Kasas Sûresi 87. Ayet

وَلَا يَصُدُّنَّكَ عَنْ اٰيَاتِ اللّٰهِ بَعْدَ اِذْ اُنْزِلَتْ اِلَيْكَ وَادْعُ اِلٰى رَبِّكَ وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ  ...

Allah’ın âyetleri sana indirildikten sonra, sakın seni onlardan çevirmesinler. Rabbine çağır ve sakın Allah’a ortak koşanlardan olma!
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَلَا ve sakın
2 يَصُدُّنَّكَ seni alıkoymasınlar ص د د
3 عَنْ -nden
4 ايَاتِ ayetleri- ا ي ي
5 اللَّهِ Allah’ın
6 بَعْدَ sonra ب ع د
7 إِذْ
8 أُنْزِلَتْ indirildikten ن ز ل
9 إِلَيْكَ sana
10 وَادْعُ ve da’vet et د ع و
11 إِلَىٰ
12 رَبِّكَ Rabbine ر ب ب
13 وَلَا ve
14 تَكُونَنَّ olma ك و ن
15 مِنَ -dan
16 الْمُشْرِكِينَ ortak koşanlar- ش ر ك
 

Peygamberlik görevi kişinin istemesine ve bu yolda gayret gös­termesine bağlı olmayıp Allah’ın seçmesi, lutuf ve ihsanıyla verilen yüce bir görevdir. Nitekim âyette Hz. Peygamber’in de böyle bir ümit taşımadığı, böyle bir görev düşünmediği ifade edilmektedir. Allah, kullarına merhamet ettiği, onların yeryüzünde şaşkın ve sapkın bir şekilde yaşamaları neticesinde hem dünyada hem de âhirette sıkıntıya düşmelerini istemediği için aralarından kendilerine doğru yolu gösterecek peygamberler göndermiş ve bunlara rehberlik edecek kitaplar vahyetmiştir.

Sakın inkârcılara destek verme!” meâlindeki cümle ile bunu takip eden son iki âyette Hz. Peygamber’in şahsında müminlere hitap edilip Allah’ın gönderdiği Kur’an sayesinde doğru ile eğri açıkça belli olduğu için müminlerin, yanlış yolda giden inkârcılara destek olmamaları, Allah’ın birliğine imanda sebat etmeleri; şirk içinde yaşayıp ölenleri ümitlendirerek yollarının doğru ve kurtarıcı olduğu kanaatini verecek söz ve davranışlardan sakınmaları istenmektedir.

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 249
 

وَلَا يَصُدُّنَّكَ عَنْ اٰيَاتِ اللّٰهِ بَعْدَ اِذْ اُنْزِلَتْ اِلَيْكَ وَادْعُ اِلٰى رَبِّكَ 

 

Ayet atıf harfi وَ ‘la makablindeki  لَا تَكُونَنَّ ‘ye matuftur.

لَا  nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. 

يَصُدُّنّ  fiili  نَ ‘un hazfıyla meczum muzari fiildir. Fail olan  وَ  iltika-i sakineynden dolayı  mahzuftur. Fiilin sonundaki  نَ , tekid ifade eden nûn-u sakiledir.

Tekid nunları, bitiştikleri fiile istikbal manası kazandıran bir edatın veya durumun bulunması halinde muzari fiilin sonuna gelirler. (Soru, arz, tekid lamı, ummak, teşvik, nehiy, temenni ve yemin gibi.)

Tekid nûnu çoğu zaman sarih kasem, gizli kasem ve nehiyden sonra gelir. Hal ve istikbal ifade eden muzari fiilin manasını sadece istikbal anlamına hamleder ve bu  ن , َّfiilin üç defa tekidini sağlar. (Kur’an’da Tekid Üslupları ve Çeşitleri Mehmet Altın Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2017/3)

Muttasıl zamir  كَ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.  عَنْ اٰيَاتِ  car mecruru  يَصُدُّنَّكَ   fiiline mütealliktir. Aynı zamanda muzâftır.  اللّٰهِ  lafza-i celâli muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. 

بَعْدَ  zaman zarfı,  يَصُدُّنَّكَ  fiiline mütealliktir. 

اِذْ  zaman ismi olup muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

(إِذْ) : Yanlız Cümleye muzâf olan zaman zarfıdır.

a) (إِذْ) mef’ûlun fih, mef’ûlun bih, mef’ûlun leh olur.

b) (إِذْ) den sonra muzâri fiil veya isim cümlesi gelirse gelecek zaman ifade eder.

c) (بَيْنَا) ve (بَيْنَمَا) dan sonra gelirse mufâcee (sürpriz) harfi olur. Bu durumda zarf (zaman bildiren isim) değil harf olur.

d) Sükûn üzere mebnîdir. Burda mef’ûlun fih konumunda gelmiştir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

اُنْزِلَتْ  ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.  اُنْزِلَ  fetha üzere mebni, meçhul mazi fiildir.  تْ  te’nis alametidir. Naib-i faili müstetir olup takdiri  هى dir. اِلَيْكَ  car mecruru  اُنْزِلَتْ  fiiline mütealliktir. 

