Zümer Sûresi 2. Ayet

اِنَّٓا اَنْزَلْـنَٓا اِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ فَاعْبُدِ اللّٰهَ مُخْلِصاً لَهُ الدّ۪ينَۜ  ...

(Ey Muhammed!) Şüphesiz biz o Kitab’ı sana hak olarak indirdik. Öyle ise sen de dini Allah’a has kılarak O’na kulluk et.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 إِنَّا elbette biz
2 أَنْزَلْنَا indirdik ن ز ل
3 إِلَيْكَ sana
4 الْكِتَابَ bu Kitabı ك ت ب
5 بِالْحَقِّ hak ile ح ق ق
6 فَاعْبُدِ sen kulluk et ع ب د
7 اللَّهَ Allah’a
8 مُخْلِصًا halis kılarak خ ل ص
9 لَهُ yalnız O’na
10 الدِّينَ dini د ي ن
 

اِنَّٓا اَنْزَلْـنَٓا اِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ فَاعْبُدِ اللّٰهَ مُخْلِصاً لَهُ الدّ۪ينَۜ

 

İsim cümlesidir.  اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.  نَٓا  mütekellim zamiri  اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur.  اَنْزَلْـنَٓا اِلَيْكَ الْكِتَابَ  cümlesi  اِنَّ ’nin haberi olarak mahallen merfûdur.

اَنْزَلْـنَٓا  sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamir  نَا  fail olarak mahallen merfûdur. اِلَيْكَ  car mecruru  اَنْزَلْـنَٓا  fiiline mütealliktir.  الْكِتَابَ  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. بِالْحَقِّ  car mecruru  اَنْزَلْـنَٓا ‘daki failin mahzuf haline mütealliktir. 

فَ  sebebi müsebbebe bağlayan atıf harfi olup mukadder istînâfa matuftur. Takdiri, تنبّه فاعبد (Dikkatli ol ve kulluk et) şeklindedir.

اعْبُدِ  sükun üzere mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri  أنت ‘dir.  اللّٰهَ  lafza-i celâl mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.  مُخْلِصاً  kelimesi  اعْبُدِ ‘daki failin hali olup fetha ile mansubdur. 

لَهُ  car mecruru  مُخْلِصاً ‘e mütealliktir.  الدّ۪ينَ  ism-i fail olan  مُخْلِصاً ‘nin mef’ûlun bihi olup fetha ile mansubdur. 

اَنْزَلْـنَٓا  fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi نزل ’dir.

İf’al babı fiile tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazan da fiilin mücerret manasını ifade eder.  

مُخْلِصاً  kelimesi; sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

اِنَّٓا اَنْزَلْـنَٓا اِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ

 

Ayet, istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. 

اِنَّٓ  tekid harfi, aynı zamanda habere ihtimam ifade eder. (Âşûr)

اِنَّ  ile tekid edilmiş, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi faide-i haber inkâri kelamdır.  Müsnedin mazi fiil sıygasında gelmesi hükmü takviye, hudûs, sebat ve istikrar ifade etmiştir.

Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve subût ifade ettiğinden bu ve benzeri cümleler, اِنَّ , isim cümlesi ve isnadın tekrarı sebebiyle üç katlı bir tekid ve yerine göre de tahsis ifade eden çok muhkem/sağlam cümlelerdir. (Elmalılı Kadr/1.)

Bu kitaptan murad Kur’an'dır. Birinci ayetteki kitap'tan da Kur’an murad olduğuna göre ona raci olacak zamir kullanılmayıp bu kelimenin tekrar edilmesi, Kur’an’ı tazim ve onun şanına ziyadesiyle itina içindir. (Ebüssuûd)

Bu tekrarda ıtnâb ve reddü’l- acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

اَنْزَلْـنَٓا  fiili, azamet zamirine isnadla ta’zim edilmiştir.

Önceki ayetteki  اللّٰهَ  lafzından  اَنْزَلْـنَٓا  fiilindeki azamet zamirine iltifat edilmiştir.

Allah Teâlâ, Kur'an'da ne zaman kendisinden azamet zamiriyle bahsetse hemen öncesinde veya sonrasında vahdaniyetinin bilinmesi için kendisine ait tekil bir zamir gelir. (Fâdıl Sâlih Samerrâî, Beyânî Tefsîr Yolu, c. 2, s. 467)

بِالْحَقِّ  car mecruruاَنْزَلْـنَٓا  fiilinin failinin mahzuf haline mütealliktir. 

بِالْحَقِّ ’deki  بِ  harf-i ceri, mülâbese içindir. (Âşûr)


 فَاعْبُدِ اللّٰهَ مُخْلِصاً لَهُ الدّ۪ينَۜ

 

Cümle takdiri  تنبّه  (Dikkatli ol) olan, mukadder istînâfa matuftur. Emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.

مُخْلِصاً  kelimesi,  فَاعْبُدِ  filinin failinden haldir. İsm-i fail kalıbındadır.  الدّ۪ينَ ’yi mef’ûl,  لَهُ ’yu harf-i cer olarak alabilmesi bu sayededir

Car mecrur  لَهُ ’nun, mef’ûl olan  الدّ۪ينَۜ ’ye takdimi, kasr ifade etmiştir.

Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde lafza-i celâlin zikredilmesi, tecrîd sanatıdır.

İsm-i fail, mefûlünü lâm harf-i ceri ile alırsa gelecek zaman ifade eder. İsm-i fail kişinin elinde olan fiillerden yapılır. İrade dışında olan fiillerden ism-i fail yapılmaz. Bu tür fiillerin ism-i failini sıfat-ı müşebbehe üstlenir. (Yrd. Doç. Dr. M. Akif Özdoğan KSÜ, İlahiyat Fakültesi Dergisi 10 (2007), s. 55 - 90 Arapçada İsm-i Fail ve İşlevleri)

Fiil cümlesinde yer alan ism-i fail hudûs ve yenilenme anlamı ifade eder. (Muhammed Rızk, Dr. Öğr. Üyesi, Kur’an-ı Kerim’de İsm-i Fail’in İfade Göstergesi (Manaya Delâleti), Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi)

Bu cümle, bundan önce zikredilen dini has kılmanın ve zorunlu olarak bu emre uymanın bir nevi izahıdır. Yani haberiniz olsun ki, kendisine ibadetin has kılınması zorunlu olan, yegâne varlık Allah'tır. Çünkü ilâhlık sıfatları ve ezcümle bütün sırları, gizlileri sadece Allah bilmektedir. (Ebüssuûd)

الدّ۪ينَ  yeni bir söz başı olarak  الدّ۪ينُ  şeklinde merfû da okunmuştur ki, ibadet emrinin gerekçesi olur. Bu durumda haberin başa alınması da lâm’dan istifade edilen ihtisası tekid için olur. (Beyzâvî)  

اللّٰهَ  - اَنْزَلْـنَٓا  kelimeleri arasında mütekellimden gaibe geçişe güzel bir iltifat sanatı vardır.