وَاَنْزَلَ الَّذ۪ينَ ظَاهَرُوهُمْ مِنْ اَهْلِ الْكِتَابِ مِنْ صَيَاص۪يهِمْ وَقَذَفَ ف۪ي قُلُوبِهِمُ الرُّعْبَ فَر۪يقاً تَقْتُلُونَ وَتَأْسِرُونَ فَر۪يقاًۚ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | وَأَنْزَلَ | ve indirdi |
|
2 | الَّذِينَ | kimseleri |
|
3 | ظَاهَرُوهُمْ | onlara yardım eden |
|
4 | مِنْ | -nden |
|
5 | أَهْلِ | ehli- |
|
6 | الْكِتَابِ | Kitap |
|
7 | مِنْ | -nden |
|
8 | صَيَاصِيهِمْ | kaleleri- |
|
9 | وَقَذَفَ | ve düşürdü |
|
10 | فِي | içine |
|
11 | قُلُوبِهِمُ | kalbleri |
|
12 | الرُّعْبَ | korku |
|
13 | فَرِيقًا | bir kısmını |
|
14 | تَقْتُلُونَ | öldürüyordunuz |
|
15 | وَتَأْسِرُونَ | ve esir alıyordunuz |
|
16 | فَرِيقًا | bir kısmını da |
|
Hendek Savaşı’nın ardından düşman çekilip gidince müslümanlara hıyanet eden, antlaşmayı bozarak onları arkadan vurma kararı alan Benî Kurayza yahudileri büyük bir korkuya kapıldılar, kalelerine çekilip korunma tedbirleri aldılar. Ancak hak ettikleri âkıbete ne korku engel olabildi ne de muhkem kaleler, alınan çeşitli tedbirler. Kuşatma altında bir müddet kaldıktan sonra teslim oldular; ihanetlerinin bedeli olarak savaç suçluları idama mahkûm edildi. (bk. Hamîdullah, İslâm Peygamberi [1972], I, 415-417; Casim Avcı, “Kurayza”, DİA, XXVI, 431-432).
Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 378وَاَنْزَلَ الَّذ۪ينَ ظَاهَرُوهُمْ مِنْ اَهْلِ الْكِتَابِ مِنْ صَيَاص۪يهِمْ
Fiil cümlesidir. وَ atıf harfidir. Matuf ile matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ile matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اَنْزَلَ fetha üzere mebni mazi fiildir.Faili müstetir olup takdiri هو ’dir. Cemi müzekker has ism-i mevsûl الَّذ۪ينَ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. İsm-i mevsûlun sılası ظَاهَرُوهُمْ ’dur. Îrabtan mahalli yoktur.
ظَاهَرُو damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur. Muttasıl zamir هُمْ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
مِنْ اَهْلِ car mecruru ظَاهَرُو ’deki failin mahzuf haline mütealliktir. الْكِتَابِ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
مِنْ صَيَاص۪يهِمْ car mecruru اَنْزَلَ fiiline mütealliktir. Muttasıl zamir هِمْ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
اَنْزَلَ fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi نزل ’dir.
İf’al babı fiile, tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazen de fiilin mücerret manasını ifade eder.
ظَاهَرُو fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Mufâale babındandır. Sülâsîsi ظهر ’dır.
Mufâale babı fiile, müşareket (ortaklık), bir işi peşpeşe yapmak, teksir (çokluk, bir işi çok yapmak) gibi anlamlar katar. Musareket (İşteşlik - ortaklık): Bir işin iki kişi veya iki grup arasında yapıldığını anlatır. Fail ile mef’ûl aynı işi yapmıştır. Ayrıca fail işi başlatan ve galip gelendir. (sonuçlandırandır). Bazen de müşareket olmayıp tek taraflı olur. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
وَقَذَفَ ف۪ي قُلُوبِهِمُ الرُّعْبَ فَر۪يقاً تَقْتُلُونَ
Fiil cümlesidir. وَ atıf harfidir.
قَذَفَ fetha üzere mebni mazi fiildir.Faili müstetir olup takdiri هو ’dir. ف۪ي قُلُوبِ car mecruru قَذَفَ fiiline mütealliktir. Muttasıl zamir هِمْ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. الرُّعْبَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
فَر۪يقاً amili تَقْتُلُونَ ’nin mukaddem mef’ûlün bihi olup fetha ile mansubdur.
