleri vardır. Bu şiddetli mukabelenin sebebi inkârcıların, din ve vicdan hürriyetini çiğnemeleri, Allah’ın dinine, müminlerin dinî hayatlarına karşı cephe oluşturmaları, baskı uygulamaları, savaş ilân etmeleridir. Yalnızca inkâr etmenin, hak dine uymayan bir dünya görüşünü ve hayat tarzını benimsemenin cezası ise âhirette verilecektir.
Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 2 Sayfa: 671
ذٰلِكُمْ فَذُوقُوهُ وَاَنَّ لِلْكَافِر۪ينَ عَذَابَ النَّارِ
İsim cümlesidir. İşaret ismi ذٰلِكُمُ , mübteda olarak mahallen merfûdur. ل harfi buud yani uzaklık bildiren harf, ك ise muhatap zamiridir.
Mübtedanın haberi mahzuftur. Takdiri; واقع أو مستحقّ (Vuku bulucudur veya müstehaktır.) şeklindedir.
فَ ile mukadder istînâfa matuftur. Takdiri, تنبّهوا فذوقوه (Dikkat edin, aksi halde onu tadın) şeklindedir. ذُوقُوهُ fiili ن ’un hazfiyle emir fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
Muttasıl zamir هُ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubtur.
وَ atıf harfidir. أَنَّ masdar harfidir. İsim cümlesine dahil olur. İsmini nasb haberini ref yapar, cümleye masdar anlamı verir.
أَنَّ ve masdar-ı müevvel mahzuf mübtedanın haberi olarak mahallen merfûdur. Takdiri; المحتّم أو الواجب (Kesindir veya görevdir.) şeklindedir. Veya mahzuf haberin mübtedası olarak mahallen merfûdur. Takdiri; محتّم أي استقرار عذاب النار للكافرين محتّم (Kaçınılmazdır yani kâfirler için ateş azabı kaçınılmazdır.) şeklindedir.
لِلْكَافِر۪ينَ car mecruru اَنَّ ‘nin mahzuf mukaddem haberine müteallıktır. اَلْكَافِر۪ينَ ‘nin cer alameti ى harfidir. Çünkü cemi müzekker salimler harfle îrablanırlar.
عَذَابَ kelimesi اَنَّ ‘nin muahhar ismi olup lafzen mansubtur. النَّارِ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
الْكَافِر۪ينَ kelimesi sülâsî mücerred olan كفر fiilinin ism-i failidir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
ذٰلِكُمْ فَذُوقُوهُ وَاَنَّ لِلْكَافِر۪ينَ عَذَابَ النَّارِ
İstînâfiyye olarak fasılla gelen ayetin ilk cümlesinde îcâz-ı hazif sanatı vardır. ذٰلِكَ mahzuf haberin mübtedasıdır. Takdiri, واقع أو مستحقّ (Vaki olmuştur veya müstehaktır.) olabilir. Mahzufla birlikte cümle sübut ifade eden isim cümlesi olup faide-i haber ibtida-i kelamdır.
Müsnedün ileyhin işaret ismiyle marife olması, işaret edilenin önemini vurgular ve ona tahkir ifade eder.
ذٰلِكُمْ , bir durak gibidir. ”Bu olmuştur” gibi bir anlamı vardır.
ذٰلِكُمْ ‘deki كَ , Peygambere (sav) ya da her bir kimseye hitaptır. ذٰلِكُمْ ‘daki zamir ise gaipten muhataba iltifat sanatıyla kâfirlere aittir. (Keşşâf)
İşaret isminde istiare vardır. ذٰلِكُمْ ile duruma işaret edilmiştir. Bilindiği gibi işaret ismi, mahsus şeyler için kullanılır. Ama burada olduğu gibi aklî şeyler için kullanıldığında istiare olur. Câmi’; her ikisinde de ‘‘vücudun tahakkuku’’dur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Beyân İlmi)
فَذُوقُوهُ cümlesi mukadder istînâfa فَ ile atfedilmiştir. Takdiri, تنبّهوا فذوقوه.. (Dikkat edin ve onu tadın) olabilir. Emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.
فَذُوقُوهُ [Onu tadın!] tehekkümî istiaredir. Azap, acı bir yiyeceğe benzetilip bu yiyecek hazf edilmiş, levazımı olan tatmak zikredilmiştir. Gerçek anlamda tatmak, duyu organı ile algılamak demektir. Burada tatma fiili kişinin azabı ne kadar kuvvetle hissettiğini ifade eder. Câmi’, hissetmektir.
وَ atıf harfidir. أَنَّ ve masdar-ı müevvel, önceki istînâfa matuftur. Cümlede îcâz-ı hazif ve takdim-tehir sanatları vardır.
اَنّ , لِلْكَافِر۪ينَ ’nin mahzuf mukaddem haberine müteallıktır. اَنَّ , عَذَابَ النَّارِ ‘nin muahhar ismidir. اَنَّ ile tekid edilmiş sübut ifade eden masdar-ı müevvel, faide-i haber inkârî kelamdır.
لِلْكَافِر۪ينَ ‘deki marifelik istiğrak içindir. Tezyil cümlesidir.(Âşûr)
اللّٰهَ - رَسُولَهُ kelimeleri arasında mÜrâât-ı nazîr sanatı, bu kelimelerin tekrarında reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatı vardır.
Zamir makamında zahir isme iltifat edilerek ‘kâfirler için’ denilmesiyle, onların kâfir olduğu vurgulanmıştır.
Son cümle ibhamdan sonra izah sadedindedir. Kâfirlerin tadacakları şeyin açıklaması yapılmıştır.