Hûd Sûresi 53. Ayet

قَالُوا يَا هُودُ مَا جِئْتَنَا بِبَيِّنَةٍ وَمَا نَحْنُ بِتَارِك۪ٓي اٰلِهَتِنَا عَنْ قَوْلِكَ وَمَا نَحْنُ لَكَ بِمُؤْمِن۪ينَ  ...

Dediler ki: “Ey Hûd! Sen bize açık bir mucize getirmedin. Biz de senin sözünle ilâhlarımızı bırakacak değiliz. Biz sana iman edecek de değiliz.”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 قَالُوا dediler ki ق و ل
2 يَا هُودُ Hud ه و د
3 مَا
4 جِئْتَنَا sen bize getirmedin ج ي ا
5 بِبَيِّنَةٍ bir belge ب ي ن
6 وَمَا ve değiliz
7 نَحْنُ biz
8 بِتَارِكِي bırakacak ت ر ك
9 الِهَتِنَا ilahlarımızı ا ل ه
10 عَنْ
11 قَوْلِكَ senin sözünle ق و ل
12 وَمَا ve değiliz
13 نَحْنُ biz
14 لَكَ sana
15 بِمُؤْمِنِينَ inanacak ا م ن
 
Hz. Hûd, kavmine gönderilmiş bir peygamber olduğunu aklî deliller ve getirdiği mûcizelerle anlattı. Kur’ân-ı Kerîm bu mûcizelerin ne olduğunu bildirmemiş olmakla birlikte Hûd’un getirdiği mûcizeleri kavminin inkâr ettiğini haber vermektedir (bk. âyet 59). Kavmi onun getirdiği mûcizelere ve kullandığı aklî delillere değer vermedi ve çağrısını reddetti. Ayrıca Hûd’u küçümsediklerinden dolayı onun sözüne bakarak ilâhlarından vazgeçmeyeceklerini ve ona iman etmeyeceklerini bildirdiler. “Tanrılarımızdan biri senin aklını almış!” diyerek Hûd’un, tanrılarına dil uzatmasından dolayı onlardan biri tarafından çarpıldığını, bu sebeple delirmiş olabileceğini ileri sürdüler. Putperestlerin bu saygısız ve inatçı davranışları karşısında Hûd kendisinin hak peygamber olduğuna dair yüce Allah’ı şahit tuttuğu gibi topluluğun şirkinden uzak olduğu konusunda da doğrudan onları şahit gösterdi. Tanrılarının aklını almış olması iddiasına karşılık da hepsine meydan okuyarak bu iddiayı çürüttü. Çünkü Hûd Allah’a tevekkül edip O’na teslim olmuştu. O’nun adaletine güveniyor, neylerse güzel eyleyeceğine inanıyordu.
 56. âyet evrende ne kadar canlı varsa hepsinin Allah’ın emrinde ve kontrolünde bulunduğunu, O’nun kudret ve iradesinin bütün varlıklar üzerinde mutlak ve kesin olarak müessir olduğunu ifade eder. Hûd bu sözüyle Allah’ın izni olmadan kendisine kimsenin tuzak kurup herhangi bir kötülük yapamayacağına inancının tam olduğunu vurgulamak istemiştir. Allah’ın yolunun dosdoğru yol olmasından maksat, O’nun hüküm ve tasarruflarının tamamen doğru, adalete uygun olması, zulüm, hata ve yanlışlıktan uzak bulunmasıdır.

Kaynak :Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 179
 

قَالُوا يَا هُودُ مَا جِئْتَنَا بِبَيِّنَةٍ وَمَا نَحْنُ بِتَارِك۪ٓي اٰلِهَتِنَا عَنْ قَوْلِكَ 

 

 

Fiil cümlesidir.  قَالُوا  damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olup mahallen merfûdur.

Mekulü’l-kavli,  يَا هُودُ ’dur.  قَالُوا  fiilinin mef’ûlün bihi olarak mahallen mansubdur.

يَا  nida harfi,  هُودُ münadadır. Müfred alem olup damme üzere mebni mahallen mansubdur.

Nidanın cevabı  مَا جِئْتَنَا بِبَيِّنَةٍ dir.  مَا  nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. 

جِئْتَنَا  sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir  تَ  fail olarak mahallen merfûdur.

