Muhammed Sûresi 1. Ayet

اَلَّذ۪ينَ كَـفَرُوا وَصَدُّوا عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ اَضَلَّ اَعْمَالَهُمْ  ...

İnkâr edenler ve Allah yolundan alıkoyanlar var ya; işte, Allah onların bütün amellerini boşa çıkarmıştır.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 الَّذِينَ kimselerin
2 كَفَرُوا inkar eden(lerin) ك ف ر
3 وَصَدُّوا ve engel olanların ص د د
4 عَنْ -dan
5 سَبِيلِ (Allah) yolu- س ب ل
6 اللَّهِ Allah
7 أَضَلَّ boşa çıkarmıştır ض ل ل
8 أَعْمَالَهُمْ işlerini ع م ل
 
Gelecek birkaç âyette daha müminler ile kâfirler, çeşitli yönlerden karşılaştırılmaktadır; buradaki mukayese ise düşünce modelleri ve işlerde başarı bakımından yapılmaktadır. İnsanlar düşünürken fıtrî düşünme yetenekleri yanında ön yargılar, inançlar ve kabullerden de yararlanırlar. Allah’ı, peygamberi ve âhireti inkâr edenlerin, düşüncede ve pratikte her şeyi yerli yerine koymaları mümkün değildir. Ömürlerini uğrunda harcadıkları şeyler fânidir, değerleri izâfîdir, hedefleri güdüktür; yaratılış amacı ve ebedî hayat göz önüne alındığında, geçici başarıları aslında başarısızlıktır.
 

اَلَّذ۪ينَ كَـفَرُوا وَصَدُّوا عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ اَضَلَّ اَعْمَالَهُمْ

 

İsim cümlesidir. Cemi müzekker has ism-i mevsûl اَلَّذ۪ينَ , mübteda olarak mahallen merfûdur. İsm-i mevsûlun sılası  كَفَرُوا۟ ’dur. Îrabdan mahalli yoktur.

كَفَرُوا  damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olup mahallen merfûdur.

صَدُّوا عَنْ سَب۪يلِ  cümlesi atıf harfi  وَ ’la sılaya matuftur. Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

صَدُّوا  damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olup mahallen merfûdur. 

عَنْ سَب۪يلِ  car mecruru  صَدُّوا  fiiline mütealliktir.  اللّٰهِ  lafza-i celâli, muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.

اَضَلَّ  cümlesi  الَّذ۪ينَ ’nin haberi olarak mahallen merfûdur. اَضَلَّ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. اَعْمَالَ  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Muttasıl zamir  هُمْ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

اَضَلَّ  fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. 

İf’al babındadır. Sülâsîsi  ضلل ’dir.

İf’al babı fiille tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar.

 

اَلَّذ۪ينَ كَـفَرُوا وَصَدُّوا عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ اَضَلَّ اَعْمَالَهُمْ

 

Surenin fasılla gelen ilk ayeti ibtidaiyyedir. Mübteda ve haberden müteşekkil, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır.  اَلَّذ۪ينَ  müsnedün ileyh, اَضَلَّ  cümlesi, müsneddir.

İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karînelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Müsnedün ileyhin ism-i mevsûlle gelmesi habere dikkat çekmek ve bahsi geçenleri tahkir içindir.

İsm-i mevsûlün sılası olan  كَفَرُوا  cümlesi, müspet mazi fiil sıygasında gelerek sebata, temekkün ve istikrara işaret etmiştir. 

İsm-i mevsûl  الَّذ۪ينَ ’nin sılasına hükümde ortaklık sebebiyle atfedilen  وَصَدُّوا عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

اَلَّذ۪ينَ ’nin haberi olan  اَضَلَّ اَعْمَالَهُمْ  cümlesi, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.  

Cümlede müsnedin mazi fiil cümlesi olarak gelmesi cümleye hükmü takviye, hudûs, temekkün ve istikrar anlamları katmıştır.

Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, S.107)

سَب۪يلِ اللّٰهِ  izafeti, lafza-i celâle muzâf olan  سَب۪يلِ  için şan ve şeref ifade eder.

Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde  اللّٰهِ  isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.

اَضَلَّ  fiilindeki müstetir zamir Allah Teâlâ’ya aittir.

اَضَلَّ اَعْمَالَهُمْ  ibaresinde sebebiyet alakasıyla mecaz-ı mürsel vardır. Çünkü ameller, boşa çıkarmanın sebebidir. Burada sebep zikredilmiş ve sonuç kastedilmiştir.

كَـفَرُوا - صَدُّوا - اَضَلَّ  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.

سَب۪يلِ اللّٰهِ  ibaresinde istiare vardır. Sebil yol demektir. Allah'ın emir ve yasakları anlamında müstear olmuştur. Vech-i şebeh her ikisindeki nihai amaca ulaştırma özelliğidir. 

Surenin ilk ayetinde yer alan  اَلَّذ۪ينَ كَـفَرُوا  (inkâr edenler)  ifadesinde  كَـفَرُوا  fiilinin mef'ûlü olarak takdir edilen   بِاللَّهِ  ya da  بتوحد اللّٰهِ (Allah'ın birliği) lafzı hazf edilmiştir. Aynı ayette geçen  صَدُّوا  (alıkoydular) kelimesinin mef'ûlü sayılan  غَيرَهُمْ  ifadesi hazf edilmiştir. Çünkü  صَدَّ (alıkoydu) fiili geçişli fiil olduğundan, kimi alıkoyduğunun belirtilmesinden ibaret olan mef'ulünün varlığını zarurî kılar ki cümlede ya açıkça belirtilir, ya da var kabul edilerek hazf edilir. (Hasan Karal, Kur'an İlimleri Bağlamında Muhammed Suresi)

اَضَلَّ اَعْمَالَهُمْ [amellerini boşa çıkardı] ifadesinde ‘’kim?’’ sorusunun cevabı olan özne (fail) Allah lafzı hazf edilmiştir. Failin hazfı, icazı hazif sanatı vardır. (Hasan Karal, Kur'an İlimleri Bağlamında Muhammed Suresi)

صَدُّ , ‘yüz çevirmek, aldırmamak’ manasına  صدود  masdarından lâzım, yahut da ‘men etmek, çevirmek’ manasına  صدّا 'den müteaddi olabilir. İkisiyle de tefsir edilmiştir. (Elmalılı)

 اَلَّذ۪ينَ كَـفَرُوا وَصَدُّو  İnkâr edenlerin ve Allah'ın yolundan yani İslâm'dan ve hak yola girmekten yüz çevirenlerin... Bu mana:  صَدُّوا  fiilinin,  صدود  mastarından olduğuna göredir. Ama  صدّا  mastarından geldiği düşünülürse o zaman ayet: ”İnsanları Allah'ın yolundan alıkoyanlar" şeklinde anlaşılır ki, onlar, Bedir Savaşı günü, askerlere yemek veren azgın müşriklerdi. Onlar, Hz Peygamber'e ve Müslümanlara olan düşmanlıklarını göstermek için müşrik ordusuna yemek vermişlerdi. Bu izaha göre, ”ve saddû an sebili ilah" cümlesi, bundan önceki ”İnkâr edenler" cümlesinin ifade ettiği genel manayı tahsis etmektedir. Ama, uygun olanı, onun da tüm kâfirlere şâmil olduğunu kabul etmektir.

Amellerini, Allah boşa çıkarmıştır ( اَضَلَّ اَعْمَالَهُمْ ). Onları iptal etmiş, zayi etmiş, hiç yapılmamış gibi tesirsiz kılmıştır. Bunun anlamı: Allah'ın, o amellerin geçersizliğine hükmetmesidir. Onların sılayı rahim, misafire ikram, esirleri serbest bırakma ve benzeri iyi hareketlerinin, imanları olmadığı için hiçbir etkisi yoktur. Allah (cc) onların Resulullah'a (sav) tuzak kurmak ve doğru yoldan çevirmek için yaptıklarını da, Resulüne yardım etmek ve dinini bütün dinlere üstün kılmak suretiyle boşa çıkarmıştır. (Ruhu’l Beyân)