وَمَٓا اَنْزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ اِلَّا لِتُبَيِّنَ لَهُمُ الَّذِي اخْتَلَفُوا ف۪يهِۙ وَهُدًى وَرَحْمَةً لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | وَمَا | ve |
|
2 | أَنْزَلْنَا | indirmedik |
|
3 | عَلَيْكَ | sana |
|
4 | الْكِتَابَ | Kitabı |
|
5 | إِلَّا | dışında |
|
6 | لِتُبَيِّنَ | açıklaman |
|
7 | لَهُمُ | onlara |
|
8 | الَّذِي | şeyi |
|
9 | اخْتَلَفُوا | ayrılığa düştükleri |
|
10 | فِيهِ | hakkında |
|
11 | وَهُدًى | ve yol gösterici |
|
12 | وَرَحْمَةً | ve rahmet |
|
13 | لِقَوْمٍ | bir kavim için |
|
14 | يُؤْمِنُونَ | inanan |
|
وَمَٓا اَنْزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ اِلَّا لِتُبَيِّنَ لَهُمُ الَّذِي اخْتَلَفُوا ف۪يهِۙ وَهُدًى وَرَحْمَةً لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Fiil cümlesidir. وَ atıf harfidir. مَٓا nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır.
اَنْزَلْنَا sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamir نَا fail olarak mahallen merfûdur. عَلَيْكَ car mecruru اَنْزَلْنَا fiiline müteallıktır.
الْكِتَابَ mef’ûlun bih olarak fetha ile mansubdur. اِلَّا hasr edatıdır.
لِ harfi, تُبَيِّنَ fiilini gizli اَنْ ’le nasb ederek manasını sebep bildiren masdara çeviren cer harfidir.
اَنْ ve masdar-ı müevvel, لِ harf-i ceriyle birlikte اَنْزَلْنَا fiiline müteallıktır.
تُبَيِّنَ mansub muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri أنت ’dir.
لَهُمُ car mecruru تُبَيِّنَ fiiline müteallıktır.
Müfred müzekker has ism-i mevsûl الَّذِي, mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. İsm-i mevsûlun sılası اخْتَلَفُوا ’dür. Îrabtan mahalli yoktur.
اخْتَلَفُوا damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul وَ ’ı fail olup mahallen merfûdur. ف۪يهِۙ car mecruru اخْتَلَفُوا fiiline müteallıktır.
وَ atıf harfidir. هُدًى mahzuf اَنْزَلْنَا fiilinin mef’ûlun lieclihidir.
رَحْمَةً kelimesi atıf harfi وَ ’la هُدًى ’e matuftur.
لِقَوْمٍ car mecruru رَحْمَةً ’nin mahzuf sıfatına müteallıktır. يُؤْمِنُونَ fiili قَوْمٍ ’in sıfatı olarak mahallen mecrurdur.
يُؤْمِنُونَ fiili نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul وَ ’ı fail olup mahallen merfûdur.
تُبَيِّنَ sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil tef’il babındandır. Sülâsîsi بين ’dir.
Bu bab, fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.
اخْتَلَفُوا fiili, sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil iftiâl babındadır. Sülâsîsi خلف ’dir.
İftiâl babı fiile mutavaat (dönüşlülük), ittihaz (edinmek, bir şeyi kendisi için yapmak), müşareket (ortaklık), izhar (göstermek), ihtiyar (seçmek), talep ve çaba göstermek manaları katar. İfteale kalıbı hem soyut hem somut anlamlı fiiller için kullanılır.
وَمَٓا اَنْزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ اِلَّا لِتُبَيِّنَ لَهُمُ الَّذِي اخْتَلَفُوا ف۪يهِۙ
وَ atıf harfidir. Ayetin ilk cümlesi kasemin cevabına matuftur. Menfi muzari fiil cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.
Kasr üslubuyla tekid edilmiştir. مَا ve اِلَّٓا ile oluşan kasr, fiille müteallıkı arasındadır. Kasr-ı mevsuf ale’s sıfattır.
