Yunus Sûresi 59. Ayet

قُلْ اَرَاَيْتُمْ مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ لَكُمْ مِنْ رِزْقٍ فَجَعَلْتُمْ مِنْهُ حَرَاماً وَحَلَالاًۜ قُلْ آٰللّٰهُ اَذِنَ لَكُمْ اَمْ عَلَى اللّٰهِ تَفْتَرُونَ  ...

De ki: “Allah’ın size indirdiği; sizin de, bir kısmını helâl, bir kısmını haram kıldığınız rızıklar hakkında ne dersiniz?” De ki: “Bunun için Allah mı size izin verdi, yoksa Allah’a iftira mı ediyorsunuz?”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 قُلْ de ki ق و ل
2 أَرَأَيْتُمْ görmüyor musunuz? ر ا ي
3 مَا
4 أَنْزَلَ indirdiğini ن ز ل
5 اللَّهُ Allah’ın
6 لَكُمْ size
7 مِنْ -tan
8 رِزْقٍ rızık- ر ز ق
9 فَجَعَلْتُمْ ve sizin kıldığınızı ج ع ل
10 مِنْهُ ondan
11 حَرَامًا (bir kısmını) haram ح ر م
12 وَحَلَالًا (bir kısmını) helal ح ل ل
13 قُلْ de ki ق و ل
14 اللَّهُ Allah mı? ا ل ه
15 أَذِنَ izin verdi ا ذ ن
16 لَكُمْ size
17 أَمْ yoksa
18 عَلَى karşı
19 اللَّهِ Allah’a
20 تَفْتَرُونَ iftira (mı) ediyorsunuz ف ر ي
 

Rızık, kısaca “insanların istifade ettiği nimet ve imkânlar” demektir. Allah’ın rızık vermesi, bir lutuf ve ihsan olduğu için 59. âyette bu husus, “rızık indirme” olarak ifade edilmiştir. Ayrıca meyve, sebze, hububat gibi besinlerin yağmur sayesinde yetişmesinden dolayı da bu ifade kullanılmış olabilir (İbn Âşûr, XI, 209).

 

 Taberî’ye göre (XI, 127) burada putperest Araplar’ın, En‘âm sûresinde (6/136) bir örneği zikredilen temelsiz anlayış ve uygulamalarına işaret edilmektedir. Meselâ onlar, ziraat ürünleriyle hayvanlarından bir bölümünü, şefaatini umdukları putları için ayırarak bunu kendileri veya başka insanlar için harcamanın haram olduğunu ileri sürer, sadece âyin ve putların bakımı gibi hizmetlerde kullanırlardı. Buna göre âyetin asıl maksadı, putperestlerin bazı rızıkları keyfî olarak haram saymalarıdır (İbn Âşûr, XI, 209). Halbuki ilke olarak Allah’ın verdiği rızıkların hepsi helâldir (Zemahşerî, II, 194); haram hükmünü koyma yetkisi Allah’a aittir. Eğer Allah haram sayılmasına izin vermediyse onun haram olduğunu söylemek 59. âyette, “Allah adına hüküm uydurmak” şeklinde değerlendirilmiş; 60. âyette de bunu yapanların kıyamet gününde başlarına gelecekleri iyi düşünmeleri uyarısında bulunulmuştur.

Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri 

Cilt: 3 Sayfa: 116

 

قُلْ اَرَاَيْتُمْ مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ لَكُمْ مِنْ رِزْقٍ فَجَعَلْتُمْ مِنْهُ حَرَاماً وَحَلَالاًۜ 

 

Fiil cümlesidir.  قُلْ  sükun üzere mebni emir fiildir. Fail ise müstetir olup takdiri 

أنت ’dir.

Mekulü’l-kavli  اَرَاَيْتُمْ مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ ’dir.  قُلْ  fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.

Hemze istifham harfidir.  رَاَيْتُمْ  sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir  تُمْ  fail olarak mahallen merfûdur.

مَٓا  müşterek ism-i mevsûl, birinci mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. İsm-i mevsûlun sılası  اَنْزَلَ اللّٰهُ ’dur. Îrabtan mahalli yoktur.

اَنْزَلَ  fetha üzere mebni mazi fiildir.  اللّٰهُ  lafza-i celâli, fail olup lafzen merfûdur.

