Âl-i İmrân Sûresi 114. Ayet

يُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَيُسَارِعُونَ فِي الْخَيْرَاتِۜ وَاُو۬لٰٓئِكَ مِنَ الصَّالِح۪ينَ  ...

Onlar, Allah’a ve ahiret gününe inanırlar. İyiliği emrederler. Kötülükten men ederler, hayır işlerinde birbirleriyle yarışırlar. İşte onlar salihlerdendir.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 يُؤْمِنُونَ inanırlar ا م ن
2 بِاللَّهِ Allah’a
3 وَالْيَوْمِ ve gününe ي و م
4 الْاخِرِ ahiret ا خ ر
5 وَيَأْمُرُونَ ve emreder ا م ر
6 بِالْمَعْرُوفِ iyiliği ع ر ف
7 وَيَنْهَوْنَ ve men’ederler ن ه ي
8 عَنِ -ten
9 الْمُنْكَرِ kötülük- ن ك ر
10 وَيُسَارِعُونَ ve koşarlar س ر ع
11 فِي
12 الْخَيْرَاتِ hayır işlerine خ ي ر
13 وَأُولَٰئِكَ işte onlar
14 مِنَ -dendir
15 الصَّالِحِينَ iyiler- ص ل ح
 

يُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَيُسَارِعُونَ فِي الْخَيْرَاتِۜ


Fiil cümlesidir.  يُؤْمِنُونَ  fiili  نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.  بِاللّٰهِ  car mecruru  يُؤْمِنُونَ  fiiline müteallıktır.

الْيَوْمِ  kelimesi atıf harfi  و ’la  بِاللّٰهِ ‘ye matuftur.  الْاٰخِرِ  ise  الْيَوْمِ ’nin sıfatıdır. 

وَ  atıf harfidir.  يَأْمُرُونَ  fiili  نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olup mahallen merfûdur.  بِالْمَعْرُوفِ  car mecruru  يَأْمُرُونَ  fiiline müteallıktır.

وَ  atıf harfidir.  يَنْهَوْنَ  fiili  نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur. 

عَنِ الْمُنْكَرِ  car mecruru  يَنْهَوْنَ  fiiline müteallıktır.

يَنْهَوْنَ  fiili sülâsî mücerred olan  نهي  fiilinin muzarisidir. 

وَ  atıf harfidir.  يُسَارِعُونَ  fiili  نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.  فِي الْخَيْرَاتِ  car mecruru  يُسَارِعُونَ  fiiline müteallıktır.

يُسَارِعُونَ  fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Mufâale babındandır. Sülâsîsi  سرع ’dur. Mufâale babı fiile, müşareket (ortaklık), bir işi peşpeşe yapmak, teksir (çokluk, bir işi çok yapmak) gibi anlamlar katar.


وَاُو۬لٰٓئِكَ مِنَ الصَّالِح۪ينَ


İsim cümlesidir.  وَ  istînâfiyyedir. İşaret ismi  اُو۬لٰٓئِكَ  mübteda olarak mahallen merfûdur.  مِنَ الصَّالِح۪ينَ  car mecruru mübtedanın mahzuf haberine müteallıktır.  الصَّالِح۪ينَ ’nin cer alameti  ي  harfidir. Çünkü cemi müzekker salimler harfle îrablanırlar.

الصَّالِح۪ينَ  kelimesi sülâsî mücerred olan  صلح  fiilinin ism-i failidir. 

اُو۬لٰٓئِكَ  [Bunlar] yani bu sıfatlarla vasfedilenler,  الصَّالِح۪ينَ  [salihler] cümlesindendir yani Allah nezdinde halleri iyi olanlardan, Allah’ın razı olduğu, O’nun övgüsüne layık kimselerdendir.  الصَّالِح۪ينَ  kelimesiyle Müslümanların kastedilmiş olması caizdir. (Keşşâf)

 

يُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَيُسَارِعُونَ فِي الْخَيْرَاتِۜ


Ayet  önceki ayetteki  اُمَّةٌ’un sıfatı olarak fasılla gelmiştir. Müspet muzari fiil cümlesi sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Müteakip, …وَيَأْمُرُونَ… ,وَيَنْهَوْنَ عَنِ… وَيُسَارِعُونَ  cümleleri aynı formda gelmiş makabline matuf muzari fiil cümleleridir. Her üçü de faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Ayetteki fiiller teceddüt (fiilin yenilenmesi) ifadesi için muzari sıygası kullanılmıştır. 

وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ  cümlesi ile  وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِۜ  cümlesi arasında mukabele sanatı vardır.

يَأْمُرُونَ - يَنْهَوْنَ  ve  الْمُنْكَرِۜ - الْمَعْرُوفِ  kelime grupları arasında tıbâk-ı îcab sanatı vardır.

وَيُسَارِعُونَ فِي الْخَيْرَاتِۜ  [Hayırlarda yarışırlar] istiare-i tebeiyyedir. Hayır işleri, koşu yapılan bir müsabaka sahasına benzetilmiştir. Hedefe ilk varanın birinci, diğerlerinin de derece sahibi olması gibi Allah için yapılan amellerde de önce yapmak her zaman daha fazla mükâfat kazandırır. 

يُؤْمِنُونَ -  يَأْمُرُونَ  kelimeleri arasında cinâs-ı muzari vardır. 

Umumdan sonra husus zikredilmiştir. Hayra davet etmek umum, devamı husustur.

Emr-i bil maruf ve nehyi ani’l münker ibaresi Kur’an-ı Kerim’de 8 yerde geçmiştir, üçü bu surededir. En çok bu surede geçmiştir. Çünkü kitap ehli bunu yapmayı terk etmiştir.

Ayette hayra çağırma fiili müminlerin bir kısmına isnad edildiği halde hitabın bütün müminlere tevcih edilmesi bu görevi bütün müminlere farz-ı kifaye kılmak içindir.  Yani bu görev bütün müminlere farzdır, ancak bir kısmı bu görevi yaptığı vakit diğerleri de sorumlu olmaz. Ama bu görevi yapan kimse olmazsa hepsi sorumlu olur. (Ebüssuûd)

[Allah’a ve ahiret gününe iman ederler ve marufu emreder, münkerden nehyederler] ibaresi tekrar edilmiştir, reddü'l-acüz ale's-sadr (104-110. ayetler arasında) vardır.

وَيُسَارِعُونَ فِي الْخَيْرَاتِۜ  [Hayırlarda koştururlar] ibaresi Yahudilerin hayırlarda çok ağır, şerlerde ise çabuk davrandıklarına tarizdir.

Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğundan Allah lafzında tecrîd vardır.

 

 وَاُو۬لٰٓئِكَ مِنَ الصَّالِح۪ينَ

 


İstînâfiyyedir. Mübteda ve haberden oluşan cümle faide-i haber inkârî kelamdır. 

Müsnedün ileyhin işaret ismiyle gelmesi, işaret edilenleri tazim içindir.

Cümlede haberin mahzuf oluşu îcâz-ı hazif sanatıdır.  مِنَ الصَّالِح۪ينَ  mahzuf habere müteallıktır.

Ümmetin özelliklerinin sayılması taksim sanatıdır.

الصَّالِح۪ينَ - الْخَيْرَاتِۜ - الْمَعْرُوفِ  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.

[Bunlar] yani bu sıfatlarla vasfedilenler, [salihler  cümlesindendir] yani Allah nezdinde halleri iyi olanlardan, Allah’ın razı olduğu, O’nun övgüsüne layık kimselerdendir.  الصَّالِح۪ينَ  kelimesiyle Müslümanların kastedilmiş olması caizdir. 

وَاُو۬لٰٓئِكَ مِنَ الصَّالِح۪ينَ  [Onlar salihlerdendir] isim cümlesi sübut ve devam yani onların her zaman böyle olduklarına delalet eder.

اُو۬لٰٓئِكَ, bu kişilerin faziletlerinin ve derecelerinin yüksekliğini ifade etmek için uzağı gösteren işaret ismi olarak gelmiştir. 

Arka arkaya medihler sıralanmıştır, tefriğ sanatı vardır.

وَاُو۬لٰٓئِكَ مِنَ الصَّالِح۪ينَ “İşte onlar, salihlerdendir.” ayetinin ifade ettiği sıfattır. Bunun manası, “İşte vasfedildikleri bu sıfatlara sahip olanlar yok mu onlar halleri Allah yanında güzel olup Allah’ın kendilerinden razı olduğu salihler cümlesindendir.” şeklindedir. Bil ki bu şekilde vasıflanma, medih ve övgünün zirvesidir. (Fahreddin er-Râzî)