وَ  atıf harfidir. Atıf harflerinden biri kullanılarak iki kelimeyi veya iki cümleyi birbirine bağlamaya atf-ı nesak denir. Atıf harfinden önce gelene matufun aleyh, sonra gelene matuf denir. Matuf ve matufun aleyh arasında îrab bakımından, sıyga bakımından, cümlelerin haberî veya inşaî olması bakımından uyum olur. Mana bakımından aralarında uygunluk varsa fiil isme atfedilebilir. Müstetir zamir atıf olmaz. Matufun îrabı her zaman için matufun aleyhe uyar.

Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 ادْعُ  fiili illet harfinin hazfi ile mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri  أنت ‘dir.  اِلٰى رَبِّكَ      car mecruru  ادْعُ  fiiline mütealliktir. Aynı zamanda muzâftır. Muttasıl zamir  كَ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.


 وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ

 

وَ  atıf harfidir.  لَا  nehiy harfi olup olumsuz emir manasındadır. تَكُونَنَّ  nakıs,fetha üzere mebni muzari fiildir. Mahallen meczumdur. İsim cümlesinin önüne geldiğinde, ismini ref haberini nasb eder.  تَكُونَنَّ ‘nin ismi müstetir olup takdiri  أنت ‘dir. 

مِنَ الْمُشْرِك۪ينَ  car mecruru  تَكُونَنَّ ‘nin mahzuf haberine mütealliktir. 

الْمُشْرِك۪ينَ  kelimesi; sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

وَلَا يَصُدُّنَّكَ عَنْ اٰيَاتِ اللّٰهِ بَعْدَ اِذْ اُنْزِلَتْ اِلَيْكَ وَادْعُ اِلٰى رَبِّكَ

 

Ayet atıf harfi  وَ ‘la önceki ayetteki … فَلَا تَكُونَنَّ  cümlesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Nehiy üslubunda talebî inşâî isnaddır. Fiil nûn-u sakile ile tekid edilmiştir.

Veciz ifade kastıyla gelen  اٰيَاتِ اللّٰهِ  izafetinde, ayetlerin lafza-i celâle muzâf olması, bu ayetlerin bütün kemal vasıflara sahip olduğu ve her türlü noksanlıktan uzak olduğu manasını kazandırır.

Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde  اللّٰهِ  isminin zikredilmesi  tecrîd sanatıdır.

Zaman zarfı  اِذْ  ve akabindeki cümle,  بَعْدَ ’nin muzâfun ileyhidir. Zaman zarfı  اِذْ ’in muzâfun ileyhi olan  اُنْزِلَتْ اِلَيْكَ  cümlesi, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Halidî, Vakafat, S.107) 

اُنْزِلَتْ  fiili meçhul bina edilmiştir. Meçhul bina edilen fiillerde mef’ûle dikkat çekme kastı vardır. Çünkü malum bina edildiğinde mef’ûl olan kelime meçhul binada naib-i fail olur.

Ayrıca bu bina naib-i failin bu fiilde bir dahli olmadığına da işaret eder. (Dr. Adil Ahmet Sâbir er-Ruveynî, Teemmülat fi Sûret-i İbrahim, s. 127)

وَادْعُ اِلٰى رَبِّكَ  cümlesi atıf harfi  وَ ‘la  لَا يَصُدُّنَّكَ  cümlesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Cümleler arasında inşâi olmak bakımından mutabakat vardır. Aralarındaki anlam bütünlüğü aşikardır. 

Emir üslubunda talebî inşâî isnaddır. 

Veciz anlatım kastıyla gelen,  رَبِّكَ  izafetinde Rabb ismine muzâfun ileyh olan mütekellim zamiri dolayısıyla Hz.Peygamber şan ve şeref kazanmıştır. Ayrıca bu izafet Allah’ın rububiyet vasfıyla ona destek olduğunun işaretidir.

بَعْدَ اِذْ اُنْزِلَتْ اِلَيْكَ  ifadesi, ‘ayetler indirildikten sonra’ demektir; yani  يَوْمَءِذٍ  , حِينِءذٍ  , لَيْتَءذٍ  kelimelerinde olduğu gibi  اِذْ ‘e zaman isimleri muzâf olmaktadır. Böyle kâfirlere arka çıkma vb. durumların yasaklanması, -yukarılarda geçtiği üzere- heyecan ve coşku vermek içindir. Yani Peygamber kâfirlere destek oluyormuş da bu, kendisine yasaklanıyormuş gibi anlaşılmamalıdır. (Keşşâf) 


وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ

 

Cümle atıf harfi  وَ ‘la  لَا يَصُدُّنَّكَ  cümlesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır.

Cümle nehiy üslubunda talebî inşâî isnaddır.  كَانَ ’nin dahil olduğu sübut ifade eden isim cümlesinde îcâz-ı hazif sanatı vardır.  مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ  car mecruru mahzuf habere mütealliktir.

تَكُونَنَّ  fiilinin sonundaki nun, tekid içeren nûn-u sakiledir.

وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ  ibaresinde müşriklere ta’riz vardır.