لَكُمْ  car mecruru  اَنْزَلَ  fiiline müteallıktır.  مِنْ رِزْقٍ  car mecruru  mahzuf aid zamirinin haline müteallıktır.

فَ  atıf harfidir.  جَعَلْتُمْ   sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir olan  تُمْ  fail olup mahallen merfûdur.

مِنْهُ  car mecruru  جَعَلْتُمْ  fiiline müteallıktır.  مِنْ  harf-i ceri teb’izdir.  حَرَاماً  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. حَلَالاً  kelimesi atıf harfi  وَ  ile  حَرَاماً ’e matuftur.

 

 قُلْ آٰللّٰهُ اَذِنَ لَكُمْ اَمْ عَلَى اللّٰهِ تَفْتَرُونَ

 

Fiil cümlesidir.  قُلْ  sükun üzere mebni emir fiildir. Fail ise müstetir olup takdiri 

أنت ’dir.

Mekulü’l-kavli  آٰللّٰهُ اَذِنَ لَكُمْ ’dir.  قُلْ  fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.

Hemze istifham harfidir.  للّٰهُ  mübteda olarak mahallen merfûdur.

اَذِنَ  fiili, mübtedanın haberi olarak mahallen merfûdur.  اَذِنَ  fetha üzere mebni mazi fiildir.

Faili müstetir olup takdiri  هو ’dir.

لَكُمْ  car mecruru  اَذِنَ  fiiline müteallıktır.  أَمۡ munkatıadır, بل  ve hemze manasındadır.

عَلَى اللّٰهِ  car mecruru  تَفْتَرُونَ  fiiline müteallıktır.

تَفْتَرُونَ  fiili,  نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olup mahallen merfûdur.

تَفْتَرُونَ  fiili sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İftial babındandır. Sülâsîsi  فري ’dir.

İftial babı fiille mutavaat (dönüşlülük), ittihaz (edinmek, bir şeyi kendisi için yapmak), müşareket (ortaklık), izhar (göstermek), ihtiyar (seçmek), talep ve çaba göstermek anlamları katar.

 

قُلْ اَرَاَيْتُمْ مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ لَكُمْ مِنْ رِزْقٍ فَجَعَلْتُمْ مِنْهُ حَرَاماً وَحَلَالاًۜ 

 

Müstenefe olan cümle emir üslubunda talebî inşâî isnaddır. Müşriklere söylemesi için Hz. Peygambere emirdir.  قُلْ  fiilinin mekulü’l-kavli olan …اَرَاَيْتُمْ مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ  cümlesi istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır.

Vaz edildiği istifham anlamından çıkarak tevbih ve tahkir manaları kazanan cümle, mecaz-ı mürsel mürekkebtir.

اَرَاَيْتَكُمْ , dikkat çekme tabirlerinden biridir. 

اَرَاَيْتُمْ  fiilinin mef’ûlü konumundaki müşterek ism-i mevsûl  مَٓا ’nın sılası  اَنْزَلَ اللّٰهُ لَكُمْ مِنْ رِزْقٍ, müspet mazi fiil sıygasında gelerek hudûs, temekkün ve istikrar ifade etmiştir. Faide-i haber ibtidaî kelamdır. Aynı üslupta gelen  فَجَعَلْتُمْ مِنْهُ حَرَاماً وَحَلَالاًۜ  cümlesi, sıla cümlesine  فَ  ile atfedilmiştir. 

Müsnedün ileyhin bütün esma-i hüsnaya ve kemâl sıfatlara şamil olan lafza-i celâlle  marife olması telezzüz, teberrük ve haşyet duyguları uyandırmak içindir.

مِنْ رِزْقٍ ’daki  مِنْ  ba’diyet ifade eder.

حَلَالاً  - حَرَاماً  kelimeleri arasında tıbâk-ı îcab ve muvazene sanatları vardır. Bu kelimelerdeki tenvin, nev ifade eder.  رِزْقٍ ’daki tenvin ise nev, kesret ve tazim ifade eder.

قُلْ  kelimesi çok önemlidir. Aslında bütün ayetlerin başında bir  قُلْ  lafzı vardır ama önemli olan hususlarda  قُلْ  lafzı açık olarak söylenmiştir.

