Haşr Sûresi 17. Ayet

فَكَانَ عَاقِبَتَهُمَٓا اَنَّهُمَا فِي النَّارِ خَالِدَيْنِ ف۪يهَاۜ وَذٰلِكَ جَزٰٓؤُا الظَّالِم۪ينَ۟  ...

Nihayet ikisinin de (azdıranın da azanın da) akıbeti, ebediyen ateşte kalmaları olmuştur. İşte zalimlerin cezası budur.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 فَكَانَ nihayet oldu ك و ن
2 عَاقِبَتَهُمَا sonları ع ق ب
3 أَنَّهُمَا ikisinin de
4 فِي
5 النَّارِ ateşte kalmaları ن و ر
6 خَالِدَيْنِ ebedi olarak خ ل د
7 فِيهَا orada
8 وَذَٰلِكَ ve budur
9 جَزَاءُ cezası ج ز ي
10 الظَّالِمِينَ zalimlerin ظ ل م
 

فَكَانَ عَاقِبَتَهُمَٓا اَنَّهُمَا فِي النَّارِ خَالِدَيْنِ ف۪يهَاۜ 

 

İsim cümlesidir.  فَ  istînâfiyyedir.  كَانَ  nakıs, mebni mazi fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde, ismini ref haberini nasb eder. 

عَاقِبَتَهُمَٓا  izafeti  كَانَ ‘nin mukaddem haberi olup lafzen mansubdur. Muttasıl zamir  هُمَا  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

اَنَّ  ve masdar-ı müevvel  كَانَ ‘nin muahhar ismi olarak mahallen merfûdur. 

أَنَّ  masdar harfidir. İsim cümlesine dahil olur. İsmini nasb haberini ref yapar, cümleye masdar anlamı verir.  هُمَا  muttasıl zamir  أَنَّ ‘nin ismi olarak mahallen mansubdur. 

فِي النَّارِ  car mecruru  أَنَّ ‘nin mahzuf haberine mütealliktir. خَالِدَيْنِ  kelimesi  أَنَّ ‘nin mahzuf haberindeki zamirin hali olup nasb alameti  يْ ‘dir. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanır.  ف۪يهَا  car mecruru  خَالِدَيْنِ ‘ye mütealliktir. 

Hal, cümlede failin, mef’ûlun veya her ikisinin durumunu bildiren lafızlardır (kelime veya cümle). Hal, “nasıl?” sorusunun cevabıdır. Halin durumunu açıkladığı kelimeye “zül-hal” veya “sahibu’l-hal” denir. Umumiyetle hal nekre, sahibu’l hal marife olur. Hal mansubdur. Türkçeye “…rek, …rak, …dığı, halde  iken, olduğu halde” gibi ifadelerle tercüme edilir. Sahibu’l hal açık isim veya zamir olduğu gibi müstetir (gizli) zamir de olabilir. Hali sahibu’l hale bağlayan zamire rabıt zamiri denir. Bu zamir bariz (açık), müstetir (gizli) veya mahzuf (hazf edilmiş) olarak gelir.

Hal sahibu’l-hale ya  و (vav-ı haliye) ya zamirle veya her ikisi ile bağlanır. Hal üçe ayrılır: 1. Müfred olan hal (Müştak veya camid), 2. Cümle olan hal (İsim veya fiil), 3. Şibh-i cümle olan hal (Harf-i cerli veya zarflı isim). (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

خَالِدَيْنِ  kelimesi, sülasi mücerredi  خلد  olan fiilin ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)


 وَذٰلِكَ جَزٰٓؤُا الظَّالِم۪ينَ۟

 

İsim cümlesidir. وَ  istînâfiyyedir. İşaret ismi  ذٰلِكَ  mübteda olarak mahallen merfûdur. ل  harfi buud, yani uzaklık bildiren harf,  ك  ise muhatap zamiridir. 

جَزٰٓؤُا  haber olup lafzen merfûdur. Aynı zamanda muzâftır. الظَّالِم۪ينَ۟  muzâfun ileyh olup cer alameti  يْ ‘dir. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanır. 

الظَّالِم۪ينَ۟  kelimesi, sülasi mücerredi  ظلم  olan fiilin ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

فَكَانَ عَاقِبَتَهُمَٓا اَنَّهُمَا فِي النَّارِ خَالِدَيْنِ ف۪يهَاۜ 

 

فَ , istînâfiyyedir. كَان ’nin dahil olduğu sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır.  كَان ’nin haberinin isim olarak gelmesi haberin, ismin bir cüzü haline geldiğini, ayrılmaz bir parçası olduğunu belirtir.

