Tevbe Sûresi 6. Ayet

وَاِنْ اَحَدٌ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَ اسْتَجَارَكَ فَاَجِرْهُ حَتّٰى يَسْمَعَ كَلَامَ اللّٰهِ ثُمَّ اَبْلِغْهُ مَأْمَنَهُۜ ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ قَوْمٌ لَا يَعْلَمُونَ۟  ...

Eğer Allah’a ortak koşanlardan biri senden sığınma talebinde bulunursa, Allah’ın kelâmını işitebilmesi için ona sığınma hakkı tanı. Sonra da onu güven içinde olacağı yere ulaştır. Bu, onların bilmeyen bir kavim olmaları sebebiyledir.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَإِنْ ve eğer
2 أَحَدٌ birisi ا ح د
3 مِنَ -dan
4 الْمُشْرِكِينَ ortak koşanlar- ش ر ك
5 اسْتَجَارَكَ aman dilerse ج و ر
6 فَأَجِرْهُ onu yanına al ج و ر
7 حَتَّىٰ ta ki
8 يَسْمَعَ işitsin س م ع
9 كَلَامَ sözünü ك ل م
10 اللَّهِ Allah’ın
11 ثُمَّ sonra
12 أَبْلِغْهُ onu ulaştır ب ل غ
13 مَأْمَنَهُ güvenli bir yere ا م ن
14 ذَٰلِكَ böyle (yap)
15 بِأَنَّهُمْ çünkü onlar
16 قَوْمٌ bir topluluktur ق و م
17 لَا
18 يَعْلَمُونَ bilmez ع ل م
 

وَاِنْ اَحَدٌ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَ اسْتَجَارَكَ فَاَجِرْهُ حَتّٰى يَسْمَعَ كَلَامَ اللّٰهِ ثُمَّ اَبْلِغْهُ مَأْمَنَهُۜ

 

وَ  atıf harfidir.  اِنْ  şart harfi iki muzari fiili cezm eder.  اَحَدٌ  kelimesi mahzuf fiilin faili olup lafzen merfûdur. Takdiri,  استجارك (Sana sığınırsa) şeklindedir.

مِنَ الْمُشْرِك۪ينَ  car mecruru  اَحَدٌ’un mahzuf sıfatına müteallıktır.

اسْتَجَارَكَ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri  هُو ’dir.

Muttasıl zamir  كَ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubtur.

فَ  şartın cevabının başına gelen rabıta harfidir.  اَجِرْهُ  sükun üzere mebni emir fiildir. Fail ise müstetir zamir  أنت’dir.

Muttasıl zamir  هُ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubtur. 

حَتّٰى  gaye bildiren cer harfidir.  يَسْمَعَ  fiilini gizli  اَنْ  ile nasb ederek anlamını masdara çevirmiştir.

اَنْ  ve masdar-ı müevvel, cer mahallinde  اَجِرْهُ  fiiline müteallıktır.

يَسْمَعَ  mansub muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  هُو ’dir.

كَلَامَ  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubtur.  اللّٰهِ  lafza-i celâli, muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. 

اَنْ  harfi 6 yerde gizli olarak gelebilir: 1) Harf-i cer olan (حَتّٰٓى)’dan sonra, 2) Atıf olan اَوْ ’den sonra, 3) Lam-ı cuhûddan sonra, 4) Lam-ı ta’lilden (sebep bildiren لِ) sonra, 5) Vav-ı maiyye (وَ)’den sonra, 6) Sebep fe (فَ)’sinden sonra. Burada harf-i cerden sonra geldiği için gizlenmiştir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

ثُمَّ  hem zaman açısından hem de rütbe (bir mertebeden bir mertebeye geçiştir.)  açısından terahi ifade eder. (Âşûr)

Atıf harflerinden biri kullanılarak iki kelimeyi veya iki cümleyi birbirine bağlamaya atf-ı nesak denir. Atıf harfinden önce gelene matufun aleyh, sonra gelene matuf denir. Matuf ve matufun aleyh arasında îrab bakımından, sıyga bakımından, cümlelerin haberî veya inşaî olması bakımından uyum olur. Mana bakımından aralarında uygunluk varsa fiil isme atfedilebilir. Müstetir zamir atıf olmaz.

Matufun îrabı her zaman için matufun aleyhe uyar. 

ثُمَّ : Matuf ve matufun aleyh arasında hem sıra olduğunu hem de fiillerin meydana gelişi arasında uzun bir sürenin bulunduğunu gösterir. Süre bakımından  فَ   harfinin zıttıdır.

ثُمَّ  ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

اَبْلِغْهُ  sükun üzere mebni emir fiildir. Fail ise müstetir zamir  أنت ’dir.

