رَبُّكُمْ اَعْلَمُ بِكُمْۜ اِنْ يَشَأْ يَرْحَمْكُمْ اَوْ اِنْ يَشَأْ يُعَذِّبْكُمْۜ وَمَٓا اَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ وَك۪يلاً
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | رَبُّكُمْ | Rabbiniz |
|
2 | أَعْلَمُ | daha iyi bilir |
|
3 | بِكُمْ | sizi |
|
4 | إِنْ | eğer |
|
5 | يَشَأْ | dilerse |
|
6 | يَرْحَمْكُمْ | size acır |
|
7 | أَوْ | veya |
|
8 | إِنْ | eğer |
|
9 | يَشَأْ | dilerse |
|
10 | يُعَذِّبْكُمْ | size azabeder |
|
11 | وَمَا |
|
|
12 | أَرْسَلْنَاكَ | biz seni göndermedik |
|
13 | عَلَيْهِمْ | onların üzerine |
|
14 | وَكِيلًا | bir vekil |
|
رَبُّكُمْ اَعْلَمُ بِكُمْۜ
İsim cümlesidir. رَبُّكُمْ mübteda olup lafzen merfûdur. Muttasıl zamir كُمْ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. اَعْلَمُ mübtedanın haberi olup lafzen merfûdur.
بِكُمْ car mecruru اَعْلَمُ ’ye müteallıktır. اَعْلَمُ ism-i tafdil kalıbındandır.
İsm-i tafdil; bir vasfın, bir hususun bir varlıkta diğer bir varlıktan daha fazla olduğunu ifade eder. İsm-i tafdil اَفْضَلُ veznindendir. İsm-i tafdilin sıfat-ı müşebbeheden farkı; renk, şekil, uzuv noksanlığı ifade etmemesidir. Müennesi فُعْلَى veznindedir.
İsm-i tafdilden önce gelen isme mufaddal, sonra gelen isme mufaddalun aleyh denir. Mufaddal ve mufaddalun aleyhi bazen açıkça cümlede göremeyebiliriz. Bu durumda mufaddal ve mufaddalun aleyh cümlenin gelişinden anlaşılır.
İsm-i tafdilin geliş şekilleri:
1. ال ’sız مِنْ ’li gelir. مِنْ hazf edilebilir. Karşılaştırma içindir. “Daha” manası verir. Müfred müzekker olmalıdır.
2. ال ’lı gelir. “En” manası verir. Kıyaslama (üstünlük) ifade eder. Mutabakat
olmalıdır (yani bir önceki kelimeye uymalıdır).
3. Marifeye muzâf olur. “En” manası verir. Kıyaslama (üstünlük) ifade eder. Mutabakat olabilir (yani bir önceki kelimeye uymalıdır) veya müfred müzekker olabilir.
4. Nekreye muzâf olur. “En” manası verir. Kıyaslama (üstünlük) ifade eder. Müfred müzekker olmalıdır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اِنْ يَشَأْ يَرْحَمْكُمْ اَوْ اِنْ يَشَأْ يُعَذِّبْكُمْۜ
اِنْ şart harfi iki muzari fiili cezm eder. يَشَأْ meczum muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هُو ’dir.
يَرْحَمْكُمْ şartın cevabı olduğu için meczum muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هُو’dir. Muttasıl zamir كُمْ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
اَوْ atıf harfi tahyir / tercih ifade eder. Türkçede “veya, yahut, ya da yoksa” kelimeleriyle karşılayabileceğimiz bu edat iki unsur arasında (matuf-matufun aleyh) tahyir yani tercih (iki şeyden birini seçme) söz konusu olması durumlarında kullanılır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اِنْ şart harfi iki muzari fiili cezm eder. يَشَأْ meczum muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هُو ’dir.
يُعَذِّبْكُمْ şartın cevabı olduğu için meczum muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هُو’dir. Muttasıl zamir كُمْ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
يُعَذِّبْكُمْ fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Tef’il babındandır. Sülâsîsi عذب ’dir.
Bu bab fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef’ûlu herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.
