لِيَجْزِيَهُمُ اللّٰهُ اَحْسَنَ مَا عَمِلُوا وَيَز۪يدَهُمْ مِنْ فَضْلِه۪ۜ وَاللّٰهُ يَرْزُقُ مَنْ يَشَٓاءُ بِغَيْرِ حِسَابٍ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | لِيَجْزِيَهُمُ | karşılığını vermesi için |
|
2 | اللَّهُ | Allah |
|
3 | أَحْسَنَ | en güzel |
|
4 | مَا | şeylerin |
|
5 | عَمِلُوا | yaptıkları |
|
6 | وَيَزِيدَهُمْ | ve daha fazlası için |
|
7 | مِنْ | -ndan |
|
8 | فَضْلِهِ | lutfu- |
|
9 | وَاللَّهُ | ve Allah |
|
10 | يَرْزُقُ | rızıklandırır |
|
11 | مَنْ | kimseyi |
|
12 | يَشَاءُ | dilediği |
|
13 | بِغَيْرِ | -sız olarak |
|
14 | حِسَابٍ | hesap- |
|
لِيَجْزِيَهُمُ اللّٰهُ اَحْسَنَ مَا عَمِلُوا وَيَز۪يدَهُمْ مِنْ فَضْلِه۪ۜ
لِ harfi, يَجْزِيَهُمُ fiilini gizli اَنْ ile nasb ederek manasını sebep bildiren masdara çeviren nasb harfidir.
اَنْ ve masdar-ı müevvel, لِ harfi ile birlikte يُسَبِّحُ fiiline veya يَخَافُونَ fiiline mütealliktir.
يَجْزِيَ mansub muzari fiildir. Muttasıl zamir هُمُ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. اللّٰهُ lafza-i celâli, fail olup lafzen merfûdur.
اَحْسَنَ ikinci mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. مَا müşterek ismi mevsûlü, اَحْسَنَ ’nin muzâfun ileyhi olarak mahallen mecrurdur. İsm-i mevsûlun sıla cümlesi عَمِلُوا ’dur. Îrabdan mahalli yoktur.
عَمِلُوا damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
يَز۪يدَهُمْ atıf harfi و ’la لِيَجْزِيَهُمُ fiiline matuftur.
يَز۪يدَهُمْ mansub muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو’dir. مِنْ فَضْلِه۪ car mecruru يَز۪يدَهُمْ fiiline mütealliktir.
وَاللّٰهُ يَرْزُقُ مَنْ يَشَٓاءُ بِغَيْرِ حِسَابٍ
İsim cümlesidir. وَ istînâfiyyedir. ٱللَّهُ lafza-i celâli mübteda olup lafzen merfûdur.
یَرۡزُقُ fiili, mübtedanın haberi olarak mahallen merfûdur. یَرۡزُقُ damme ile merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ’dir.
Müşterek ism-i mevsûl مَن , mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. İsm-i mevsûlun sılası یَشَاۤءُ ’dur. Îrabdan mahalli yoktur.
یَشَاۤءُ damme ile merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ’dir.
بِغَیۡرِ car mecruru یَرۡزُقُ fiiline mütealliktir. غَیۡرِ muzâftır. حِسَابࣲ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
لِيَجْزِيَهُمُ اللّٰهُ اَحْسَنَ مَا عَمِلُوا وَيَز۪يدَهُمْ مِنْ فَضْلِه۪ۜ
Önceki ayetle bağlantılı olan ayette sebep bildiren harf-i cer لِ ’nin gizli أنْ ’le masdar yaptığı لِيَجْزِيَهُمُ اللّٰهُ اَحْسَنَ مَا عَمِلُوا cümlesi, يُسَبِّحُ fiiline mütealliktir. Masdar-ı müevvel cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde اللّٰهِ isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.
Müsnedün ileyhin bütün esma-i hüsnaya ve kemâl sıfatlara şamil olan lafza-i celâlle marife olması telezzüz, teberrük ve haşyet duyguları uyandırmak içindir.
اَحْسَنَ kelimesinin muzâfun ileyhi müşterek ism-i mevsûldur. Sılası olan عَمِلُوا cümlesi, müspet mazi fiil siygasında, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Halidî, Vakafât, s. 107)
لِيَجْزِيَهُمُ اللّٰهُ ibaresi ya يُسَبِّحُ ’ye veya تُلْه۪يهِمْ ’e ya da يَخَافُونَ ’ye mütealliktir. (Beyzâvî)
وَيَز۪يدَهُمْ مِنْ فَضْلِه۪ cümlesi, aynı üslupta gelerek …لِيَجْزِيَهُمُ cümlesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
فَضْلِه۪ izafetinde Allah Teâlâ’ya ait zamire muzâf olması فَضْلِ için tazim ve teşrif ifade eder.
وَاللّٰهُ يَرْزُقُ مَنْ يَشَٓاءُ بِغَيْرِ حِسَابٍ
وَ istînâfiyyedir. Cümle ta’lil hükmündedir. Mübteda ve haberden müteşekkil faide-i haber ibtidaî kelamdır. İsme isnad edilen bu isim cümlesi sübut ve istimrar ifade eder.
Müsnedün ileyhin bütün esma-i hüsnaya ve kemâl sıfatlara şamil lafza-i celâlle gelmesi teberrük, telezzüz ve haşyet uyandırma amacına matuftur.
Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde اللّٰهِ isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.
Bu cümlede, zamir makamında ism-i celâlin zahir olarak zikredilmesi, hükmün, illetini bildirmek içindir. Tekrarlanmasında ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
İsim cümleleri sübut ifade eder. Asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Cümlede müsnedin muzari fiil cümlesi olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde, muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meâni İlmi)
Mef’ûl konumundaki müşterek ism-i mevsûl مَنْ ’in sılası muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Muzari fiil cümlede teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir.
حِسَابٍ ’deki tenvin tazim, kesret ve nev ifade eder.
Mesel tarikinde tezyîl olarak manayı muhatabın zihnine yerleştirmek için yapılmış ıtnâbdır.