Muttasıl zamir  هُ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubtur.  مَأْمَنَهُ  ikinci mef’ûlun bih olup fetha ile mansubtur.

Muttasıl zamir  هُ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

اسْتَجَارَ  fiili, sülâsî mücerrede üç harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İstif’âl babındadır. Sülâsîsi جور’dir.

Bu bab fiile talep, tehavvül, vicdan, mutavaat, ittihaz ve itikat gibi anlamları katar.

اَبْلِغْهُ   fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’al babındandır. Sülâsîsi  بلغ ’dir.

İf’al babı fiile tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazen de fiilin mücerret manasını ifade eder. 

  

  ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ قَوْمٌ لَا يَعْلَمُونَ۟

 

İşaret ismi  ذَ ٰ⁠لِكَ  mübteda olup mahallen merfûdur.  ل  harfi buud yani uzaklık bildiren harf,  ك  ise muhatap zamiridir.

أَنَّ  masdar harfidir. İsim cümlesine dahil olur. İsmini nasb haberini ref yapar, cümleye masdar anlamı verir.

أَنَّ  ve masdar-ı müevvel mecrur mahalde olup  بِ  harf-i ceriyle birlikte  ذَ ٰ⁠لِكَ ’nin mahzuf haberine müteallıktır.  بِ  harf-i ceri, sebebiyyedir.

هُمْ  muttasıl zamiri  أَنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubtur.  قَوْمٌ  kelimesi  أَنَّ ’nin haberi olup lafzen merfûdur.

لَا يَعْلَمُونَ۟  cümlesi  قَوْمٌ  kelimesinin sıfatı olarak mahallen merfûdur.  لَا  nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır

يَعْلَمُونَ۟  fiili,  نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
 

وَاِنْ اَحَدٌ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَ اسْتَجَارَكَ فَاَجِرْهُ حَتّٰى يَسْمَعَ كَلَامَ اللّٰهِ ثُمَّ اَبْلِغْهُ مَأْمَنَهُۜ 

 

Ayet, …فَاِنْ تَابُوا  cümlesine matuftur. Şart üslubunda talebî inşâî isnaddır. Şart cümlesinde îcâz-ı hazif sanatı vardır.  اَحَدٌ, takdiri   اسْتَجَارَكَ  (Senden sığınma isterse) olan mahzuf fiilin failidir.

اَحَدٌ  lafzının müsnedine takdim edilmesi önemine binaendir. Buradaki nekre nev içindir. (Âşûr)

Cevap cümlesi  فَاَجِرْهُ حَتّٰى يَسْمَعَ كَلَامَ اللّٰهِ, emir üslubunda talebî inşâî isnaddır. 

Gaye bildiren harf-i cer  حَتّٰى’nın gizli  أنْ’le masdar yaptığı  يَسْمَعَ كَلَامَ اللّٰهِ  cümlesi , mecrur mahalde olup başındaki  حَتّٰى  ile birlikte  فَاَجِرْهُ  fiiline müteallıktır. Masdar-ı müevvel cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Şartın cevabına  ثُمَّ  ile  اَبْلِغْهُ مَأْمَنَهُۜ  cümlesi, emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.

كَلَامَ اللّٰهِ  izafetinde Allah lafzına muzâf olan  كَلَامَ, şan ve şeref kazanmıştır.

اسْتَجَارَكَ - اَجِرْهُ  arasında cinas ve reddü'l-acüz ale's-sadr vardır.


 ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ قَوْمٌ لَا يَعْلَمُونَ۟

 

Ta’liliyye olarak fasılla gelen cümlede fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. Müsnedin işaret ismiyle marife olması, işaret edilene tahkir ifade eder.

Cümlenin müsnedinin mahzuf oluşu îcâz-ı hazif sanatıdır.  بِاَنَّهُمْ  şeklindeki harf-i cer ve masdar-ı müevvel bu mahzuf habere müteallıktır.

بِ  harfi sebep içindir. 

Masdar ve tekid harfi  اَنَّ ’yi takip eden  هُمْ قَوْمٌ لَا يَعْقِلُونَ  cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.

Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelam olan  لَا يَعْلَمُونَ۟  cümlesi, kavim için sıfattır. Sıfatlar anlamı zenginleştiren ıtnâb sanatıdır.

İşaret isminde istiare vardır. Ayette  ذَ ٰ⁠لِكَ  kelimesi ref mahallindedir ve ehli kitabın durumuna işaret etmektedir. 

Bilindiği gibi işaret ismi, mahsus şeyler için kullanılır. Ama burada olduğu gibi aklî şeyler için kullanıldığında istiare olur. Câmi’; her ikisinde de “vücudun tahakkuku”dur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Beyân İlmi)