اَنْزَلْنَا fiili azamet zamirine isnad edilmiştir. Allah Teâlâ Kur'an'da ne zaman kendisinden azamet zamiriyle bahsetse hemen öncesinde veya sonrasında vahdaniyetinin bilinmesi için kendisine ait tekil bir zamir gelir. (Samerrâî, Beyanî Tefsir Yolu, c. 2, s. 467)
Allah Teâlâ bu ayette, Kur'an’ı indirmesinin iki sebebini beyan ediyor. Bunlardan biri, insanların ihtilaf ettikleri zor meselelerin gerçek yüzünün açıklanmasıdır. Bunlar da Allah Teâlâ’nın çeşitli sıfatları, öldükten sonra dirilme, cennet ve cehenneme konulma, helal ve haramı birbirinden ayırt etme gibi akılla bilinemeyecek şeylerdir.
Diğeri ise iman eden insanlara doğruyu gösterme ve kendilerine merhamet etmedir. Zira Kur'an’a iman edenler, onun emir ve yasaklarına uymak suretiyle dünya ve ahirette Allah’ın gazap ve azabından kendilerini kurtarmış ve çeşitli nimetlerine kavuşmuş olurlar. Kur'an’dan daha büyük bir merhamet kaynağı düşünülebilir mi? (Taberî)
Sebep bildiren harf-i cer لِ ’nin gizli أنْ ’le masdar yaptığı تُبَيِّنَ cümlesi, mecrur mahalde olup لِ harfiyle birlikte اَنْزَلْنَا fiiline müteallıktır. Masdar-ı müevvel cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
تُبَيِّنَ fiilinin mef’ûlü konumundaki has ism-i mevsûl الَّذِي ’nin sılası اخْتَلَفُوا, mazi fiil sıygasında gelerek sebata, temekkün ve istikrara işaret etmiştir. (Vakafat, s. 107)
تُبَيِّنَ ile اخْتَلَفُوا kelimeleri arasında tıbâk-ı mülhak vardır. İhtilaf etmek açıklamanın zıttı olmamakla birlikte ihtilaf edilen şeyler açıklanmadığında müphem kalacağından (veya açıklanmış şeyler insanı rahatlatıp ihtilaf konusu olan şeyler karışıklığa sebep olduğundan) bu iki kelime arasında tıbâk-ı manevi vardır.
وَهُدًى وَرَحْمَةً لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Takdiri اَنْزَلْنَا olan mahzuf fiilin mef’ûlun lieclihidir. Cümlede îcaz-ı hazif sanatı vardır.
رَحْمَةً kelimesi tezâyüf nedeniyle هُدًى kelimesine atfedilmiştir.
هُدًى وَرَحْمَةً ve لِقَوْمٍ kelimelerindeki tenvin, kesret, nev ve tazim ifade eder.
Hidayetin rahmetten önce zikredilmesi, vücut olarak hidayetin önce olmasından dolayı olsa gerektir. Kur'an’ın hidayet ve rahmet olması müminlere tahsis edilmiştir; çünkü Kur'an’ın eserlerini ganimet edinen müminlerdir. (Ebüssuûd)
Keşşâf sahibi şöyle demiştir: هُدًى ve رَحْمَةً ifadeleri, (...تُبَيِّنَ...) ifadesinin mahalline matufturlar. Ancak ne var ki bu iki kelime, mef’ûlün leh olarak mansubdur. Çünkü bu ikisi, kitabı indirenin fiilleridir (işidir). لِتُبَيِّنَ fiilinin başına لِ gelmiştir, çünkü bu indirenin değil, muhatabın işidir. Mef’ûlün leh ancak o failin işi olduğu zaman mansub kılınır.
Kelbî şöyle demiştir: “Cenab-ı Hakk’ın, Kur'an’ı inanan kimseler için bir hidayet ve rahmet olarak vasfetmesi, onun herkes için böyle olmasına aykırı değildir. Cenab-ı Hakk, Kur'an’ın bütün insanlar için hidayet olduğunu ayrıca Bakara Suresi 185 ayetinde de beyan etmiştir. (Fahreddin er-Râzî)
لِقَوْمٍ için sıfat konumundaki son cümle يُؤْمِنُونَ, muzari fiil sıygasında teceddüt ve tecessüm ifade eder.
Sıfat, tabi olduğu kelimenin sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan ıtnâb sanatıdır.
الْكِتَابَ - هُدًى - رَحْمَةً - يُؤْمِنُونَ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.