اَرَاَيْتَكُمْ, dikkat çekme tabirlerinden biridir. 

Allah’ın verdiği rızık, helal ve haram olarak ayrılmıştır. Taksim sanatı vardır.

اَرَاَيْتُمْ  ve benzerlerindeki  تَ  zamiri faildir.  ك  ise Basra ekolüne göre  ت ’nin anlamını tekid eden bir hitap harfidir ve îrabtan mahalli yoktur. Tekidin sebebi, muhatabın gafletinin derinliğini vurgulamaktır. Aynı uyuyan kimseyi sarsmak gibi. Çünkü derin uykuya dalmış olan kişi hem elle hem de dille uyandırılır.

Bu ayette  ك  zamiri hazf edilmiştir. Zira kendisinden önce hitabın tekidini gerektirecek herhangi bir gafletle ilgili bir söz geçmemiştir. Böylece onların sarsılması ve tenbih (uyarılması) sadece azabın hatırlatılmasıyla gerçekleşmiştir. (Zerkeşî, Bedruddîn Muĥammed b. Abdullah, el-Burhân fî Ulûmi’l-Kur’an (Thk.: Yusuf Abdurrahman el-Merağşelî, Cemâl Hamdî ez-Zehebî, İbrahim Abdullah el-Kurdî), Beyrût, 1994)

لَكُمْ  kelimesinin kullanılması, bu rızıktan helal olan rızkın kastedildiğini bildirmek içindir. Rızık, indirilmiş bir nesne olarak ifade edilmiştir. Çünkü rızıklar gökte takdir edilir. Yahut rızıkların meydana gelmesi veya bekası, yağmur gibi semavî sebeplere bağlı olduğu içindir. (Ebüssuûd)

Cenab-ı Hakk'ın buyruğundaki  مَٓا  hakkında şu iki izah yapılabilir:

a. Bu,  الذى  manasında olup  اَرَاَيْتُمْ  fiili ile mansub kılınmıştır.

b. İstifham olan  اى  manasında olup  اَنْزَلَ  fiiliyle mansub kılınmıştır. 

اَنْزَلَ  fiilinin, yarattı manasına gelmesi mümkündür. Çünkü yeryüzündeki bütün rızıklar gökten inmiştir.(Fahreddin er-Râzî)


 قُلْ آٰللّٰهُ اَذِنَ لَكُمْ اَمْ عَلَى اللّٰهِ تَفْتَرُونَ

 

Önceki emir fiilini tekid sadedinde müstenefedir. Fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir.

Cümle emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.  قُلْ  fiilinin mekulü’l-kavli olan  آٰللّٰهُ اَذِنَ لَكُمْ, istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. 

Müsnedin ileyhin bütün esma-i hüsnaya ve kemâl sıfatlara şamil olan lafza-i celâlle  marife olması telezzüz, teberrük ve haşyet duyguları uyandırmak içindir.

Cümlenin müsnedinin mazi fiille gelmesi hudûs, sebat, temekkün ve istikrar ifade etmiştir.

Cümledeki  اَمْ  munkatıadır.  تَفْتَرُونَ  fiiline müteallık olan car mecrur  عَلَى اللّٰهِ ’ye intikal için  بل  manasındadır. (Mahmud Sâfî)

أم, munkatı’ olup kendi uydurduklarını Allah’a mal ettiklerini vurgulamak üzere onu takip eden cümle ile beraber “Aksine Allah’a iftira ediyorsunuz!” anlamındadır. (Keşşâf)

Lafza-i celâlin, kalplerde haşyet duygularını artırmak ve kalplere korku salmak için yapılan tekrarında ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

قُلْ  kelimesinin tekrarında ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

اَمْ عَلَى اللّٰهِ تَفْتَرُونَ [Allah’a iftira mı ediyorsunuz?] cümlesi, hüküm sorulan hususlarda gelişigüzel hüküm vermekten sakındıran en açık ifadelerdendir. Hüküm verme konusunda kim dikkatli hareket etmezse, iftiracı olur. Hz. Ali (r.a.) şöyle buyurmuştur: ”Kim insanlara, bilmediği halde fetva vermeye kalkarsa, yer gök ona lanet eder.” (Ruhu’l Beyan)