كَان ’nin haberi isminin içine karışır ve adeta onun mahiyetinden bir cüz olur. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâgî Tefsiri, c. 5, s.124)

عَاقِبَتَهُمَٓا  izafeti  كَانَ ’nin mukaddem haberidir.

Tekid ve masdar harfi  اَنَّ  ve akabindeki sübut ve istimrar ifade eden  اَنَّهُمَا فِي النَّارِ خَالِدَيْنِ ف۪يهَاۜ cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır. Masdar teviliyle  كَانَ ’nin muahhar ismi konumundadır.

فِي النَّارِ  car mecruru,  أَنَّ ’nin mahzuf haberine mütealliktir. Haberin mahzuf oluşu, îcâz-ı hazif sanatıdır.

خَالِدَيْنِ  kelimesi  أَنَّ ‘nin mahzuf haberindeki zamirin hali olup, hal anlamı zenginleştiren ıtnâb sanatıdır. 

خَالِدَيْنِ  ism-i fail vezninde gelerek bu özelliğin istimrar ve istikrarına işaret etmiştir. İsm-i fail vezninde olması  ف۪يهَا ‘ya müteallak olmasını sağlamıştır.

İsim cümlesindeki ism-i fail istimrar ifade eder. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

İsm-i fail sübuta, istikrara ve sıfatın mevsûfa olan bağlılığına delalet eder. (Halidî, Vakafat, s. 80)

فِي النَّارِ   ibaresindeki  ف۪ي  harfinde istiare-i tebeiyye vardır.  ف۪ي  harfindeki zarfiyet manası dolayısıyla  النَّارِ , mazruf mesabesindedir. Kâfirlerin cehennem azabına maruz kalmalarını, mübalağalı bir şekilde belirtmek üzere bu harf kullanılmıştır. Çünkü ateş, hakiki manada zarfiyeye yani içine girilmeye müsait değildir. Ateş, adeta bir kapalı bir kaba benzetilmiştir. Câmî’, heriki durumdaki mutlak irtibattır. 


وَذٰلِكَ جَزٰٓؤُا الظَّالِم۪ينَ۟

 

وَ , ta’liliyyedir. Onların, azaplarının sebebini bildiren cümle, mübteda ve haberden oluşmuş sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır. ذٰلِكَ  mübteda,  جَزٰٓؤُا الظَّالِم۪ينَ۟  haberdir.

Müsnedün ileyhin işaret ismiyle marife olması, işaret edilenin önemini vurgular ve ona tahkir ifade eder. Tecessüm ifade eden ism-i işaret, müsnedün ileyhi göz önüne koyarak onu net bir şekilde gösterip uzağı işaret eden özelliğiyle dikkatleri çeker.

Müsnedin izafet şeklinde gelmesi, az sözle çok anlam ifadesinin yanında, müsnedün ileyhe tahkir ifade eder. Çünkü müsned tahkir anlamındaki kelimeye muzâf olmakla müsnedün ileyhin de tahkirine işaret etmiştir. 

Cümlede  ذٰلِكَ  ile zalimlerin cezasına işaret edilmiştir.

ذٰلِكَ ’de istiare vardır. Bilindiği gibi işaret isimleri mahsus şeyler için kullanılır. Burada olduğu gibi aklî bir şeye işaret ismiyle işaret edilirse aklî olan hissî olana benzetilmiş olduğundan, istiare oluşur. Câmi’, her ikisindeki vücudun tahakkukudur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri, Beyân İlmi)

ذَ ٰ⁠لِكَ  ile muşârun ileyh en kâmil şekilde ayırt edilir. Dil alimleri sadece mühim bir haber vermek istedikleri zaman muşârun ileyhi bu işaret ismiyle kâmil olarak temyiz ederler. Çünkü bu şekilde işaret ederek verdikleri haber başka hiçbir kelamdan bu kadar açık bir şekilde ortaya konmaz. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sûreleri Belâgi Tefsiri, Duhan/57, C. 5, s. 190) 

الظَّالِم۪ينَ۟  ism-i fail vezninde gelerek bu özelliğin istimrar ve istikrarına işaret etmiştir.

İsim cümlesindeki ism-i fail istimrar ifade eder. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

İsm-i fail sübuta, istikrara ve sıfatın mevsûfa olan bağlılığına delalet eder. (Halidî, Vakafat, s. 80)

وَذٰلِكَ جَزٰٓؤُا الظَّالِم۪ينَ۟ (Zalimlerin cezası budur) sözü,  فَكَانَ عَاقِبَتَهُمَٓا اَنَّهُمَا فِي النَّارِ  (İkisininde akıbeti ateşte kalmaktır) sözünün manasına işaret eden tezyîl cümlesidir. (Âşûr)