تَقْتُلُونَ cümlesi قُلُوبِهِمُ ’deki gaib zamirin hali olarak mahallen mansubdur.
تَقْتُلُونَ fiili نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olarak mahallen merfûdur.
وَتَأْسِرُونَ فَر۪يقاًۚ
Cümle atıf harfi وَ ’la تَقْتُلُونَ ’ye matuftur.
تَأْسِرُونَ fiili نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olarak mahallen merfûdur. فَر۪يقاً mef’ûlün bih olup fetha ile mansubdur.وَاَنْزَلَ الَّذ۪ينَ ظَاهَرُوهُمْ مِنْ اَهْلِ الْكِتَابِ مِنْ صَيَاص۪يهِمْ وَقَذَفَ ف۪ي قُلُوبِهِمُ الرُّعْبَ فَر۪يقاً تَقْتُلُونَ وَتَأْسِرُونَ فَر۪يقاًۚ
Cümle atıf harfi وَ ’la önceki ayetteki istînâfa atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Ayetin ilk cümlesi müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Mazi fiil sebata, temekküne ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafât, s. 107)
Mef’ûl konumundaki has ism-i mevsûl الَّذ۪ينَ ’nin sılası olan ظَاهَرُوهُمْ cümlesi, mazi fiil sıygasında gelerek sebata, temekküne ve istikrara işaret etmiştir.
Cümlede مِنْ اَهْلِ الْكِتَابِ şeklindeki ilk car-mecrur mahzuf hale, ikincisi olan مِنْ صَيَاص۪يهِمْ ise اَنْزَلَ fiiline mütealliktir.
مِنْ اَهْلِ الْكِتَابِ [Kitab ehlinden] yani Ahzab'ı teşkil eden Kureyş ve Gatafan'a yardım edenleri] -ki bunlar Kureyzaoğullarıdır. (Kurtubî)
صَيَاص۪ي kelimesi, صِيصي kelimesinin çoğuludur. Korunak demektir. Bunun içindir ki öküzün ve geyiğin boynuzuna ve horozun mahmuzuna صِيصي denir. (Beyzâvî)
وَ ’la gelen وَقَذَفَ ف۪ي قُلُوبِهِمُ الرُّعْبَ cümlesinin atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
ف۪ي قُلُوبِهِمُ ibaresindeki ف۪ي harfinde istiare vardır. ف۪ي harfi zarfiye manasındadır. Kalp, içi olan bir nesneye benzetilmiştir. Câmi her ikisinde de mevcût olan mutlak irtibat ve alakadır.
قَذَفَ الرٌُعب ifadesinde istiâre vardır. Bununla kastedilen, Allah Teâlâ’nın onların kalplerine en ağır cihetten gelen bir korkuyu, aniden basan en fena bir ürperti şeklinde kalplerine salması, düşürmesidir. Bu ifade insanın habersiz olduğu bir sırada kendisine çarpacak bir taşın ona atılması durumuna benzetilmiştir ki, hiç kuşkusuz bu durum kalbine daha çok korku ve ürperti salar, daha korkutucu olur. (Şerîf er-Râdî, Kur’an Mecazları)
Fasılla gelen فَر۪يقاً تَقْتُلُونَ cümlesi müspet muzari fiil sıygasında lâzım-ı faide-i haber ibtidaî kelamdır. قُلُوبِهِمُ ’deki zamirden haldir. Hal cümleleri, manayı tamamlamak ve pekiştirmek için yapılan tetmim ıtnâbıdır.
Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Mef’ûl, önemine binaen amiline takdim edilmiştir.
وَتَأْسِرُونَ فَر۪يقاًۚ cümlesi, hükümde ortaklık nedeniyle makabline atfedilmiştir. Müspet muzari fiil sıygasında lâzım-ı faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Son iki cümle muzari fiil sıygasında gelerek tecessüm ve teceddüt ifade etmiştir.
فَر۪يقاً ’daki tenvin tazim içindir. فَر۪يقاً kelimesi tekrar ve takdim edilerek konudaki önemi vurgulanmıştır. Bu tekrarda reddü’l-acüz ale’s-sadr ve ıtnâb sanatları vardır.
فَر۪يقاً تَقْتُلُونَ şeklindeki mef’ûlun takdim edilmesi, ihtimam içindir. (Âşûr)