وَمَٓا اَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ وَك۪يلاً
وَ itiraziyyedir. مَٓا nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. اَرْسَلْنَاكَ sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri نَا fail olarak mahallen merfûdur.
Muttasıl zamir كَ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. عَلَيْهِمْ car mecruru وَك۪يلاً’e müteallıktır.
وَك۪يلاً kelimesi اَرْسَلْنَاكَ ’deki mef’ûlun zamirinden hal olup fetha ile mansubdur.
رَبُّكُمْ اَعْلَمُ بِكُمْۜ
İstînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Veya önceki ayetteki ism-i mevsûlden bedeldir.
Mübteda ve haberden oluşan cümle, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi formunda faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Veciz anlatım kastıyla gelen, رَبُّكُمْ izafetinde Rabb ismine muzâfun ileyh olan mütekellim zamiri dolayısıyla muhataplar, şan ve şeref kazanmıştır. Ayrıca müsnedün ileyh konumundaki bu izafette, Allah’ın rububiyet vasfıyla onlar üzerindeki ihsan ve faziletlerini hatırlatmak manası vardır.
Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde Rabb isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.
Müsned olan اَعْلَمُ, ism-i tafdil kalıbında gelerek mübalağa ifade etmiştir.
İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karînelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Bu cümle, “sözün en güzelini” kelamını tefsir etmektedir. Yani onlara bu söz ve benzerlerini söyleyin ve onların cehennem ehli olduklarını açıkça söylemeyin; zira bu onları şerre kışkırtır. Kaldı ki akıbetleri ancak Allah'ın bileceği bir şeydir; belki de onları imana hidayet eder. (Ebüssuûd)
اِنْ يَشَأْ يَرْحَمْكُمْ اَوْ اِنْ يَشَأْ يُعَذِّبْكُمْۜ
Beyanî istînâf olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâli ittisâldir.
Şart üslubunda faide-i haber ibtidaî kelamdır. يَشَأْ, şart cümlesidir.
Şartın cevabı فَ karinesi olmadan gelen يَرْحَمْكُمْ cümlesidir. Muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Muzari fiil hudûs, teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade eder.
Muzari fiilin tercih edilmesi olayın zihinde daha kolay canlandırılması için de olabilir. Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
يَشَأْ fiilinin mef’ûlünün hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır.
Matuf olan cümlede يَشَأْ fiilinin tekrarı, her iki durumda da dilemenin Allah’ın elinde olduğunu tekid etmek içindir. (Âşûr)
Genel olarak شَٓاءُ fiilinin mef'ûlu bu cümlede olduğu gibi hazf edilir. Çünkü ibham; ilgi uyandırır, muhatabı dinlemeye teşvik eder. Ancak mef'ûl alışılmadık, garîb birşey olursa bu kuralın dışına çıkılarak zikredilir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Aynı üslupta gelen ikinci şart cümlesi اِنْ يَشَأْ يُعَذِّبْكُمْ, önceki şart cümlesine matuftur. Cümlenin atıf sebebi, tezattır.
Arka arkaya gelen iki şart ve cevap cümlesi mukabele teşkil etmektedir.
يَرْحَمْكُمْ - يُعَذِّبْكُمْ kelimeleri arasında tıbâk-ı îcab sanatı vardır.
اِنْ - يَشَأْ kelimelerinin tekrarında ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
وَمَٓا اَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ وَك۪يلاً
وَ itiraziyyedir. İtiraz cümleleri ıtnâb babındandır. Menfi mazi fiil sıygasında faide-i haber inkârî kelamdır.
Çünkü Efendimizin onlara vekil yani şahit olmadığı söylenmiş sadece davetçi olduğu manası kastedilmiştir. Yani cümlede kasr manası vardır. (Âşûr) Kasr-ı mevsuf ale’s-sıfattır.
Cümlede takdim-tehir sanatı vardır.
وَك۪يلاً ’e müteallık olan car-mecrur عَلَيْهِمْ ’in amiline takdimi, ihtimam ve fasılaya riayet içindir. (Âşûr)
Ayette كُمْۜ zamirine hitaptan كَ zamirine hitaba iltifat vardır.