Mütekellim zamir  نا  mef’ûlün bih olarak mahallen mansubdur. 

بِبَيِّنَةٍ  car mecruru  جِئْتَنَا  fiiline müteallıktır. 

وَ  atıf harfidir.  مَٓا  nefy harfi olup  لَيْسَ  gibi amel eder. İsmini nasb haberini ref eder.  

نَحْنُ  munfasıl zamiri  مَٓا ’nın ismi olarak mahallen merfûdur. 

بِ  harf-i ceri zaiddir.  بِتَارِكٖٓي  kelimesi  مَٓا ’nın haberi olarak lafzen mecrur mahallen mansubdur. Cer alameti  ي  harfidir. Çünkü cemi müzekker salimler harfle îrablanırlar. Sonundaki  نَ  izafetten dolayı hazfedilmiştir.

اٰلِهَتِنَا  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. Mütekellim zamiri  نَا  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

عَنْ قَوْلِكَ  car mecruru  تَارِكٖٓي deki  zamirin mahzuf haline müteallıktır. Takdiri,  صادرين عن قولك  (senin sözünden kaynaklanan) şeklindedir.


 وَمَا نَحْنُ لَكَ بِمُؤْمِن۪ينَ

 

Cümle atıf harfi  وَ ’la nidanin cevabına matuftur.

وَ  atıf harfidir.  مَٓا  nefy harfi olup  لَيْسَ  gibi amel eder. İsmini nasb haberini ref eder.  

نَحْنُ  munfasıl zamir  مَٓا ’nın ismi olarak mahallen merfûdur.

لَكَ  car mecruru  بِمُؤْمِنٖينَ  kelimesine müteallıktır. 

بِ  harf-i ceri zaiddir.  مُؤْمِنٖينَ  kelimesi  مَٓا ’nın haberi olup lafzen mecrur mahallen mansubdur. Cer alameti  ي  harfidir. Cemi müzekker kelimeler harfle îrablanır. 

مُؤْمِنٖينَ  kelimesi; sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimedir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

قَالُوا يَا هُودُ مَا جِئْتَنَا بِبَيِّنَةٍ وَمَا نَحْنُ بِتَارِك۪ٓي اٰلِهَتِنَا عَنْ قَوْلِكَ وَمَا نَحْنُ لَكَ بِمُؤْمِن۪ينَ

 

Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. Hud’a (a.s.) müşriklerin verdiği cevaptır. Mazi fiil sıygasında, faide-i haber ibtidâi kelamdır.

قَالُوا  fiilinin mekulü’l-kavli, nida üslubunda talebî inşaî isnaddır.

Nidanın cevabı olan  مَا جِئْتَنَا بِبَيِّنَةٍ  cümlesi, menfi mazi fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır.

بِبَيِّنَةٍ ’deki tenvin kıllet ve nev ifade eder. Nefy sıyakında nekre umuma işarettir.

مَا نَحْنُ بِتَارِك۪ٓي اٰلِهَتِنَا  cümlesi nidanın cevabına matuf olup, menfi isim cümlesi formundadır.  مَا  nefy harfi,  ليس  gibi amel etmiştir.

Haberi olan  بِتَارِك۪ٓي ’ye dahil olan  بِ  harfi zaiddir. Cümle faide-i haber inkârî kelamdır.

Aynı üslupta gelerek yine nidanın cevabına وَ ’la atfedilmiş  وَمَا نَحْنُ لَكَ بِمُؤْمِن۪ينَ  cümlesi, menfi isim cümlesi formunda, faide-i haber inkârî kelamdır. Car-mecrur  لَكَ, önemine binaen amili olan  بِمُؤْمِن۪ينَ ’ye takdim edilmiştir.

Müsnede dahil olan  بِ, tekid ifade eden zaid harftir.

İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karînelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

İnanmayacaklarını, isim cümlesi ve olumsuz cümlede haberin başına dahil olan  بِ harfiyle tekid ederek mübalağalı bir şekilde ifade etmişlerdir. 

İki cümlenin de  وَمَا نَحْنُ  sözleriyle başlaması reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatıdır. Her ikisi de kasr ifade eder. Kasr-ı mevsuf ale’s-sıfattır.