قَيِّماً لِيُنْذِرَ بَأْساً شَد۪يداً مِنْ لَدُنْـهُ وَيُبَشِّرَ الْمُؤْمِن۪ينَ الَّذ۪ينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ اَنَّ لَهُمْ اَجْراً حَسَناًۙ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | قَيِّمًا | dosdoğru olarak |
|
2 | لِيُنْذِرَ | uyarması için |
|
3 | بَأْسًا | azaba karşı |
|
4 | شَدِيدًا | şiddetli |
|
5 | مِنْ |
|
|
6 | لَدُنْهُ | katından (indirdi) |
|
7 | وَيُبَشِّرَ | ve müjdelemesi için |
|
8 | الْمُؤْمِنِينَ | mü’minlere |
|
9 | الَّذِينَ |
|
|
10 | يَعْمَلُونَ | yapan |
|
11 | الصَّالِحَاتِ | iyi işler |
|
12 | أَنَّ |
|
|
13 | لَهُمْ | kendileri için bulunduğunu |
|
14 | أَجْرًا | mükafat |
|
15 | حَسَنًا | güzel |
|
قَيِّماً لِيُنْذِرَ بَأْساً شَد۪يداً مِنْ لَدُنْـهُ
Fiil cümlesidir. قَيِّماً mahzuf fiilin mef’ûlun bihidir.Takdiri, جعله (Onu yaptı) şeklindedir.
لِ harfi, يُنْذِرَ fiilini gizli اَنْ ’le nasb ederek manasını sebep bildiren masdara çeviren cer harfidir. اَنْ ve masdar-ı müevvel, لِ harf-i ceriyle birlikte أَنزَلَ fiiline müteallıktır.
يُنْذِرَ mansub muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو’dir.
Birinci mef’ûlun bih mahzuftur. Takdiri, الكافرين (kâfirler) şeklindedir.
بَأْساً ikinci mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. شَد۪يداً kelimesi بَأْساً ’nin sıfatı olup mansubdur.
Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t ( النَّعَتُ )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut ( المَنْعُوتُ ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.
Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
مِنْ لَدُنْـهُ car mecruru بَأْساً ’nin mahzuf ikinci sıfatına müteallıktır. Muttasıl zamir هُ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
وَيُبَشِّرَ الْمُؤْمِن۪ينَ الَّذ۪ينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ
يُبَشِّرَ atıf harfi وَ ’la لِيُنْذِرَ ’ye matuftur. يُبَشِّرَ merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو’dir.
الْمُؤْمِن۪ينَ mef’ûlun bih olup nasb alameti ي ’dir. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanır.
الَّذ۪ينَ cemi müzekker has ism-i mevsûl, الْمُؤْمِن۪ينَ ’ün sıfatı olarak mahallen mansubdur.
İsm-i mevsûlun sılası يَعْمَلُونَ ’dir. Îrabdan mahalli yoktur.
يَعْمَلُونَ fiili, نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
الصَّالِحَاتِ mef’ûlun bih olup nasb alameti fethadır. Cemi müennes salim kelimeler hareke ile îrablanır.
يُبَشِّرَ sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil tef’il babındandır. Sülâsîsi بشر ’dir.
Bu bab, fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.
مُؤْمِن۪ينَ kelimesi; sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i failidir.
الصَّالِحَاتِ kelimesi sülasisi mücerredi صلح olan fiilin ism-i failidir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اَنَّ لَهُمْ اَجْراً حَسَناًۙ
İsim cümlesidir. اَنَّ masdar harfidir. İsim cümlesine dahil olur. İsmini nasb haberini ref yapar, cümleye masdar anlamı verir.
اَنَّ ve masdar-ı müevvel, mahzuf بَ harf-i ceriyle birlikte يُبَشِّرَ fiiline müteallıktır.
لَهُمْ car mecruru اَنَّ ’nin mahzuf mukaddem haberine müteallıktır.
اَجْراً kelimesi اَنَّ ’nin ismi olarak lafzen mansubdur. حَسَناًۙ kelimesi اَجْراً ’nin sıfatı olup mansubdur.
Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t ( النَّعَتُ )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut ( المَنْعُوتُ ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.
Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)قَيِّماً لِيُنْذِرَ بَأْساً شَد۪يداً مِنْ لَدُنْـهُ
Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. Takdiri جعله [Onu yaptı.] olan fiil mahzuftur.
قَيِّماً kelimesi bu mahzuf fiilin mef’ûlü mutlakıdır. Bu cümlenin hal olması da caizdir.
Kur'anın قَيِّماً oluşu ile insanların hidayetine sebep olması ve adeta çocukların işlerini üzerine alan bir kayyim olmasıdır. Binaenaleyh beşerî ruhlar tıpkı bir çocuk gibi Kur'an da o çocuğun işlerini yerine getiren, hizmetini gören, şefkatli, onun üzerine titreyen bir mürebbî gibidir. (Fahreddin er-Râzî)
Sebep bildiren masdar ve cer harfi لِ ’nin gizli أنْ ’le masdar yaptığı لِيُنْذِرَ بَأْساً شَد۪يداً مِنْ لَدُنْـهُ cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Masdar-ı müevvel, mecrur mahalde olup başındaki harfi cerle birlikte önceki ayetteki أَنزَلَ fiiline müteallıktır.
