Âl-i İmrân Sûresi 60. Ayet

اَلْحَقُّ مِنْ رَبِّكَ فَلَا تَكُنْ مِنَ الْمُمْتَر۪ينَ  ...

Hak Rabbindendir. O hâlde, sakın şüphe edenlerden olma.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 الْحَقُّ (Bu,) gerçektir ح ق ق
2 مِنْ -den (gelen)
3 رَبِّكَ Rabbin- ر ب ب
4 فَلَا
5 تَكُنْ öyle ise olma ك و ن
6 مِنَ -dan
7 الْمُمْتَرِينَ kuşkulananlar- م ر ي
 

اَلْحَقُّ مِنْ رَبِّكَ فَلَا تَكُنْ مِنَ الْمُمْتَر۪ينَ


İsim cümlesidir. اَلْحَقُّ  mübtedadır. مِنْ رَبِّ  car mecruru mahzuf habere müteallıktır. Muttasıl zamir  كَ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. Veya  اَلْحَقُّ  mahzuf mübtedanın haberidir. Takdiri  هو  şeklindedir. مِنْ رَبِّكَ  de ikinci haberdir. 

فَ  mukadder şartın cevabının başına gelen rabıta harfidir. Takdiri; إذا كان الأمر كذلك فلا تكن من الممترين (Eğer durum buysa şüphelenenlerden olmayın.) şeklindedir.

لَا  nehiy harfi olup olumsuz emir manasındadır. تَكُنْ  nakıs meczum muzari fiildir. تَكُنْ’un ismi, müstetir olup takdiri  أنت ’dir. مِنَ الْمُمْتَر۪ينَ  car mecruru mahzuf habere müteallıktır.

الْمُمْتَر۪ينَ۟  sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan iftiâl babının ism-i failidir.

Bir görüşe göre  اَلْحَقُّ  [Hak] kelimesi mübteda,  مِنْ رَبِّكَ  [Rabbindendir] kelimesi onun haberidir. Yani o senin Rabbindendir. Yani mahlukatın yaratılması Rabbindendir. Yaratıcı İsa değil, O Allah’tır. Burada hitap, bu tevile göre Hz. İsa hakkında şüpheye düşen Hristiyanlaradır. Aynı şekilde  فَلَا تَكُنْ مِنَ الْمُمْتَر۪ينَ  [Öyleyse şüphe edenlerden olma.]  ayeti de onlara hitaptır. Bir görüşe göre burada hitap Hz. Muhammed’e dir (sav) ve kastedilen şey farklıdır. (Ömer Nesefî, et-Teysîr fi’t Tefsîr)
 

اَلْحَقُّ مِنْ رَبِّكَ


Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Sübut ifade eden isim cümlesi formunda faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Takdiri هو olan mübtedanın mahzuf, اَلْحَقُّ ’nun haber olduğu da söylenmiştir. 

Müsnedün ileyh olan  اَلْحَقُّ ’nun haberinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır. مِنْ رَبِّكَ  bu mahzuf habere müteallıktır.

رَبِّ  kelimesinin resule ait zamire izafeti, onu şereflendirmek içindir. (Safvetü’t Tefasir) 

Burada Rab unvanının kullanılması ve muhatap zamirine izafe edilmesi, hem Peygamberimizi (as) teşrif; hem de hakkı ve gerçeği dile getiren bu ayetlerin indirilmesinin Peygamber (as) bakımından bir ilâhî terbiye ve lütuf olduğunu zımnen bildirmek içindir. (Ebüssuûd)


فَلَا تَكُنْ مِنَ الْمُمْتَر۪ينَ


Rabıta harfi ile gelen bu cümle takdiri  إذا كان الأمر كذلك (Durum böyle olduysa) olan mukadder şartın cevabıdır. Nehiy üslubunda talebî inşâî isnaddır.

مِنَ ’lerde reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatı vardır.

Burada hitap Peygamber Efendimize yönelik olsa da asıl olarak bize söylenmiştir.

مري tartışmak, امترى şüphe etmek demektir. ‘’Böyle kimselerden olma!’’ Bu ifadede Peygamberin (sav) İsa (as) hakkındaki inancını daha da pekiştirmek için bir teşvik ve tahrik vardır. (Safvetü’t Tefasir)

[Gerçek, Senin Rabbinden gelendir.] ifadesi hazfedilmiş bir mübtedanın haberidir yani “o haktır” anlamındadır. Peygamber (sav) şüpheci olmaktan münezzeh olduğu halde O’nun şüphecilerden olmasının yasaklanmış olması, O’na daha ziyade sebat ve mutmainlik kazandırmak ve başkalarına lütuf olmak üzere teşvik kabilinden söylenmiş bir ifadedir. (Keşşâf)

فَلَا تَكُنْ مِنَ الْمُمْتَر۪ينَ  [Sakın şüphecilerden olma!] hitabı,

1- Ya Peygamberimiz (sav) içindir. Buna göre (Peygamberimizde şüphe olmadığı halde) bu hitap, ilâhî duygularını tahrik etmek, sebatını kuvvetlendirmek ve bir de şu önemli noktayı bildirmek içindir:

Bu gerçekler hakkında şüpheye düşmenin sakıncası o kadar büyüktür ki kendisinden böyle bir şüphe sadır olması mümkün olmayan zatın dahi, bu şüpheden nehyedilmesi lazımdır. Şu halde gerçekten şüphe edenlerin durumu acaba nasıl olur?

2- Ya da bu hitap, muhatap olmak ehliyetini taşıyan herkes içindir. (Ebüssuûd, Fahreddin er-Râzî, Âşûr)