شَد۪يداً kelimesi بَأْساً için sıfattır. Dolayısıyla cümlede ıtnâb sanatı vardır.
بَأْساً ’deki tenvin nev, kesret ve tazim ifade eder. Car mecrur مِنْ لَدُنْـهُ , mef’ûl olan بَأْساً ‘in mahzuf ikinci sıfatına müteallıktır.
Sıfat, tabi olduğu kelimenin sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için kullanılan bir açıklama biçimidir. Sıfatın kullanılmasının, matbusunun daha iyi tanınması, övülmesi, yerilmesi, pekiştirilmesi, acındırılması, kapalılığının giderilmesi, tahsis edilmesi gibi maksatları vardır. Itnâb, bazen de sıfatlar vasıtasıyla yapılmaktadır. (Ar. Gör. Ömer Kara, Belâgat İlminde İki İfade Biçimi: Itnâb-Îcâz (I) Kur'an Metninin Anlaşılmasındaki Rolü Üzerine Bir Deneme)
لَدُنْـهُ izafetinde Allah Teâlâ’ya ait zamire muzâf olan لَدُنْ , tazim edilmiştir.
بَأْساً - شَد۪يداً kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.
قَيِّماً gizli bir şeyle mansubdur ki takdiri جَعَلَهُ قيِّماً şeklindedir veya لَهُ ’daki zamirden ya da kitaptan haldir. O zaman ve لَمۡ یَجۡعَل ’deki و , hal için olur atıf için olmaz. Çünkü atıf için olursa matuf, matufun aleyhin bazı parçalarının arasına girmiş olur. Bunun içindir ki bunda takdim ve tehir vardır denilmiştir.
Şiddetli bir azapla uyarması için yani لِيُنْذِرَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا عذاباً شَديداً demektir ki birinci mef'ûl (الَّذ۪ينَ كَفَرُوا) karineden dolayı ve esas hedef olanla (بَأْساً) yetinmek için hazf edilmiştir. (Beyzâvî)
وَيُبَشِّرَ الْمُؤْمِن۪ينَ الَّذ۪ينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ اَنَّ لَهُمْ اَجْراً حَسَناًۙ
Cümle وَ ’la …لِيُنْذِرَ بَأْساً cümlesine atfedilmiştir. Atıf sebebi tezattır. Müspet muzari fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Muzari fiil hudûs ve teceddüt ifade eder. Ayrıca muzari fiilin tecessüm özelliği muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek konuyu iyice kavramasına yardımcı olur.
الْمُؤْمِن۪ينَ için sıfat konumundaki has ism-i mevsûl الَّذ۪ينَ ’nin sılası olan يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ cümlesi, muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Masdar ve tekid harfi اَنَّ ’nin dahil olduğu اَنَّ لَهُمْ اَجْراً حَسَناً cümlesi sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesidir. Cümlede, takdim-tehir ve îcaz-ı hazif sanatları vardır.
لَهُمْ car mecruru اَنَّ ’nin mahzuf mukaddem haberine müteallıktır.
اَجْراً , masdar harfi اَنَّ ’nin muahhar ismidir.
Faide-i haber inkârî kelam olan bu isim cümlesi, masdar tevilinde olup takdir edilen بَ harfiyle birlikte يُبَشِّرَ fiiline müteallıktır.
حَسَناً , muahhar mübteda için sıfattır. Sıfat, tabi olduğu kelimenin sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan ıtnâb sanatıdır.
اَجْراً ’deki tenvin kesret, nev ve tazim ifade eder. Kimsenin tahayyül edemeyeceği evsafta olduğuna işarettir. حَسَناً sıfatı, اَجْراً ’in tasavvur edilemez evsafta olduğu anlamını destekler.
الْمُؤْمِن۪ينَ - الصَّالِحَاتِ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.
عَمِلُوا الصَّالِحَاتِۙ ibaresinde, takdiri الاعمال olan mevsuf mahzuftur.
Allah'ın böyle vasıflandırılması, övgülerin niçin o'na mahsus olduğunu zımnen bildirmek ve Kur'an’ın yüce şanını belirtmek içindir. Yararlı işler yapanlara mümin olma şartının getirilmesi, amellerin kabule şayan olması için imanın şart olduğunu bildirmeye yöneliktir. (Ebüssuûd)
لِيُنْذِرَ بَأْساً شَد۪يداً مِنْ لَدُنْـهُ cümlesiyle, …يُبَشِّرَ الْمُؤْمِن۪ينَ الَّذ۪ينَ cümlesi arasında mukabele sanatı vardır.
يُنْذِرَ - يُبَشِّرَ ve بَأْساً - حَسَناًۙ kelimeleri arasında tıbâk-ı îcab sanatı vardır.
اَجْراً حَسَناًۙ [Güzel mükâfat] tan murad, cennet ve onun güzel nimetleridir. Burada uyarmanın müjdelemekten önce zikredilmesi, kâfirleri, içinde bulundukları küfürden vazgeçirmeye son derece önem verildiğini göstermek içindir. Bir de kötü vasıflardan temizlemek, iyi vasıflarla donatmaktan önce gerçekleştiği içindir. (Ebüssuûd)
اَنَّ لَهُمْ اَجْراً حَسَناًۙ cümlesinde istiare vardır. Salih amel yapan müminlerin mükâfatı, işçilerin kazancı olan ücrete benzetilmiştir.